46.Bölüm/Karanlıktaki-4\

771 56 15
                                    

Eğitim tüm hızla devam ederken artık sona yaklaştığını hissediyordum. Bu his savaşın sona yaklaştığı değil benim hayatımın sona yaklaştığıydı. İçime kapanmaya başlamıştım ve bunu ilk olarak Rose farketmişti.

"Kevin neyin var?"

"Bilmiyorum. "

Rose yanımdan giderek fidanı aldı. Bana doğru bakarak bir şey sordu fakat fidandan yaprak düşmedi. Biraz kendi kendime kalarak sorunumu çözmem lazımdı bunun için ormanın içine doğru yürümeye başladım. Biraz kamptan uzaklaştıktan sonra kayanın birine oturdum. Gözlerimi kapattım ve Eric'i düşünmeye başladım.

"Doğru olanı yapıyorsun. "

Gözlerimi açarak karşımda duran beyaz saçlı, gözleri kör, üstünde siyah uzun bir elbiseyle birlikte epey yıpranmış yaşlı bir kadına bakakalmıştım.

"Sende kimsin?"

"Buranın yabancısı."

"Ne işin var o zaman?"

"Öleceğini söylemek için. "

Hislerimin doğruluğunu azda olsa anlamışım fakat bu kadının kim olduğunu ve yalan söyleyip söylemediğini bilmiyordum.

"Sana yalan söylemiyorum. Yapacağınız savaşı kazanacaksınız ve beyaz ağaç kollarında ölecek."

"Ölmeyecek."

"Sana bunu söylemek için gelmedim başka bir şey söylemek için geldim. "

"Öleceğini ve ..."

Rose ormanın arasında koşarak yanıma geldi.

"Nerdesin sen? Tüm herkes seni arıyor."

Yanıma baktığımda kadın gitmişti.
"Burdaki kadını gördün mü? "

"Ne kadını be?"

Gene hayal görmeye başlamıştım diye düşünüyordum.

"Hadi kalk Kevin savaşa gidecez."

"Tamam sen git arkandan geliyorum. "

Rose ormanın içine yavaşça kaybolurken ayağa kalkmak için elimi kayaya koymuştum ki yerde kağıt parçası gördüm. Direk elime aldım ve okumaya başladım.

Öleceğini görüyorum Kevin o öldüğün gün çok yakın ve o gün tüm dünya karanlığa bürünecek. Bir ışık görüyorum Kevin o ışık tam üstünde herkes ağlıyor herkes saklanıyor. Bir tahtadan maske görüyorum Kevin o maske siyah ile birleşiyor o siyah binlerce masumu kurtarıyor. Bir çocuk görüyorum Kevin aynı sana benziyor ve ölümünün ardından karanlık tarafa geçiyor. Ölümünü görüyorum Kevin o gün hava karanlık ve sen Ella'yı görüyorsun. Sakın unutma Kevin o Ella'yı çok iyi tanıyorsun. Ve unutma Kevin ölümün acı olacak tüm dünya için.

Birilerinin bana oyun oynadığını dusunuyordum aslında ayağa kalkıp kampın olduğu yere doğru gittim. Herkesin hazırda beni beklediğini gördüm. Hazırlanmak için zırh ve kılıcımı aldım. Kılıç mavi renk olmuştu bu beni bu yaşananlardan sonra birazda olsa sevinsirmişti. Zırhı giymek için Rose yardıma gelmişti.

"Sana güveniyorum. "

Gülümseyerek baktım.

"Hazırsın hadi gidelim. "

Askerlerin önüne geçerek

"Hazır mısınız! "

Hep bir ağızdan bağırdılar.

"Evet...!"

En öne geçerek yola koyulduk. Yanımda beyaz ağaç vardı ve bendeki durgunluğu farketmişti.

"Ne oldu Kevin? "

"Bir Kahin geldi ve..."

"Bu savaşta öleceğini mi söyledi? "

"Başka gün fakat başka birinin öleceğini söyledi."

"Kim ben mi?"

"Evet"

Beyaz ağaç gülmeye başladı.

"Ben yüzlerce savaşa katıldım ve bana zarar verebilen bir alete rastlamadım. "

Kahinin yanıldığını düşünmeye başlamıştım. Savaş alanına yaklaştıkça karanlığın daha fazla artıyor olması bizi tedirgin ediyordu. Biraz daha ilerledikten sonra önümüze bir dağ çıkmıştı.

"Savaşacağımız yer dağın arkasında."

Tamam şekilde kafamı salladım.

Rose bana doğru yaklaştı. Kulağıma yaklaşarak

"Seni sürekli koruyacağım."

Yerimde durdum. Arkamdaki binlerce orduda benle beraber durdu.

"Bu savaş sizin savaşınız. Sizin geleceğimizin savaşı. Ya savaşıp geleceğimizi kurtarırsınız yada kaybedip kesileceğiniz günü korkarak beklersiniz. Söyleyin şimdi savaşa hazır mısınız? "

Hep bir ağızdan yankılanırcasına bir cevap

"Evet...!"

Rose'a dönerek sarıldım. Biraz şaşırmıştı fakat sarılmama karşılık vermişti. Yayağımda öperek

"Seni seviyorum"

Bu kelimeyi anneme dahi soylememiştim ama Rose'a söylemek istiyordum.

"Bende seni s..."

"Hadi söylersin. "

"Yapamıyorum. "

Bir ok kulağımın dibinden geçerek beyaz ağaca gelmişti. Ayakta zor durduğunu görmüştüm. Kollarıma alarak son nefeslerini verirken yaninda oluyordum.

"İlk defa bana zarar verebilen bir alet ve dediğin gibi Kahin olayı bildi. "

"Merak etme savaşı kazanacağız kahin bunuda söyledi. "

"Sayende huzurlu öleceğim teşekkür ederim. "

"Sayenizde kendimi buldum asıl ben teşekkür ederim. "

Beyaz ağaç son nefeslerini verirken gülümsedi ve bir dhaa gözünü açamadı.

Derin bir sessizlik bürünmüştü. İntikam almak için zamanı bekliyordum. İçimdeki siyah dokunun vücuduma yayılan adrenalin ve gücü tüm vücudunda hissetmemle dokunun sağ kolundan vücudumu kaplamaya başlaması bir oldu. Vucuduma yayılan siyah dokuyu Rose hayretle izliyordu. Sağ tarafımın tamamı siyah doku ile kaplanmıştı fakat sol tarafım o doku ile kaplanmamıştı. Beyaz ağaç bir maskeye dönüşmüştü. Elime alarak maskeyi taktım. Arkama son bir kez dönerek

"Hücum...!"

Dağa doğru koşmaya başlamıştık. Dağın biraz uzun olması bizi biraz yavaşlatmakla birlikte yoruyordu. Sırtından kılıcı çıkarttım. Mavi üstüne siyah bir alev olmuştu. Baya havalı gözüküyordu. Dağın tam tepesine geldiğimizde bizi bekleyen düzinelerce asker hazır olda bekliyordu.

Doğa ÜstüUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum