18. Dengesiz Terazi

8.4K 346 20
                                    

18.Bölüm: Dengesiz Terazi
*Göçmeye mecbur kalmış bir kuş.*

Abimin kaybolmasının üzerinden tam iki hafta geçmişti.

Yiğit abi bütün akdenizde abimin arandığını söylemişti. Ancak kendisine hala ulaşamamıştık. Zeynep ve Berkay her gün bize geliyor, Nesli ise Adana'dan her akşam beni arayıp yanımda olduğunu unutturmuyordu.

İşimden yıllık izin almıştım. Ve iki hafta bugün doluyordu artık, Adana'ya dönmem gerekiyordu. Fakat ben annemle babamı bu halde yalnız bırakamak istemiyordum.

Ne pahasına olursa olsun abimi bulana dek burada kalacaktım.

Nesli dün akşam bir saat boyunca beni arayıp ikna etmeye çalışsa da kabul edememiştim gitmeyi.

Hatta Zeynep ile Berkay, uçak bileti almış 'artık gitmek zorundasın' demişlerdi. Tabi, biletin gözlerinin önünde yırtılacağını bilseler böyle bir emrivaki yapmazlardı.

Açıkçası artık abimin hayatta olmadığını bile düşünüyordum. Ve bu düşünce beni iğrenç bir insana çeviriyordu. Annem, babam dışında neredeyse hiçbir şeyi önemseyemiyordum. Herkese karşı güçlü durmaya çalışmaktan sıkılmıştım.

İşimi mi kaybedeceğim, ailemden önemli değil.

Birini mi kırdım, umrumda değil ben de kırıldım.

Yanlış mı anlaşıldım, önemli değil beni de doğru anlamadılar zaten.

Bazen de tam tersine dönüyordu olaylar, kafamın içinde. Ne yapıyorum ben dedirtiyordu hareketlerim.

Bu dengesizlikten de bıkmıştım.

Saat ikiyi geçiyordu. Yatağımda öylece otururken odamın kapısı açıldı. Berkay kafasını kapıdan uzatırken yüz ifadesinden bir şeyler döndüğünü anlamıştım.

"Duru, biz bir şey yaptık."

Boş bakışlarla Berkay'a bakarken Zeynep arkasından kapıyı daha çok açılacak şekilde ittirdi ve görüş açıma kalbimdeki boşluğu doldurabilecek tek insan girdi.

Alparslan.

"Nasıl yani?"

Yatakta dizlerimin üzerine kalkarken anın gerçekliğini sorguluyordum. Gerçekten burada mıydı? İstanbul'da? Benim evimde?

"Ben geldim." Dedi fısıltıyla.

Yavaş adımlarla yatağıma yaklaşınca birden sarıldım ona. Bana karşılık vererek ellerini belime doladı.

Günlerdir sanki bu anı bekliyormuş gibi göz yaşlarım ilk kez akmaya başladı.

Kapıdan bizi izleyen Zeynep ile Berkay'ın yanına annemle babamda eklenmişti. Ki hemen sonrasında Berkay'ın yönlendirmesiyle hepsi dışarı çıkmış kapıyı da kapatmışlardı.

"Alparslan..." ismini söylediğim an hıçkırık koptu boğazımdan. Ellerini yanaklarıma koydu usulca.

"Söyle güzelim, ne oldu sana?"

Merhametli sesi içimdeki ağlama isteğini arttırırken gözlerine baktım. Onun da gözleri dolmuştu.

"Abim, abim kayıp." Burnumu çekip devam ettim.

"Günlerdir burada güçlü durmaya çalışmaktan çok yoruldum. Biliyor musun, eve geldiğimden beri ilk kez ağlıyorum?"

Beni kolunun altına çekti ve yatağa oturduk birlikte. Yüzünde üzüntünün yanında şaşkın bir ifade de yer alıyordu.

MAVERA/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now