BÖLÜM 16: YÜREĞİM SUÇLU

1.7K 105 44
                                    

İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

(ESMA)

"YÜREĞİM SUÇLU"

"Zamanın birinde, Süryani bir aile varmış. Aile zenginmiş, varlıklıymış ama evlatları olmazmış. Çok yer gezmişler lâkin bir deva bulamamışlar dertlerine.

Derken bir gün, bir dostları Kırklar Dağı'nın ardındaki Kırklar Ziyareti'ne gitmelerini tavsiye etmiş. Aile düşünmüş taşınmış, gitmeye karar vermiş. Kırklar Ziyareti'nde adaklar adanmış, dualar edilmiş. Derken, çok zaman geçmeden Süryani ailenin bir kız evlatları olmuş. Adını Suzi koymuşlar, yani Suzan.

Ailesi Suzi'yi her doğum gününde Kırklar Ziyareti'ne götürür, orada verdiği adaktan dolayı kurbanlar kesermiş. Gel zaman git zaman, Suzi büyümüş. Güzeller güzeli bir kız olmuş.

Onun bu güzelliğine yanan, Müslüman komşularının oğlu Adil olmuş. Suzi, Adil'in farkına varınca, sevdayı bilmeyen yüreğinde kor yangınlar başlamış. Bu imkânsız aşk, ikisinin de gönlüne dert olmuş.

Zaman akmış ama yürek yangını dinmemiş. Yine Suzi'nin bir doğum gününde, annesi hastalanmış. Ancak annesi adağından dönmek istemeyince, Suzi'yi dadılarıyla yollamış Kırklar Ziyareti'ne. Adil durur mu, o da düşmüş peşlerine.

Dadılar kurban için koşuştururken, Suzi dalgın anlarından faydalanıp, kaşla göz arasında ayrılmış yanlarından. Dağın öte tarafına dolanıp, yaşamışlar aşklarını. Ancak ziyarette olduklarını unutmuşlar.

Suzi, o günden sonra aklını yitirmiş. Hiç kimse ona deva bulamamış. Bir gün, Dicle'nin kenarına gelmiş ve yavaşça suya doğru ilerlemiş. İlerledikçe, kaybolmuş. Dicle'nin asi suları, Suzi'yi içine hapsetmiş.

Adil bunu duyunca, dayanamamış ve koşmuş Dicle kenarına. Gözleri sevdiğini arar, yüreği hatasına yanar. Suzi'nin aşkına yenilip, yaptığı hatasına... O da dayanamamış, kendini atmış Dicle'nin derin sularına. Dicle, sarmış iki aşığın bedenini ve bir daha kimseye göstermemiş."

Odanın içindeki sessizlik, hikâyeden ne kadar etkilendiğimizin kanıtıydı. Dilden dile sürekli dolansa da bu hikâye, her dinleyişimiz de aynı şekilde vuruyordu yüreğimizi.

Hilal, kurumuş boğazını ıslatmak için önündeki çaydan bir yudum aldı. Diğer kızlar ise hâlâ sessiz ve suskundu. Hilal, herkesin bakışını kendinde bulunca, isyan edercesine söylendi.

"Daha da anlatmam! Hem vallahi hem billahi!"

"Bir tane daha anlat Hilal abla." Kızın yalvarırcasına konuşması bile Hilal'i geri adım attırmamıştı. "Ay yok! Bittim. Bir akşam için üç hikâye neyinize yetmiyor?"

"Ama Hilal abla..." diye başlayan kızı, elini kaldırarak susturdu. "Olmaz dedim. Zati yorgunluktan düşüp bayılacağım nerdeyse. Haydi, yeter bu akşamlık, herkes evine."

Hilal'in son cümlesine Hasret'in tepkisi gecikmedi.

"Hanıma bak hele, benim evimden misafir kovuyor." Hilal, kaşlarını çatarak baktı Hasret'e. "Sus! Yoksa seni de kovarım."

AHRAZWhere stories live. Discover now