38. Ne Zaman Aşık Oldun?

4.4K 257 32
                                    

38. Bölüm: Ne Zaman Aşık Oldun?
*Ve ruh kendini tanıyacaksa eğer, yine bir ruhun içine bakmalı.*

"Görüşürüz!"

Kucağımdaki büyük boy çantayı daha sıkı tutarak Sude ve Efsun teyzenin evlerine doğru gidişini izledim.

Arabanın her ilerlediği kilometrede yuvama daha da yaklaştığımı hissediyordum. İstanbul'da yaşıyorken her ne kadar trafiğinden ve kalabalığından nefretle söylensem de bu şehir benim çocukluğumdu.

Evet, İstanbul.

Sunduğum tekliften sonra Alparslan zaten ailesini İstanbul'a getireceğini söylemiş ve onlarla gitmem için beni de yol arkadaşı olmaya davet etmişti. Tabiki bu daveti mutlulukla kabul etmiştim, Sude'ye rağmen.

Heyecanlıydım, heyecanlıydık.

Babam Alparslan'ı her ne kadar tanımış ve sevmiş olsa da kızını birisiyle paylaşma fikrine hazır mıydı, işte bu sorunun cevabından hiç emin değildim.

Annem ise durumumuzdan hayli keyif almış neredeyse eline bir avuç çekirdek alıp izleyecek kıvama gelmişti. Bu rahatlığını babamın tepkilerini kestirebiliyor olmasına vermek istiyordum. Bu bakış açısı içimi rahatlatmamda bana yardımcı olabilirdi, sanırım.

Yaklaşık yarım saatlik bir yolcuğun ardından kafamı sürücü koltuğunda fazlaca sakin gözüken Alparslan'a çevirdim. Benim kadar telaşlı gözükmüyordu, aksine sanki her gün ailemle resmi bir tanışmaya gidiyor gibiydi.

"Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsunuz komutanım? Bir taktiği varsa benimle de paylaşın lütfen, zira az sonra taşikardi olacağım."

Kırmızı dudaklarının arasından kulaklarıma bayram havası getiren kahkahası dökülürken keyifle onu izledim.

"Sakin gibi mi gözüküyorum gerçekten?" Siyah gömleğinin altından parlayan gümüş künyesine doğru kaydı gözlerim, sonra da bilekliğine. Yeni tıraş olmuştu, uzun yoldan gelmiş olmamıza rağmen parfüm kokusunu da alabiliyordum. Bir elini direksiyondan ayırmazken bir eliyle de dalgalı saçlarını düzeltti dikiz aynasına bakarak.

Zaten gereğinden fazla özenli ve yakışıklıydı, bu konudaki telaşı boşaydı.

"Yani, konuşana kadar sakin gibiydin." Ses tonundaki tatlı şaşkınlığa karşı söylemiştim bunu. Dışarıdan gözükenle kendi içinde yaşadığı duygular apayrıydı, biliyordum.

"Öleceğim heyecandan!" Dedi arabayı park edecek bir yer ararken. "Hayır bir de tanıyorum aileni. Tanışmasak nasıl olacaktı acaba?"

"Hayatım, gündem zaten abim ve kız arkadaşı, biz ikinci plandayız öyle düşün. Hem babam tatlı adamdır, seni de tanıyor seviyor."

Arabayı uygun bi yere park ettikten sonra yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladık. Alparslan beni kolunun altına çekerken gülerek saçıma bir öpücük kondurdu. "Neyse, en kötü ihtimalle kaçırırım artık."

Anlık bir saflıkla "Kimi?" dedim, kolunun altından ona doğru büyümüş gözlerle bakarken.

"Babanı, sevgilim. Kemal amcamla mutlu mesut yaşarız. Ben perde asarım o da bulaşıkları falan yıkar."

"Perde asmak uzmanlık alanın sanırım." Dedim yaptığı şakayı ikinci plana atarak. Adana'ya taşındığımda evimin perdelerini Alparslan özenle asmıştı. O günü hatırlayınca dudaklarımın arasından ufak bir kahkaha döküldü.

"Perdelerini asarken aşık oldun değil mi bana, hm? Doğruyu söyle." Kolumu dürterken otuz iki diş sırıtıyordu. Bu hali beni fazlaca neşelendirmişti.

MAVERA/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now