65.Bölüm/Teklif\

41 6 0
                                    

Yorgunluğum üzerine Elena bana kalacak yer bulmuştu. Geceyi orda geçirecektim. Yatağa uzandım ve düşünmeye başladım, Rose mu Elena mı? Şu aptal seçimi bir kez daha yapmıştım ve Rose'u seçmiştim. Tekrar Rose'u seçeceğim kesindi ama Elena'ya karşı farklı duygularda beslemeye başlamıştım. Rose'un ilgisizliğinden dolayı oluşmuş olsada Rose'dan fazla düşünür olmuştum. Sabah Rose'u bulup bu konuyu ona anlatmam lazımdı. Belkide onu tekrar görmem bir şeyi değiştirebilirdi. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmıştım.

Kevinnnnn..."

Bir çocuk sesini andırıyordu. Etrafta ilkbaharın gelmesiyle uçuşan çiçeklerin yaprakları ile hoş bir ortam oluşmuştu. Etrafta akan şelalenin sesi ve huzur bulmak için gelen insanların etrafı sessizce izlemesi beni çok rahatlatmıştı. Bu olayı bir yerden hatırlıyordum. Maskeliler tarafından saldırıya uğrayacaklar ve kötü kişi ben olcaktım. Çok geçmeden etraf bir anda maskeli adamlar tarafından doldu ve her yer yanmaya, yıkılmaya başladı. Gözlerimin önüne ölen insanlar ve çığlıklarıyla birlikte dökülen çiçek yapraklarının yerini yanan yaprak parçaları, şelale sesleri yerine ise ölen insanların çığlıkları almıştı. Önümde duran küçük kızın ağlayışı beni derinden etkilemişti. Kıza yaklaşmak istemiyordum. Beni kötü olarak seçecekti bunu tekrar yapamazdım.

-Bize yardım edecek misin?

Etrafta ölen insanların çığlıkları bitmiş geriye sadece yanan cesetler ile birlikte karşımda duran küçük kız kalmıştı. Kızı kucağıma alıp burdan gitmek istiyordum.

-Bize yardım etmezsen bunlar olacak şimdi yardım edecek misin?

Gözlerimi kapattım sanki bunlar olmuyormuş gibi davranmaya çalışıyordum. Bunun rüya olduğunu bildiğim halde beni kötü etkiliyordu

-Edeceğim merak etme küçük kız.

Bunun aynısı dediğimi hatırlıyordum. Gözlerimi yavaşça açarak önümdekinin kim olduğunu merakla bekliyordum.

-Sana değil, Arkandakine dedim.

Adam yavaşça bana döndüğünde şaşkınlığımı gizleyememiştim o bendim...

Üstü başı yırtık ve göğsünden yukarı doğru uzanan siyah damarımsı bir doku sarmıştı. Bu kadar korkunç göründüğümü bilmiyordum. Kızın beni işaret ediyor olması rüyamda gördüğüm o kapşonlu kişinin benim oluyor olmam bu savaşı avcı olarak yapmam gerektiğini anlamıştım. İnsalara böyle umut verebilirdim bir kahraman gibi giyinerek.

Siyah doku bir lanetti ve o laneti kendi lehime döndürme vakti gelmişti...

-Kevin kalk!

Gelen Elena'ydı.

-Bayadır uyuyorsun. Sana kahvaltı getirdim. Ye ve kendine gel.

Getirdiği tabakta yarım ekmek biraz peynir ve zeytin bulunuyordu. Eskiden sabahları yaptığım kahvaltıyı beğenmezken şimdi bunlar için şükrediyoruz. Yemeği hızlı bir şekilde yiyerek, çıkarttığım kapşonlu kıyafeti giymiştim. Elime sopayı alarak kendimi daha iyi geliştirmek için çalışıyordum. Aklıma dün bana söylenen bir söz aklıma gelmişti. "Neden yay yerine sopayı tercih ettin" sözü...

Bir yerden yay ve birazda ok bulmam lazımdı. Kafamı bir şey kurcalar olmuştu, madem yay kullanıyordum şuan nerde? Kaldığım ev yada sakladığım eşyalar yoktu bu yüzden yayı bulma biraz zor olacaktı. Sopayla çalışmaya devam ederken kapı açıldı. İçeri James girmişti...

Koşarak yanıma geldi ve sarıldı, Yavaşça ittim. Tanığım onca insan içinden güvendiğim nadir kişiler arasındadır. Bazen şüphe etsemde güvenim tamdı ama burası onu değiştirmişti.

-Senin öldüğünü zannettim. Bir hafta boyunca aradım ama bulamadım. Avcı ortaya çıkınca seni bulurum umuduyla yardıma katıldım.

-Neden? Cesedimi bulup kesin öldüğümü anlamak için mi aradın?

-Ne saçmalıyorsun Kevin?

-Ne dediğimi iyi biliyorsun. Beni kullandınız.

-Burası seni değiştirdi Kevin!

-Bir hafta boyunca ne yaşadığımı bilmiyor ama şundan eminim hiç biriniz bana değer vermediniz. Buraya geldiğimizden beri bir kelime zor konuştuk den hayatını yaşadın bense Eric'i kurtarmaya çalıştım. Yanımda bir tek Miras ve Elena oldu işte bu yüzden yüzlerce kırığım varken, ölmek döşeğindeyken tamımadığım birinin evine sığındım. Beni o dinledi beni o anladı James şimdi bana gelip, sarılıp özledim bahanesi yapmaya hiç gerek yok.

-Ciddi misin? Seni saraydan çıkartan bendim. Sırtıma aldım taşıdım seni. Umrumda olmasan o gün seni kurtardıktan sonra iyileşmen için ilaç aramazdım...

-Hatırlamadığım şey için bana hikaye anlatma James. Burda siz yanımda değilken içimdeki lanetle konuştum. Beni o dinleyip kolladı, beni o korudu sen değil.

Kapı tekrar açıldığında içeri Miras, Clara ve Elena girmişti.

-Madem öyle size iy mutluluklar Kevin!

James kapıyı sertçe kapatarak çıktı. Arkasından Clara ne olduğunu anlamak için

-Ne oluyor Kevin?

-Sende özledim gibi sevgi pıtırcığı gösterceksen git bence.

-Seni merak ettik. Her yeri yerle bir ettik bulamadık, Nerdeydin?

-Güzel numara Clara, sana artık güvenmiyorum...

Clara'nın gözleri yaşarmış bir şekilde evden çıkarak gitti. Miras ve Elena ne olduğunu anlamak için birbirlerine bakıp dururken söze girdim.

-Rose'un yerini biliyorum bu gece onu kurtarcaz.

Miras biraz tereddüt ederek

-Avcı olduğunu bizden neden sakladın Kevin?

-Güvenemedim size!

Elena yavaşça bana doğru yaklaşınca bir şey farketmişti.

-Kevin...

Elena' nın gözlerine bakınca korktuğunu anlayabiliyordum.

-Sana ne oldu?

Şaşkınlıkla aynaya baktığımda rüyamdaki o benle farkı yoktu. Göğsümden yukarı doğru yayılan siyah damarımsı doku yavaş yavaş vücudumda yayılıyordu.

-Bana ne oluyor Miras?

-Sanırım karanlık tarafa geçiyorsun...

Doğa ÜstüNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ