37. Gizli Saklı

4.4K 255 14
                                    

37. Bölüm: Gizli Saklı
*Bazı imkansızlıklar sadece birini görene kadardır.*


Kötülük.

Doğuştan mı vardır insanın içinde, yoksa öğrenilmiş bir eylem midir?

Her insan hata yapar, önemli olan hatalardan ders çıkarmak ve telafi edebilmektir sözünü illaki duymuşsunuzdur. Aynı şekilde, affetmek bir erdemdir, sözünü de duymuşsunuzdur. Peki, telafi edilemeyecek bir hatayı da erdem göstererek affedebilir miydiniz?

Ben affedemezdim.

Affetmezdim de.

Gamze'nin gözlerindeki saf kötülüğü, insanların huzurunu kaçırma isteğini affetmezdim. Kötü bir kalbi affetmezdim.

Balkonun demirlerinden hediyesinin arkasından bakakalan Gamze'yi kolundan tutarak kendime çevirdim.

"Bana bak." dedim sinirle. Boğazıma oturan yumruyu yutkunarak yok etmeye çalıştım. Bu kişi ben miydim? Sinirden gözüm dönmüştü, kendimi tanıyamıyordum neredeyse. "Pazartesi günü işime dönüyorum. O güne kadar bir daha ne benim ne sevgilimin ne de Sude'nin yanına yaklaşacaksın."

"Seni ne ilgilendirir, pardon?" Diyerek sıkıca tuttuğum kolunu elimden kurtarmaya çalıştı ancak buna izin vermedim. Dolan gözleri balkon kapısından bizi izleyen ev halkının arasındaki Sude'ye kaymış, ne oluyor burada, der gibi bakıyordu.

Sude, neredeyse fısıldayarak "Mesajını gördüler." dediğinde Gamze'nin gözlerinin açılmasıyla beynindeki taşların yerine oturduğunu anladım. "Şakalaşıyorduk biz." Dedi titremeye başlayan sesiyle. Açıklama yapmaya ve hala paçasını kurtarmaya çalışması fazla ironikti.

"Hayatım, biraz sakin ol lütfen. Bırak ben halledeyim." Alparslan'ın kulağıma fısıldadığı cümlelere kafamı sağ sola sallayarak cevap verdim.

Gamze ise beni yanıtsız bıraktığında kolundan sarsarak "Duydun mu?" Dedim, yüksek bir sesle. Sinirden elimin ve ayaklarımın boşaldığını hissedebiliyordum. Boşta kalan elimle dışarıyı gösterdim. "Yemin ederim, bir daha böyle bir olay yaşanırsa buradan attığım şey hediye paketin olmaz." 

Alparslan belimden tutarak ellerimi Gamze'nin üzerinden çekmemi sağladığında Gamze balkon kapısından bizi izleyen Ali, Gökay, Zeynep ve Berkay'ın arasından hızla geçerek gözlerindeki yaşlarla evden çıktı.  

"Gerizekalı ya bir de hediye almış gelmiş!" Sinirle söylenerek oturma odasına geçtiğimizde herkes bulduğu boş yere oturdu. Ortam ciddileşmiş ve son derece sessizleşmişti.

"Yani, doğum gününe geliyor sonuçta ne alsın kız?" Gökay oturduğu koltuk kenarından mırıldandığında "Gökay!" Dedim, arkamdaki yastığı ona fırlatarak. "Sen benim arkadaşımsın, beni savunacaksın!"

"Sakin ol hemşire." Dedi Ali, karşımdaki koltuktan. "Fazla agresifsin."

Gözlerimi devirdiğimde Alparslan'ın ne ara getirdiğini anlamadığım sudan bir yudum aldım. Ben fazla agresif değildim, insanlar fazla sakindi!

"Ay böyle olacağını bilsem en başında hiç tanıştırmazdım sizi." Nesli gözlerindeki pişmanlıkla oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı.

Alparslan omuzlarımdan tutarak beni kendine doğru çektiğinde yüzümü avuçlarımın arasına aldım.

Bende Nesli, dedim içimden. Bende böyle olacağını bilseydim sırtımda kurşunumla işe gitmeye devam ederdim.

****

Doğum günü faslı devam ederken kendimi kalabalıktan sıyırıp Alparslan'ın odasında öylece duruyorken bulmuştum. Gökay, Alparslan dahil herkesi bilgisayar başına toplamış zorla oyun oynattırıyordu. Sude yaşadığımız olaydan sonra odasına çekilmiş, kızlar ise biraz olsun bizi rahatlatabilir umuduyla kahve yapmaya gitmişlerdi.

MAVERA/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin