8. Ay Bu Gece Çok Güzel

14.3K 594 62
                                    

8.Bölüm: Ay Bu Gece Çok Güzel
*Dürümler birliği ve beraberliği.*

Ellerimi revirin küçük lavabosunda yıkayıp yaralı askerlerimize geçmiş olsun dileklerimi sundum. Onlar adına gerçekten çok üzülmüştüm.

Revirden çıktığımda karşı duvara yaslanmış üzerinde üniformasıyla son derece çekici gözüken ve beni bekleyen bir Alparslan'la karşılaştım. Birbirimizi gördüğümüzde ikimizde aptallar gibi sırıtmaya başlamıştık.

"Bakıyorum da yollarım gözleniyor." Bağladığım saçlarımı açıp tokamı bileğime taktım.

"Hiç de bile canım, odamı bulamazsın diye bekleyeyim dedim." Gözümün önüne gelen birkaç tutam saçı kulağımın arkasına attım. Bu sırada yürümeye başlamıştık.

"Canımlara da doyamıyoruz komutan bey."

Kahkahası geçtiğimiz uzun koridoru doldurmuştu.

Sanırım sabaha kadar gülse sabaha kadar onu izlerdim.Kısılan gözleri, gamzeleri tam bir görsel şölendi benim için.

"Cık." Dedi dişlerini damağına vurarak. "Hiç doyamıyorum." Gülme sırası bana geçmişti.

Konuyu değiştirmek istedim o an. Yoksa utanmaya başlayacak ve dilimin tutulmasına engel olamayacaktım.

Utandığım zamanlarda baştan aşağı kızarır ve asla konuşamazdım. Beynimin bir off tuşu vardı sanki ve yanaklarım kızardığı an aktif oluyordu.

"Odanı bulamazsam giderdim bir kere. Ne olacak sanki." Üst kata çıkıp koridorun hemen karşısında yer alan odasına girdik.

"Hiç de gidemezdin." Doğru söylüyordu. Görüşelim demiştik ve görüşmeden gitmezdim. Ama bunu bilmesine gerek yoktu.

"Giderdim." Dedim sona doğru uzatarak.

Masasının önündeki iki tekli koltuğa karşılıklı oturmuştuk. "Sonuna kadar inatlaşacaksın değil mi?" Kafamla onu onayladım.

"Normalde asla pes etmem ama konu sen olunca yenmek hiç zevkli olmuyor."

Söyledikleriyle gözlerimi kaçırıp etrafı incelemeye başladım. Derhal konunun değişmesi lazımdı!

Masasının üzerindeki çerçeveyi aldım elime. Çok tatlı, ellili yaşlarda bir kadın ve kız kardeşi vardı.

"Annen mi?"

Dikkatini dağıtmayı başarmıştım. "Evet. Onları yanımda görmek güç veriyor bana. Yoksa burada herkesten uzakta kafayı yememek pek mümkün değil." Haklıydı.

Onun kadar olmasa da bende zaman zaman çok fazla özlem duyuyordum aileme karşı.

"Senin işe gitmen gerekmiyor değil mi, tutmuyorum yani seni?" Konunun artık tamamen değişmiş olmasıyla rahat bir nefes alıp arkama yaslandım.

"Hayır hayır, öğle arası şu an. Bir buçuk gibi gitmem gerek ama." Sol cebinden telefonunu çıkarıp salladı.

"O zaman ne yiyoruz?" Karşısında yerken kibar görüneceğim yemekleri düşünmeye başladım.

Çiğ köfte yesek iki tane yersem ancak doyardım. Lahmacun yesek her yerim un olurdu. Dürüm geldi aklıma, böyle sosu bol. Resmen ağzım sulanmıştı.

İçimde resmen bir anadolu çocuğu yatıyordu ama bundan gocunacak değildim. Şimdi iki tane acai bowl söylesek ikimizin de doymayacağını adım gibi biliyordum.

Hem Adana'da adana dürüm yenirdi bir kere.

Aklımdaki savaş yerini terk edip kibarlık yaparak topu ona attım. "Sen karar ver lütfen, bana hiç fark etmez." Düşünceli bir şekilde kafasını salladı.

MAVERA/TAMAMLANDIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt