AHRAZ - FİNAL

2.5K 96 37
                                    

İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Son bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

FATİN

"AHRAZ"

Kader diye bildiğim, uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkmıştım, bundan bir zaman evvel. Niyetim, gözümün gördüğü yalanlardan, kulağımın duyduğu iftiralardan arınmaktı. Kaybettiğim adaleti, gittiğim yerde yeniden bulmaktı. Ancak kaderin, benimle alakalı çok başka planları vardı. Yavaş ve şaşkınlıkla öğrendim.

Sonbahar yağmurunda ıslanan bir kıza rast geldim, kaderin bana çizdiği yolda. İlk gördüğüm anı anımsarım, fazlasıyla büyülenmiştim. Güzeldi... Çok güzeldi.

Kapkara gözleri, gözlerinin rengine sahip saçları ve beyaz teni... Çamura batıp çıkan çıplak ayaklarına, bakakalmıştım bir müddet. Uzun eteğini, ona değecek olan çamurlardan korunmak isterken, başından kaymış olan yazmasına engel olamamıştı. Telaşesi görülmeye değerdi.

Şanslıydım. Çünkü sadece ben görmüştüm.

Kader diye inandığım yolun, baştan aşağı yalan olduğunu öğrenmem uzun sürmemişti. Geçmişte hayatıma aldıklarımın, pişmanlığını hâlâ yaşıyordum. Ve bu yüzden geçmişine küskün bir adam olup çıkıverdim.

İkinci karşılaşmayı hatırıma getirdiğim de derince bir nefes soluma ihtiyacı duyuyorum. Zira en büyük pişmanlıklarımdandı. Onun sessizliğine kızarken, belki de duymak istediğim tek sesi duyamayışımaydı öfkem. Bunu geç anlamıştım. Ve bunun gibi geç anladığım başka bir şeyde vardı elbette.

Yüreğimin tamamlandığını...

Kaderimi reddedip, kaçmaktı niyetim ancak kar yağdı. Beklediğim umut tanesi, beyaza bürünüp düştü gökyüzünden. O an anladım, yüreğim tamam olmuştu, o suskun kızın yüreğiyle.

Kabul ettim.

Bana yazılan sürgün boyunca, unutulmuş eski bir sandık açıldı ve içinden geçmişin sırları bir bir dökülmeye başladı. Sırlar döküldükçe, iradem yıkıldı. Yıkılmasının en önemli nedeni ise yüreğimi tamam eden o suskun kızın, geçmiş sırların tam ortasında oluşuydu.

Büyük sınavdı.

Oysa daha da büyümeye devam etmişti ve ben kendimle çelişen bir zamana mahkûm olmuştum. Öyle ki, kendi kalemimi kıracak duruma gelmiştim.

Bir adam, bir kadın için hiç düşünmeden kalemini kırabilirdi. Ve asla ardına bakmazdı.

Sevda tene düşünce, iki kez yanardı insan. Öncesi ve sonrası olurdu ömrünün. Öncesi boşluk, sonrası yükümlülük...

Bir veda vakti çaldı kapıyı. Yalanlar, haksızlıklar, bencillikler ve bitmeyen umutlarla dolu...

Suskun kızı aradım, uzunca bir vakit. Bulduğumda ise bambaşka bir kişiyle karşılaştım. Serçe sesi vardı artık, kulağımdan dinmeyen. Korkuları ve acıları vardı, onu affetmem için önüme dizilen. Benim kadar yaralıydı.

Onlarca acıyı ardımızda bıraktık bırakmasına ama onun duyguları ile benim adaletim çakıştı. O kendince haklıydı, ben kendimce haklıydım. Orta yolu bulamadık ve son ayrılığı yaşadık.

O benden gitti, ben ise onun ardından baktım.

Sonra küçük bir kıvılcım düştü, ikimizin yüreğinin birleştiği noktaya. O kıvılcım, gittikçe büyüdü ve alevlere teslim oldu. Kül oldu yüreklerimiz...

Yıllar önce bir yangın başlatmıştı bu kaderi ve bir yangınla son buldu. Biten bir sevdanın, en baştan yanışıydı. Bir aşk, kaç kez küllenebilirdi?

Kıskanç bir kadının, kötülüğe bulanmış yüreğinin sonucuydu. Başlattığı alevlerin, can alacağını bile bile yapmıştı ve başarmıştı. O yangında, can kaybedilmişti. Yüreğimin tam ortasına, büyük bir darbe yemiş gibi olmuştum. O can, benim yüzümden kaybedilmişti. Evet, kibriti ben çakmamıştım ama o kibriti tutan elin sahibini hayatımıza ben sokmuştum. Kötü yüreğini görememiştim.

Uzunca zaman geçti üzerinden. Yangın küllendi, yaşanan yaşandı ve bitti. Sevdiğim kadının yüreği küle döndü. Beni terk etti. Nefes alıyordu lâkin yine susmuştu. Dilinden tek kelam dökülmez olmuştu.

Ateşten çok korkardı. Ama ne yazık ki tüm sınanmaları, ateşle olmuştu. En çok korktuğuna yakalanmaktı onun kaderi...

Bir daha asla tutmaz dediğim zamanda tutmuştu elimi yeniden. Küllenen yüreğine yaşam aramıştı. O yaşam bendim. Tuttum elinden ve bir daha asla bırakmadım.

Görülen davanın sonucunda, herkes payına düşen bedeli almıştı. Buna adaleti öğrendiğim adamın, parmaklıklar ardına girmesi de dâhildi. Ancak yaşanan onca şeye dayanamadı güçsüz kalbi...

Kaybettiklerim çoktu. Ancak herkes biraz kendi sonunu hazırlamıştı. İnsan olarak baktığımda acım tarif edilemez boyuttaydı ancak herkes kaderini yaşamakla hükümlüydü. Bende dâhil...

Aradan geçen bir yılın ardından, herkes oldukça toparlanmış ve normal yaşantısına dönmüştü. Acılar yürekte saklıydı lâkin yüzler artık gülüyordu. Dünyanın düzeni böyleydi ve bizde bu düzene uyuyorduk.

***

Çalışma masamdan yorgunca kalktım ve gözümdeki gözlüğü çıkarıp masaya koyduktan sonra, masamdaki gece lambasını kapattım. Ardıma döndüğümde, gözleri üzerimde olan serçe seslimin yanına vardım. Yatağa sakince girdim ve kendi tarafımdaki komodinin üzerindeki ışığı açtım.

"Yine uyumamışsın." dediğimde, başımı yastığa koyup, gözlerine baktım. Yüzü tebessüm eder bir hâl aldı ama yine o suskunluğuyla cevapladı beni. Üzerinde durmayarak, yüzünün üstüne düşen saçını naif bir hareketle geriye ittim.

Bu kez kimin sırrını tutuyordu içinde de benimle konuşmuyordu. Yıl oldu ama o hep suskundu. Ne zaman yine adımı dillendirecekti serçe sesiyle?

"Masal anlatmamı ister misin?" Başını iki yana sallayınca, kaşlarımı çattım ve bakışlarımı açıkta olan karnına çevirdim. "Sen istemezsen isteme, kızım istiyor benim."

Bakışlarım yüzüne kalktığında, dudağını bükmüştü. Yine kızımızı kıskanmıştı belli ki...

"Bükme dudağını, sen istemezsen anlatmam." Elimi şişkin karnında gezdirdim ve tebessüm ettim. "Bu gecelik masal yok, annenin canı istemiyor."

Elini elimin üstüne bıraktığında, bakışlarım kara gözlerini bulmuştu. Yüzüne yerleştirdiği gülümsemesiyle, başını onaylarcasına salladı. Kızına dayanamazdı tabi ki...

Zihnimi yokladım ve ikisinin fazlaca sevdiği bir masal düşündüm. Masalı bulunca, kısık bir tonda anlatmaya başladım. Saniyeler dakikalara dönünce, uykuya kapandı gözleri. Saçlarına uzun bir öpücük bıraktığımda, dudakları tebessüm etti. Onun uyanık olduğunu fark edince, sessizce mırıldandım.

"Bir gün yine bana serçe sesini duyurup, adımı dökecek misin dilinden?"

***

Sonlar, kimsenin bilmediği hikâyelerin asıl başlangıcıdır.

***

SON

***

Herkese merhaba,

AHRAZ'ın devamı olan DİLBAZ burada devam edecek. O yüzden lütfen hikayeyi kütüphanenizden çıkarmayın.

DİLBAZ'da görüşmek üzere...

***

AHRAZWhere stories live. Discover now