BENİM MALIMSIN

18.4K 563 18
                                    

Uyandığımda nerede olduğumu bilmediğim bir odadaydım. Odanın ortasında kacaman bir yatak, yatağın önünde turkuaz renk bir koltuk, yanlarda beyaz komidin ve karşı tarafta beyaz bir dolap vardı.

Gözlerimi yeniden kapattım ve acılarımı sindirmeye başladım. Yatağın sırtıma değen taraflarımı yoksa kolumun kesilen yerlere değmesini mi bilemedim. Nasıl bir işkenceydi o öyle.

Ölmeyi tercih ederdim. Karşımda bay duygusuzu görmek yerine ölmeyi tercih ederdim. Hayal kırıklığına uğramıştım. Evet karanlık bir adamdı ama masum insanlara böyle acı çektirip zevk almaları gerçekten tuhaftı. Aklıma, mantığıma sığmayacak cinstendi.

Odanın kapısı açıldığında gözlerimi daha sıkı kapattım. Onu görmek en son isteyeceğim şeydi. Zaten çektiğim acı ondan nefret etnemi sağlıyordu. Odadaki ayak sesleri yaklaştığında bedenimi bir titreme aldı. Yanıma bırakılan bir şeyle irkildim. Ama gözlerimi açmadım. Açamazdım. Alnıma değen elle cayır cayır yanmam bir oldu. "Siktir.. yanıyorsun" dedi. Ama umurumda değildi. Gebermek daha mantıklıydı. "İyi misin?" diye tısladı. Ama cevap vermeyecektim önce kendi zevki için kesip biçiyordu sonra da iyi misin diye soruyordu. Oldu canım senin karşında enayi vardı.

Omuzlarımdan tutup "Uyumadığını biliyorum aç gözlerini" diyip beni sarstı. Acıyla çıkan sesimi duymuş olacakki eklerini çekti. Gözümü açtığımda bir çift gri gözle karşılaştım.

Dejavu.. Sanki bu anı bir yerden hatırlıyordum.

"Üzgünüm, acı dolu çığlıklarımı duyamadın. Bayıldığım için ve zevkini engellerdiğim için özür dilerim. " diye tısladım. Yüzü bir an üzgün bir hal alsada gene eski haline geri döndü. Kafamı diğer tarafa çevirip "Beni evime götür ve bir daha karşıma çıkma" diye tısladım. En azından üvey babamın tecavüzüne uğrar ya da döverek öldürürdü. Bu sadistin zevk dolu gözlerini görmektense tecavüze uğramayı yeğlerdim.

"Seni hiç bir yere bırakmıyorum, artık benim malımsın, şimdi kremini sürüp yemeğini ye" diye kükredi.

Malın mıyım?

Sikerim lan seni, eşya mıyım da ben beni satın alıyorsun.

Kafamı ona döndürüp gri gözlerine bakmaya başladım. "Biliyor musun Göktuğ? Senden nefret dahi etmiyorum. Çünkü nefrette bir histir." diyip kafamı geri çevirdim.

"Badini aç" dediğinde şaşkınlıkla ona tekrar baktım. "Haaa" diye bir ses çıkarttığımda dudağının kenarı kıvrıldı ve gülümsedi...

Elindeki şeyi gösterip "İyileşmen için" dedi. İyileşmem içinmiş, "Kendi işimi kendim halledebilirim" diye tısladım. o ise 'öyleyse yap' bakışı atıp elindeki merhemi kucağıma attı.

Pekala.. Bu adama kendimi ellettirmektense kendi işimi kendim yaparım.

Karnımın üstündeki merhemi alıp üstümdeki yorganı savurdum. Yaralarım yeniden sızlamaya başladı. Lanet olsun, lanet olsun... Badimin ucunu kavradığımda kolum yarama değimişti. "Ahhh" diye bağırdığımda pes etmiştim. "Daha sonra hallederim" dedim ve gözlerimi kapattım.

"Tamam iş başa düştü" demeye kalmadan bütün badimi boynuma kadar sıyırdı. Eline, elimdeki merhemi alıp ağzını açıp bir miktar aldı. "Özür dilerim, seni evden kovduğum ve bunları yaşattığım için" diye fısıldadı. "Çok geç" diye bağırdım. Eliyle kesiklerin üstünü okşarken bedenim kaskatı kesilmişti. Sızlayan yaralarıma mı yanıyım yoksa değdiği her yerin kavrulmasına mı?

"Üvey babandan seni satın aldım. Artık evin burası ve artık çalışmayacaksın. Bir süre okula gitmeyecek sadece benim yanımda olacaksın" diye fısıldayınca şoka girmiştim resmen.

Ne demek seni satın aldım ya??

"Bir eşya olduğumu bilmiyordum Göktuğ, peki ne kadar biçtin bana" diye soludum. Bu kadarıda fazlaydı. Gözlerime batan gözyaşlarımı serbest bırakıp kaderime lanet okudum. Neden normal bir hayatım yoktu ki? Bir ailem, sıcak bir yuvam neden yoktu.

"Artık ailen benim" dediğinde daha çok ağlamaya başladım. Sanki aklımı okumuştu. Cevap vermemiştim. Zaten bedenimde cayır vayır yanıyordu. Mutlaka bir yolunu bulacak bu sadistin elinden kurtulacak kendi hayatımı kuracaktım. Ama iyileşene kadar bu duygusuza katlanacaktım.

"Hadi yemeğini yediriyim" dediğinde badimi kapattı ve ayağa kalkıp omuzlarımı kavrayıp gövdemi dikleştirdi. Sızlayan bedenim onun sıcaklığıyla yumuşamıştı. Ağzıma peynir tıkıp ardından portakal suyu içirdi. Biraz çiğnedikden sonra "Yavaş ol be boğulacağım" dedim.

Tekrar portakal suyu içirdi ve ağzıma reçelli ekmeği dıktı. Zar zor ağzımda çiğneyerek yuttuğumda gri gözlerini dudaklarıma çevirdi. "Ne bakıyorsun ÖKÜZ" dediğimde "Hiçç" diye bir inilti çıkardı.

Ben bu adama öküz dedim ve kızmadı haa, entresan vallahi..

Tekrar gözlerimi ona çevirdiğimde hala aynı yere bakıyordu. Birden dudaklarıma yapışıp kenarlarını yaladığında neye uğradığımı şaşırdım. Yalaması bittiğinde ağzını şaplattı ve dudaklarımı yapışıp nazikçe öpmeye başladı.

Yine aynı hiss... Karnıma ağrı girmişti ve dudaklarım onun tadıyla keşfe çıkmıştı. Sanki tüm acılarımı unutmuştum o kadar nazik ve yumuşaktıki...

ARKADAŞLAR ANCAK BU KADAR YAZABİLDİM DEVAMI YARIN GELECEKTİR İYİ OKUMALAR

SEVİLİYORSUNUZ :)

DUYGUSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin