BÖLÜM 18: KALBİM HATAYA RAZIYDI

1.7K 116 22
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

(ESMA)

"KALBİM HATAYA RAZIYDI"

Bastığım ıslak toprak... Zifiri karanlık akşam... Sessizlikle boğuşan sokaklar... Düşmemesi için uğraş verdiğim yazmam... Bacaklarıma dolanan eteğim... Ve bileğimi kelepçe misali saran el...

Ne çok bahanem var ondan kaçmak için!

Bir an gevşese eli, kaçacağım arkama bakmadan. Bastığım tüm ıslak toprakların çamuruna bulana bulana... Karanlıkta bulunmamak için en uzağa... Bir de suskun dilime yaver olan sokaklardan yardım dileyerek. Kaçacağım işte!

Onun ulaşamayacağı bir yere...

Ateşe sürüklüyordu bizi, ne çok 'yapma' diyesim var. Bu yolun sonu pişmanlık, 'dur!" Yakacaksın bizi ey adam, 'vazgeç!"

Ben hepsini söyledim de o hiçbirini duymadı. Öylesine inatçıydı ki, halimi görmedi. Haşır neşir olduğum tanıdık yollarda, peşinden sürükledi. Kaç kez durdurmak istedim, izin vermedi.

Korktum... Hem de çok fazla...

Korkumun gözlerimden süzülen yaşlara bulanması, beni şaşırtmamıştı. Yaşlı gözlerimin etrafa deli gibi bakışlar atması, tanıdık birine yakalanma korkusu ve yolun sonunda varacağım noktadan ölesiye korkmamdandı.

O, beni görmüyordu. Baş koyduğu yolda, inatla ve sabırsızlıkla yürüyordu. Belki beni görse, vazgeçecekti. Ama benden tarafa bile dönmüyordu.

Korkumun ilk aşaması, girdiğimiz bahçeyle son bulmuştu. Oysa benim en zayıf korkumdu birinin görmesi. Şimdi sonu belirsiz bir uçuruma düşeceğiz ama o bunu fark etmiyordu.

Evinin kapısını hızla açtığında bile bileğimi bırakmamıştı. Ne çok tanımış beni, bu kadar kısa bir vakitte! Biliyor bıraktığı an gideceğimi... Eve girdiğinde, adım atmamak için kendimi zorladım. O ise hâlâ bana bakmadan, bileğimi tutuyordu. Ben direndikçe, o sabırla beni bekliyordu.

Gözlerim yerdeydi, ona bakmıyordum. Ara sıra bileğimi tutan eline kayıyordu bakışlarım ama çok durmadan çekiyordum. Korkuyordum... İstemiyordum.

Bir kez daha bileğimi çektiğinde, yine adım atmadım. Sabrı tükenmişti. Daha ne olduğunu anlamadan, hızla eve doğru çekiştirdi. Eve girdiğim anda ardımdaki kapı kapandı ve ben sırtımı sert bir şekilde o kapıya yaslıyken buldum. Gözlerim inanamaz halde ona kalkarken, o ise çattığı kaşlarının altındaki mavi gözlerini sinirle dikmişti yüzüme.

"Bu kadar mı istiyordun o adamla görüşmeyi?" diye sinirle mırıldandı. Bakışlarım yere indiğinde, devam etti. "Üzüldüğüne ve gözyaşı döktüğüne göre, çok istiyordun!"

Cevap vermeden, yere bakmaya devam ettim. O ise karşımdan bir santim bile ayrılmadan üzerime doğru eğildi. Sindikçe sindim kapıya ama nefesini yüzümde hissetmeme engel olacak kadar kaçamadım.

AHRAZWhere stories live. Discover now