Sonra bir anda durdu. Onur da oyunu bırakmış ona bakıyordu. Bir adım attı sendeledi. Elini bir yerden tutunmak için kaldırdı ama elinin altına bir şey gelmeyince geri indirdi. Kaşlarım çatılmıştı. Sorun neydi. Bir iki dakika durup tekrar yürümeye başladı. Yüzünü göremiyordum. Bir sorun vardı. Sonra aniden cimlerin üstüne düştüğünde ağzımdan bir inilti koptu.

Bayılmıştı. Kucağımda kızım olduğu için hemen kalkamamıştım. Ama Onur'un elindeki kağıtları bırakıp sandalyeyi yere atması bir olmuştu.

"Güneş" diye bağırıp onun yanına geldiğinde hemen kucağına aldı. Ağlıyordum. Ne olmuştu. Gayet iyiydi. Kızımı sıkı sıkı tutup salıncaktan indim. Göktuğ ve Cesur abi çoktan ayaklanmış etrafa terör estiyordu. Kocam "Güneş, güzelim ne oldu sana" diye sayıklıyor Cesur abi ise deli gibi ortalıkta doktor arıyordu.

Hepimiz Güneş'in odasına geçtiğimizde Onur onu yatağa yatarmış bileklerini kontrol ediyordu.

YAZARIN AĞZINDAN

Onur'un yüreği deli gibi atıyordu. Bütün gün eğlendiği bu kız gözlerinin önünde bayılmıştı. Korkutmuştu bu sivri dilli kız onu. "Güzelim?"  Onur abisinin sesindeki endişeyi ve korkuyu hissetmişti. Yemekte gayet iyiydi. Sonra yengesine gelinlik seçmek için ayrılmışlar sabah birbirlerine kahvaltı sözü vermişlerdi.

Göktuğ'un soruları cevapsız kalıyordu. Kardeşini böyle görmek onu çok üzüyordu. Gözleri ağlayan karısına takıldığında odaya doktor ve Cesur da giriş yapmıştı.

Bir sorun olmadığını anlatmak için hemen karısının yanına gitti. Daha iyileşmemişti, sıkıca kelebeğine sarıldı ve saçlarına uzun bir öpücük kondurdu. Çok merak ediyordu kardeşine ne olduğunu ama burada sakinleştirmesi gereken  karısı vardı.

Onur doktorun baygın kızı muayene etmesine izin verdi. Birazdan ne olduğunu öğrenecekti ve söz dinlemeyen kalbine cevap bulacaktı. "Hava değişikliği ve bütün gün güneşte kalması bayılmasına neden olmuş. Endişelenecek bir şey. Birazdan kendine gelir." Doktorun söylediği sözler herkesi rahatlatmıştı.

Bu sivri dilli kız herkesi korkutmuştu. Göktuğ karısını ve kızını odalarına götürmüş ikisinide yatırmıştı. Onur ise kız uyanmadan odasına gitmiş olduğu yerde volta atıyordu. Orada kalamazdı. Kalsaydı Cesur abisine ne diyeceğini bilemiyordu.

En iyisi kız uyandıktan sonra gitmekti.

O sırada Güneş kendine gelmiş etrafına ve ne olup bittiğine bakıyordu.  Başı acayip dönüyordu "Abii" abisine seslendiğinde Cesur hemen kardeşinin elini tuttu. "Küçüğüm, iyi misin?"

"Bana ne oldu abi" Cesur kardeşine kızmak istiyordu. Çocuk gibisin, kendini korumayı bilmiyorsun demek istedi. Ama şimdi kardeşi iyi değildi. "Bütün gün güneş altında durmanın cezasını çekiyorsun. Bayıldın. Onur seni buraya taşıdı. Biraz kendine dikkat edemez misin? Narin olduğunu ikimizde biliyoruz!" Güneş hemen dudaklarını büzdü. Demek bayılmıştı. Kimseyi böyle telaşlandırmak istemezdi. "Özür dilerim abi, lütfen bana kızma" Abisine sarılmak istedi ama hareket ettiği an başına bir kaya parçası düşmüş gibi yerinde kala kaldı. "Aah" Cesur kardeşinin istediğine gülmüştü. Bu kız akıllanmazdı. Eğilip kardeşini güvenli kollar arasına aldı. "Şimdi uyuyorsun. Dinleniyorsun ve yarında güneşin altında bu kadar çok kalmıyorsun. Sana karışmak istemiyorum ama sen ısrarla kendine dikkat etmiyorsun." Güneş hemen kafasını salladı. Abisi onu yatağa yatırdı. Başucundaki lambayı açıp ışıkları kapattı.

Başı dönüyordu ve abisinin dediği gibi dinlenmesi gerekiyordu. Bütün gün Onur ile denizdeydi ve çok eğlenmişti. Güneşin çarpacağını düşünememişti. 

DUYGUSUZWhere stories live. Discover now