48.Bölüm/Sona Doğru\

630 53 17
                                    

Ormanda çıktığımızda Eric kollarıyla beni sardı. Önce Rose bir bakış attı sonra gülümsemeye başladı.

-Söyledin mi Anne?


-Evet, söyledim.


Baba diyerek sarıldı. İçimde hala öleceğim güne dair korku vardı. Eric'e bunu hissettirmemeye çalışıyordum.

-Kevin Bir şeyin mi var?


diye sordu James. Hayır şeklinde kafamı sallamış olsamda James bir şey olduğunu biliyordu.

-Kevin gelebilir misin?


diye araya girdi James. Yanına yavaşça giderken Rose, Eric'i tuttu. Biraz ileri gittikten sonra James durdurdu.


-Neyin var senin yüzün asık?


-Bir kahin tarafından öleceğim haberini aldım.


-Bunun olmasından korkuyordum.

Böyle demesi beni tedirgin etti.


-Neyin olmasından?

Derken tedirgin sesim titriyordu.

-Öleceğinden çok önceden haberdar olduk fakat bir türlü inanamadık. Olayların değişmiş olması seni ölümden kurtardığını sanmıştık fakat yanıldık. Sadece zamanı uzattık üzgünüm Kevin sana bunu söylemedik.

En güvendiklerim öleceğimi bildikleri halde savaştan savaşa götürdüler. Bazen tek başıma kaldım ve öleceğimi hiç düşünmedim eğer düşünseydim bunların hiç birini yapmazdım.


-Kızgın olduğunu biliyorum. Bunu sadece ben ve Clara biliyordu. Rose'a bu yüzden güvenmedi.

Clara demişken onun nerde olduğunu bilmiyordum. Özlemiştim aslında

-Clara nerde peki?


-Hala uyanmadı. 

Tamam şeklinde kafamı salladım. Eric yanıma koşarak geldi.

-Ne saçmalıyor bu ?

diyerek bağırdı. Derin bir nefes çekerek


-Doğru söylüyor Eric. Ben gittikten sonra bana söz vermeni istiyorum bu insanları kurtarakcaksın.

-Tamam baba.


Diyerek ağlamaya başladı. 


Clara bu sesler üzerine uyanmıştı. Kapıdan çıkarak bana baktı şaşırmıştı. Koşarak yanıma geldi. Rose'a baktı ve gülümsedi. Biliyor olmalıydı ki bu yüzden sarılmaktan vazgeçmişti.''Ordalar'' diye bir bağırış duyduk. Sesin geldiği yere baktığımızda yüzlerce iblisin bize doğru koştuğunu görüyorduk. Seçeceğimiz sadece iki seçenek vardı. Ya kaçacaktık ya da kalıp savaşacak fakat ölümüm yaklaştığı için kaçmak bize daha uygun gelmişti. Arkamıza bile bakmadan koşuyorduk. Rose biran durdu ve gözlerini kapattı. Onu izliyordum ama Clara beni çekerek ilerletiyordu. Rose gözlerini açtığında ellerinin havaya kaldırdı. Etraftaki tüm her şey Rose'un etrafında dönüyordu. Tekrar bir hareket yaparak etrafında dönen onca parçayı İblislere fırlattı. Çoğu iblis geri püskürtülmüştü. Rose dizüstü yere çöktü anlaşılan bu yeteneği onu çok yormuştu. Clara'nın kolundan kurtularak Rose'a doğru koşuyordum. Ölsem bile onu kurtarmak istiyordum. 

Yanına vardığımda kollarımla onu tutarak ayağa kaldırdım. Clara yardım için yanıma koşarken Rose kulağıma yaklaşarak


-Beni kurtarmaya geleceğini düşünmedim

-Seni bir kere kaybettim tekrar kaybedemem.


Yanağımdan öperek gülümsedi. Aklımda onlarca soru vardı. Ölünce ne olacaktı? Kim kurtarcak onca insanı? Şimdi bunlara kafa yormak yerine burdan uzaklaşmamız lazımdı. Ormana girmekte hem fikirdik. Ormana girdiğimizde eskisinden farklıydı. Huzur verici bir hava vardı o eski ürkütücü ormandan eser yoktu. James tüm arkadaşlarını geride bırakmıştı. Geriye gizli ırktan James kalmıştı. James'e baktığımda ağlamamak için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Yanına yaklaşarak


-Hepimiz sevdiklerimizi kaybettik ama bil ki ailen olarak hep yanında olacağız. Senin gibi Gizli Irktan olup başka yerlerde yaşayan onca kişi vardır merak etme bulacağız onları.


James ağlamaya başlamıştı ve dayanamayarak bana sarıldı. Kendimi bir silkeledim duygusallaşmıştı. Kendime gelmem gerekti. Onları ne kadar çok sevdiğimi görürler ise benim ölmemem için onlar ölecekti ve buna izin veremezdim. Ormanın diğer ucundaki çıkışa ilerlerken sıkışan kalbimin verdiğin acının hissi yürürmemi zorlaştırıyordu. 


Ormanda yürürken Eric, Rose'un kucağında uyuyakalmıştı. Onlara bakınca bir şey farketmiştim. Aile dediğin anne baba demek değil, aile dediğin sürekli yanında olan, sürekli seni kollayıp iyiliğini isteyen, annen baban yokken sana annelik, babalık yapan olduğunu anlamıştım. Belki de James Irkının yerini bildiği halde yanımızda kalması onunda bizi aile olarak görmesi olabilirdi. Yürümeye devam ederken yüzüme bir yaprak yapıştı. Elime alarak ne yazdığına baktım.

 ''Öleceğin günden korkuyorsun Kevin. Öldükten sonra iblislerin dünyayı ele geçirmesinden korkuyorsun. Buraya gelen her insanın düşüncesi sendin. Yardım ettiklerin hep sana inanmışlardı. Bizler sana olan inancımızı kaybetmedik Kevin ölsende sen varmışsın gibi savaşacağız. Korka Kevin biz burdayız.''


İnanıyordum. Bu savaşı kazanacağımıza. 

Doğa ÜstüWhere stories live. Discover now