23. Sevenler Ağlarmış

6.4K 264 40
                                    

23. Bölüm: Sevenler Ağlarmış
*Ateşe verdim hislerimi, yıkıldılar, yok oldular.*


Haftalardır beklediğimiz o gün gelip çatmıştı.

Bu yaşımda, bir günün, bir saatin bir ömür olduğunu öğrenmiştim. Haftalardır zaman geçmiyordu sanki, akmıyordu. Dün gece annemleri bir heyecanla arayıp abimi görmeye gideceğimizi söylemiştim ve ailemin hayatımda ilk kez mutluluktan ağladığına şahit olmuştum.

Ayrıca bu konuşmadan sonra Yiğit abi arayıp abimin bulunduğunu bana ancak söylemişti, ona artık asla güvenemiyordum.

Üzerimdeki çiçekli elbiseye ve renkli makyajıma baktım son kez. Abimin en beğendiği elbisemi giymiştim. Bugün ona sataşmayacaktım, benden izinliydi.

Annemler uçaktan inmiş olmalıydı. Alparslan onları bir araçla oradan aldıracaktı.

Kendisi de birazdan beni evden alacaktı. İşten çıkmış olmama rağmen günüm daha yeni başlıyor gibi hissediyordum. Sanki içimde yüzyıllık bir hasret vardı ve bugün son bulacaktı.

Zilin çalmasıyla önceden hazırladığım beyaz kol çantamı koluma taktım ve telefonumu elime alıp kapıya yöneldim.

Alparslan işten yeni ayrılmış olmalıydı, ki üzerindeki üniforması ve yorgun bakışları bunu onaylar nitelikteydi.

"Hoş geldin, komutanım." Dedim büyük bir mutlulukla, içim içime sığmıyordu. Kollarımı boynuna doladığımda başta bir karşılık bulamasam da birkaç saniye sonra kollarını belimde hissedebilmiştim.

Bir sıkıntı var gibiydi.

Ellerim hala boynundayken geri çekildim ve gözlerinin içine baktım. "Bir sorun mu var, Alparslan?" Boynundaki elimi aşağı indirerek avucunun içine aldı ve beni tatmin etmeyen bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

"Hayır hayır, her şey yolunda. Bugün biraz fazla yoruldum sanırım." Dediğinde sözleri bana fazla inandırıcı gelmese de ısrar etmemeyi tercih ettim.

Bana yalan söyleyecek hali yoktu.

Kapının arkasında takılı olan anahtarı aldım ve sıkıca kapattıktan sonra binadan çıktık birlikte.

"Keşke dinlenseydin biraz, gelmek zorunda değilsin." Dedim arabaya binmeden onu durdurarak.

Yüzündeki gülümsemeyle beraber kafasını sağa sola salladı. "Yanında olmak istiyorum." Dediğinde daha fazla üstelemedim ve yola çıktık.

Çok merak ediyordum abimin nerede olduğunu, arabayla gittiğimize göre çok da uzak mesafede değildi. Bu zamana kadar nerede kalmıştı acaba, nerede bu kadar çok saklamışlardı onu?

Yolda geçirdiğimiz bir saatin sonunda Adana'nın merkezinde büyük ve köklü bir hastanenin önünde durduk. Arabayı park ederken yüzüm çoktan solmuş, içimdeki güzel hisler teker teker kaybolmuştu.

"Niye burada durduk, Alparslan? Bir sorun var değil mi? Bir sorun var ve sen bana söylemiyorsun." Suratı sıkıntılı bir hal almıştı ve onun bu görüntüsü benim hiç hoşuma gitmiyordu.

Kalbim çoktan korkuyla kasılmış, gözlerimi gr bulutlar kaplamıştı.

"Bunu kendin görsen daha iyi olacak." Dedi arabadan inerken. Kötü bir şeyler olduğundan artık emindim.

Beynim ne kadar kötü olabileceğini tartmaya çalışıyordu bir yandan. Ancak öyle endişeliydim ki mantıklı cevaplarım yok olmuştu hafızamdan.

Hızlı adımlarla Alparslan'ın yanına ulaştım. Elimi sıkıca kavramıştı güç vermek istercesine. Neyin hazırlığıydı bu?

Hastaneye girdiğimizde danışmaya bile uğramadan merdivenlere yöneltti beni. Demek ki daha önce gelmişti. İki katı geride bıraktıktan sonra koridorda sandalyelerden birine oturmuş ağlayan annemi görmeyi asla beklemiyordum.

MAVERA/TAMAMLANDITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon