31. Anılar Kapı Dışarı

4.8K 245 19
                                    

31. Bölüm: Anılar Kapı Dışarı
*Yalan söylediler küçüğüm, bize yalan söylediler.*


"Annenler beni pek sevmedi sanırım."

İki kez kapısını tıklatıp odasına girdiğimde Alparslan'a söylediğim ilk cümle bu olmuştu. Dert edinmiştim kendime çünkü, birileriyle paylaşmak istiyordum.

"Güzelim? Gel, hoş geldin." Alparslan aynanın karşısında saçlarını düzeltmeyi bırakıp arkama geçti ve tekerlekli sandalyemi yatağının yanına doğru çekti.

Önceden görüp incelediğim iki gökyüzü tablosu yine karşımdaydı.

"Anlat bakalım, neden öyle söyledin? Ne konuştunuz annemle?" Omuzlarımdan sarkan saçlarımı tek bir tarafımda topladım.

"Ne bileyim, çok bir şey konuşmadık aslında." Gözlerim odanın içinde gezerken kitaplıkta gözüme çarpan bir defterde takıldı kaldı bakışlarım.

Ellerim hemen sandalyenin tekerleklerine gitti ve kendimi kitaplığa doğru çevirdim. Alparslan'ın arkamdan "Hey, nereye?" Diye seslenişlerini duymazdan gelerek gözüme kestirdiğim, dünya klasiklerinin arasında oldukça sırıtan o defteri elime aldım.

"Bu da ne?" Dedim defterin kapağını incelerken. Bordo kalın kapağın üzerinde özenle çizildiği heryerinden belli olan çok tatlı karikatürler vardı.

"Harp okulundayken öyle ara sıra yazıyordum, bir nevi anı defteri diyebiliriz." Alparslan'dan herhangi bir tepki almayınca defterle birlikte eski yerime geçtim.

"Bakabilir miyim?" Kaşları havalandığında düşünür gibi oldu. "Birazcık, lütfen." Diyerek onu manipüle ettiğimde gülerek kafasını salladı.

"Bak bakalım portakal, bu bakışları nasıl reddedebilirim?" Zaferle gülümsediğimde yanağına uzanıp bir öpücük kondurdum. "Ama sonrasında şu annemle aranızdaki meseleyi konuşacağız."

İstemeyerek kafamı salladım. Bir insanı tanıdığınızda kafanızda oluşan yargıları silmeniz pek kolay olmazdı. Sevdiğiniz bir insandan bir hatada nefret edebilirdiniz ancak nefret ettiğiniz bir insanı sevmeniz de kolay olmazdı.

Efsun teyzenin kafasında bu iki şıkka da fazlasıyla uyuyordum.

Kafamdaki düşünceleri silerek defterin ilk sayfasını açtım. Birkaç çizgifilm karakterini mutsuz bir şekilde karikatürize etmiş ve sayfanın hemen yukarısına çok güzel bir söz yazmıştı.

'Kayboluyorum, varmak istediğim yeri aradıkça olduğum yerin güzelliğini görmeyi hep unutuyorum.'

"Babam şehit düşmüştü o hafta." Bakışlarım okuduğum yazıdan kayıp Alparslan'ın ela gözlerine ulaştı. Kirpikleri acıyla kıvrılmıştı.

"Başımız sağ olsun." Dedim oldukça üzülerek, şu an onu üzecek şeyleri ona hatırlatmak, isteyeceğim son şey olurdu.

"Sude küçücüktü ve ben aileme bakmak zorundaydım. Tek başıma kaybolmuş gibi hissediyordum çünkü her zaman babam yolumu açardı benim." Ellerimi tuttu sıkıca, güç toplar gibi. "Oysaki ben zaten harp okulunda babamın yolundan yürümeye devam ediyordum. Babam olmasa da gittiğim yolu güzelleştirmeye devam ediyordu." Parmaklarımın üzerinde duran ellerini sıkıca tuttum.

"Sen çok iyi bir evlatsın, Alparslan." Elim yanaklarını buldu. "Aynı zamanda çok iyi bir sevgilisin de!" Keyfini yerine getirmek için enerji dolu bir tonla söylediğim cümle yüzünü güldürmeye yetmişti.

Bir sonraki sayfayı çevirdim, bu birkaç sayfada ünlü şairlerin şiirleri yer alıyordu. Fazla zamanım olmadığından sayfaları karıştırıp rastgele bir tanesinde durdum. Uzun bir yazı karşılamıştı bizi.

MAVERA/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin