7. Komutanım!

14.2K 634 25
                                    

7.bölüm: Komutanım!
*Hemşire hanım ve komutan bey.*

Alparslan kahvelerimizi de içtikten sonra beni eve bırakmak istemişti. Ancak teklifini nazik bir şekilde reddedip eve kendim gelmiştim. Zaten beni iş yerinden almaya gelmişti. Gün içinde de çok fazla çalıştığını biliyordum. Evine gidip bir an önce dinlenmeliydi.

Telefondan gelen bildirim sesiyle hemen pantolonumun cebini yokladım.

Gönderen: Alparslan Kayahan
Vardın mı eve?

Kalbimin dört odacığı el ele vermiş tüm vücuduma deli gibi kan pompalıyordu. Elimi kalbime koyup yatağıma oturdum. 

Gönderen: Ben
Haber vermeye zamanım olmadı daha. Şimdi girdim eve. Sen?

Anında cevap geldi. Beni telefon başında bekletmemesini sevmiştim. Çünkü gece cevap verecek olsa dahi biliyordum ki geceye kadar beklerdim.

Gönderen: Alparslan Kayahan
Bir dahakine ben bırakacağım seni. O kadar çok ısrar ettin ki pes etmek zorunda kaldım.

Sesli bir şekilde güldüm. Benim inatçılığım genlerimden geliyordu bir kere! Annem, babam, abim...Hepsi birbirinden inattı.

Gönderen: Ben
Haha, ona o zaman karar veririz. Ayrıca tekrar çıkacağız demek.

Küçük bir çocuk gibi yataktan aşağı ayaklarımı sallamaya başlamıştım. Alparslan bende ağır yan etkiler yapmaya başlamıştı.

Gönderen: Alparslan Kayahan
Bir dahaki sefere hesabı bana ödeteceğine söz verdiğine göre evet, tekrar çıkacağız.

Telefonu kilitleyip yatağa bıraktım. Yüzümde aptal bir sırıtışla kalkıp mutfağa gittim. Ama neden mutfağa geldiğimi bilmiyordum. Oturma odasına geçtim ve aptal sırıtışımla koltuğa oturdum.

Alparslan'ı düşünerek açık bile olmayan televizyonu izliyordum.

****

Sonraki gün ağır bir yorgunlukla işe zar zor gelmiştim. İki saattir çalışıyordum ve geldiğimden beri kan alıyordum.

Bir teyzenin kan tüpünü kutuya yerleştirirken telefonum çaldı. Nesli arıyordu.

"Kuzucuğum, naber?" Hiç iyi değilim Nesli, diyemedim maalesef.

"Nasıl olsun bildiğin gibi Nesli'm. Bir şey mi oldu?"

O da üst katta koşturuyordu büyük ihtimalle, bu yüzden hızlı hızlı konuştu.

"Yani, sayılır. Askeriyeden aradılar. Maalesef sabaha karşı çok fazla yaralı asker gelmiş. Ağır olanları hastaneye kaldırmışlar ama pansumana ihtiyacı olanlar orada bekliyor. Askeriyenin sağlıkçısı da bugün izinliymiş, şehir dışında. Ben dönüşümlü olarak senin yerine de baksam gidebilir misin oraya? Kapının önünde araç bekliyor, seni götürecek."

İçime büyük bir ateş düşmüştü. Umarım şehit vermemişizdir diye içimden dua etmeye başladım.

"Giderim tabiki. Hadi kapatıyorum, beklemesinler."

Çabucak üzerime ceketimi alıp ayrıldım sağlık ocağından. Ben çıktığımda hastalar arkamdan söylenmeye başlamıştı. Çay kahve içmeye gittiğimi sanıyorlardı muhtemelen. Nesli'nin onlarla ilgileneceğini bildiğimden umursamadım.

Kapının önünde bekleyen araca bindim, asker üniformalı genç bir çocuk vardı sürücü koltuğunda.

"Merhaba hemşire hanım. Ben Teğmen Murat Paşalı. Yardım teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz." Gözlerini yoldan ayırmıyordu.

MAVERA/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now