30. Yağmur Bulutları

4.6K 227 13
                                    

30. Bölüm: Yağmur Bulutları
*Seni tanıdığıma çok sevindim, kendi çapımda.*


"Hazır mısın?"

İkinci kez üzerime yönetilen soruyla oturduğum tekerlekli sandalyede çiçekli elbisemin eteklerini düzelttim. Bunu kaç kez yaptığımı bilmiyordum fakat yine de saçlarımı da parmaklarımla taradım hızlıca.

"Değilim sanırım!" Sesimdeki telaş fark edilmeyecek gibi değildi. Sude yüzünden Alparslan'ın annesinin de beni sevmeyeceğini düşünüyordum. Daha önce Alparslan'ın çalışma masasında görmüştüm resmini fakat çok da hatırlayamıyordum.

"Duru, sakin ol lütfen. O da seninle tanışacağı için çok heyecanlı." Alparslan o tatlı gülümsemesini kondurdu yüzüne, şu an bu bile beni sakinleştiremezdi. "Basıyorum zile." Soru dolu bakışlarını artık mecburi bir şekilde onaylarken Alparslan'ın parmağı kapının yanında duran küçük zili buldu.

Daha önce bu evde kalmıştım. Ancak evi hiç bilmiyormuş gibi yapsam daha iyi olur muydu? Ne alaka Duru? Dedi iç sesim, bilmiyordum. Heyecandan düşüncelerim de saçmalamaya başlamıştı.

Tam on beş saniye sonra kapı Efsun teyze olduğunu tahmin ettiğim tonton bir hanımefendi tarafından açıldığında yüzümdeki gerginliğe kasıntı bir tebessüm bıraktım.

"Alp'im hoş geldin!" Efsun teyze sıkıca Alparslan'a sarılırken arkasında Sude belirdi. Gözleri hızlıca benim üzerimden geçerken ağız ucuyla "Hoş geldiniz." Dedikten sonra hızlıca abisine sarıldı.

"Sen de hoş geldin kızım." Dedi, Efsun teyze. Sesinden bir şeyler kapmaya çalışıyordum. Ancak ne çok mutlu gözüküyordu ne de mutsuz.

Kafamı salladım. "Hoş bulduk." Yüzümdeki gülümsemeyi silmemeye çalışıyordum. Sanırım evden çıktıktan sonra çene kaslarımı bir süre hareket ettiremeyecektim.

Alparslan eğilip benim ayakkabılarımı çıkardıktan sonra kendi ayakkabılarını da çıkardı ve beraber içeriye geçtik. Bunları yaparken Sude de yanı başımızda boş gözlerle bizi izliyordu.

Ortamdaki gereksiz sessizliği atmak adına istemeyerek Sude'ye döndüm. "Nasılsın Sude?"

Oturma odasına geçmiştik. Alparslan'ın yardımıyla koltuklardan birine dikkatlice oturdum. Alparslan da yanımda yerimi aldığında Sude ile Efsun teyze de tam karşımıza oturmuştu.

"İyiyim." Nezaketen de olsa sormadığı soruyu yine de cevapladım. "Sorduğun için teşekkürler, ben de iyiyim."

Dakika bir gol bir, başlamıştık. Derin bir nefes aldım. Gerilmeye hiç gerek yoktu, şu an önemli olan Efsun teyzeydi benim için.

"Kötü şeyler yaşamışsın kızım, Alp anlattı. Geçmiş olsun, nasılsın şimdi?" Gördüğüm fotoğrafta oldukça güleç gözüken kadın beni gördüğünden beri hiç gülmemişti.

"Öyle oldu efendim, teşekkür ederim, daha iyiyim." Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Aldığım soğuk tavır daha da gerilmeme sebep olmuştu.

"Rahat değil misin canım? Arkana yastık koyalım." Alparslan kolunun altındaki yastığı arkama koyarken onu durdurdum. "Hayır hayır, çok rahatım gerçekten. Hiç gerek yok." Sude'nin delici bakışları Alparslan'ın bu hareketiyle direkt üzerime kaymıştı.

"Böyle olduğunu bilsem ben gelirdim, ya da daha sonra ayarlardık. Ayıp oldu böyle sana da kusura bakma." Efsun teyzenin boğazındaki fuları düzelterek sorduğu soruyu mahcubiyetle cevapladım.

"Olur mu öyle şey, ne ayıbı..." Cümlemi nasıl tamamlamam gerektiğini kestirememiştim. "Efsun." Dedi, bana yardımcı olarak. Ki ismini zaten biliyordum. "Ne ayıbı Efsun teyze." Diyerek cümlemi tamamladım ve gözlerimin önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Bana da iyi geldi dışarı çıkmak, evde bunalmıştım."

MAVERA/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin