10. Yeniden Tanışalım

13K 532 26
                                    

10.Bölüm: Yeniden Tanışalım
*Milattan önce, milattan sonra.*




Birinden hoşlandığınızı nasıl anlardınız? Kalbiniz mi hızlanmalıydı, elinizi ayağınızı koyacak yer bulamaz mıydınız mesela?

Bence birinden hoşlanmak çoğu zaman saniyelik bir olay bile olabilirdi. Gülüşünden etkilenirdiniz ve hoşlanırdınız mesela. Yaptığı bir hareket dikkatinizi çekerdi, hoşlanırdınız. Ancak iş sevgiye dönüştüğünde işler sarpa sarardı ve bence sevdiğinizi anlamak için fazlaca zaman geçirmeliydiniz o kişiyle. Kaçta uyanır, ne zaman yemek yer, en çok hangi rengi sever, hayat akışında sinirli birisi midir yoksa sakin mi? İşte tüm bu soruların cevabını rahatlıkla verebiliyor olmanız gerekirdi.

Biz Alparslan ile birbirimizi tanıyalı çok az bir zaman olmuştu. Ben daha Alparslan'ın en sevdiği yemeği, uğurlu rakamını, hayat görüşlerini, dinlediği şarkı türünü bile bilmiyordum. Ama artık onu gelene kadar bekleyeceğimi biliyordum mesela.

"Beklerim," dedim. Gözlerimdeki arayış devam ediyordu. "neden sorguluyorsun?"

Dümdüz bakan gözlerinden bir ışık geçmişti sanki.

Çenemdeki elini indirdi. "Hiç, arkamda beni bekleyen birinin olacağından emin olmak istedim."

İçim burkulmuştu. Kendini bir umuda mı bağlamak istiyordu yani?

Neredeyse iki aydır tanışıyorduk ve birbirimizi gördüğümüz zamanlar parmakla sayılırdı. Böyle gördükçe onu dibine kadar tanımak istiyordum.

Ona söylemek istediğim şeyler vardı aslında, hislerim hakkında. Fakat her şey için erken olduğunu düşündüğümden tuttum kendimi.

Bakışlarımı ayaklarıma indirdiğim an kadrajıma bana uzattığı el girdi.

"Bu akşamı yaşanmamış sayalım ve baştan tanışalım, ne dersin?"

Her seferinde beni şaşırtmayı nasıl başarıyordu? Uzattığı elini sıktım kafamla onu onaylayarak. "Merhaba, ben Duru." Gamzelerini gösterdiğinde ona çoktan karşılık vermiştim.

"Merhaba, ben Üsteğmen Alparslan Kayahan. Görüş ve emirlerinize hazırım hemşire hanım!" O asker selamı verirken gülümsemem yerini kahkahalara bırakmıştı.

"Hey! Hemşire olduğumu söylememiştim. Bunu henüz bilemezsin!" Hala gülerken omzuna vurdum.

"Duru o kadar baştan alamayız! Ben bana yaptığın hemşireliği unutamam bir kere, olmaz. Biz en iyisi bu tanışmayı milat kabul edelim. O zamanları da milattan önce diye hatırlamaya devam ederiz."

Yüzümüzdeki gülümsemelerle restoranın bahçe kapısına doğru yürümeye başladık.

"Çok fenasın. İşine geldiği gibi çektin konuyu."

Kıkırtılarını duydum. "Hayır canım, emin ol işime gelen şey yeniden tanışmak değildi. Ama olsun, zafere giden yolda her şey mübahtır."

Bize doğru yaklaşan taksiyi durdurdum.

"Zafer neymiş?" dedim, sorarak. Taksi önümüzde durmuştu.

"Bilmem, öyle lafın gelişi." Taksici bizi bekliyordu. Ama Alparslan'la laf yarıştırmaktan büyük keyif aldığım için ayrılamıyordum.

"Gelsin bakalım." dedim alaylı gözlerimle. Esen rüzgarla ceketimi üzerime geçirdim.

"Ben bıraksaydım?" Mütevazı bir şekilde onu reddettim. Kardeşi hala içerideydi.

"Kardeşin içerde seni bekliyor, sıkılmıştır da. Ben kendim gideyim. Yemek için de ayrıca teşekkür ederim, iyi geceler." Arabaya bindiğimde yavaşça kapımı kapattı.

MAVERA/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now