BÖLÜM 14: SEVDAYA İNANMAYANLAR DA UTANSIN

1.9K 117 18
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

(ESMA)

"SEVDAYA İNANMAYANLAR DA UTANSIN"

"En büyük hayalim ne, biliyor musunuz?" diye sordu Hasret. Bakışlarım sildiğim camdan ona döndüğünde, içimdeki umursamazlık elle tutulur cinstendi.

Ben hayalleri sevmezdim. Zira hiç kurulacak bir hayalim olmadı. Umudu olanlar hayal kurardı. Çabalayan da hayaline erişirdi. Ancak umudu olmayan insanların, çabalayacakları bir hayali de olmazdı. Benim gibi...

Tüm hayatı nefes almaktan ibaret olan ben, neyin hayaline sığınacaktım? Ya da neyi umut edecektim? Hayallerim çalındı benim, soğuk bir kış gecesinde, nefretle yanan bir ateşle! Şimdi geriye sadece nefes almak kaldı bana.

"Neymiş?" diyerek, sorusuna soruyla karşılık verdi Hilal. Gözlerim ikisinin üzerindeyken, Hasret elindeki süpürgeyi kenara attı ve ciddi bir tavır aldı. "Aynı Savcı Bey gibi olmak! Ciddi ve adaletli!"

"Sen ve ciddiyet!" deyip, keyiflice güldü Hilal. Haksız sayılmazdı. Hasret oldukça çocuksuydu. Çok fazla neşeli ve keyifliydi. Onu bir mahkemede, ciddiyetle işini yaparken düşünmek, oldukça komikti. Zihnimdeki görüntülere gülümsemeden edemedim.

"Evet, ben ve ciddiyet!" diyerek, alınmışçasına konuştu Hasret. "Göreceksiniz, kazanacağım o sınavı ve Hâkime Hanım olacağım!" Hasret'in bakışları bana döndü ve yardım istedi. "Sen bana inanıyorsun, değil mi Esma?"

Elimdeki bezi pencere kenarına bıraktım ve yanına gittim. Yüzünü ellerimin arasına alıp gülümsedim ve başımı onaylarcasına salladım. Hasret'in yüzü güldüğünde, içimde tarif edilmez bir his baş gösterdi. Hayal kurmaya bu kadar hevesli biri, çabalayıp onu elde edebilirdi. Hasret, hayalini gerçekleştirebilirdi. Hızla bana sarıldığında, hazırlıksız yakalanmıştım.

"Esma, iyi ki varsın. Okul için gittiğimde, en çok seni özleyeceğim." Sırtına teselli edici, hafif el darbeleri vurdum ve ondan uzaklaştım. Elimle yanağını okşarken, o giderse ne yaparım diye düşünmeden edemedim. Nasıl yaşardım?

"Siz böyle kaytarmaya devam ederseniz, bu iş akşama yetişmez, ben diyeyim. Hadi bırakın şimdi duygusallaşmayı da işinizi yapın."

Hilal'e kaşlarımı çatmadan edemedim. Zaten zorla sürüklemişti beni bu eve. O kadar istemediğimi belli etmeme rağmen, inatla beni buraya getirmişti. Ben Savcı Bey'den kaçmak için uğraşırken, o beni ona doğru itiyordu resmen.

Neden kaldı ki sanki?

O buraya ait değildi. Gitmeliydi!

Elime yeniden aldığım bezle camı silerken, içimdeki tüm saçma duyguların hırsını camdan çıkarmaya çalışıyordum. O kadar sert siliyordum ki, kırılmasından korkup geri çekildim.

Bana hırsımı çıkaracağım daha dayanıklı bir şeyler lazımdı.

Odadan çıktım, mutfağa geçtim. Önümdeki tezgâha baktım ve üzerine çıkabileceğime kanaat getirdim. Sağ dizimi tezgâhın üstüne atıp, yukarı doğru tırmandım. Sol dizimi de tezgâhın üzerine bıraktığımda, tam olarak raflara yetişmiştim.

AHRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin