EV ARKADAŞI •ALIŞKANLIK•

12.3K 948 239
                                    

Biliyorum, fazla beklettim. Mental sağlığımı düzelttim derken üniversite yerleşme sonuçları açıklandı. Diş teli taktırdım ve onun ağrısıyla cebelleştim dün gece. Bölümü unuttuk, hevesiniz kaçtı falan deyip moralimi bozmayın. İnşallah düzene oturtacağım bu bölüm işlerini. Seviyorum sizi :* Keyifli okumalar!

Özenle dilimlediğim domates, salatalık ve biberleri masaya özenle yerleştirirken ekmeklerin kızarması için tost makinesinin fişini taktım. Dilimleyip tereyağı sürdüğüm ekmekleri sırasıyla yerleştirirken telefonumdan gelen kısık sesli şarkıya kalçalarımı kıvırtarak cevap verdim.

Evdeki herkes uyuyordu.

Bugün, enerjimi almış bir şekilde erken uyanmıştım. Emre'nin kollarının arasından çıkıp üzerimi değiştirmiş, dersime gitmek için hazırlanmış, Pusat'ın açılan üstünü örtmüş, Juliet ve Romeo'nun mama ve su kaplarını tazelemiştim. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Romeo'yla kısa sabah yürüyüşüne çıkmış, onun tuvaletini yapmasından sonra markete uğrayarak mutfak için eksik bazı şeyleri almıştım.

İster istemez çıkardığım seslere rağmen salonda uyuyan Pusat hâlâ uyanmamıştı.

Onlar için kahvaltı hazırlamak istediğimi fark ettiğimde beklemeden mutfağa girmiş ve işe koyulmuştum. Bir şeyler dilimlemek, bize gönderilen reçel ve peynir tarzı şeyleri kahvaltılık tabaklara koyup masaya yerleştirmek dışında yaptığım pek bir şey yoktu aslında.

Ocağa koyup pişirdiğim yumurtalar, onların içmesi için demlediğim çay ve kızaran ekmekler beni yormuyordu bile.

"Ama sen korkaksın hiç bulaşma
Yaklaşmazsın gerçek aşklara
Demiş ki benden uzak olsun
Peki niye her gün ağlıyorsun?
Sebebini seninle gece gezenlere aç bir sor"

Elime nereden geçtiğini anlamadığım tahta kaşığı mikrofon olarak kullanırken karşımda Serdar Ortaç'ı ve onunla düet yaptığımı hayal ettim.

Bu halime kıkırdayıp yeniden kızarmış ekmeklere dönerken kapının o tarafta hissettiğim bedenle bakışlarımı oraya çevirdim.

Pusat, kapıya bir omuzunu yaslamış ve uykudan kısılan gözleriyle pür dikkat bana bakıyordu.

Altında, gri eşofmanı vardı. İpleri gevşeyen eşofman bana leziz bir görüntü sunarken uyurken tişört giyememesi o leziz görüntüye eşlik ediyordu.

Onu görmemle elimde duran tahta kaşığı bıraktım.

"Günaydın yakışıklı ve ballı tosbağam!"

Pusat, kısılmış gözleriyle güldüğünde tüm işimi bırakıp ona ilerledim. Elimi çıplak beline dudaklarımı çenesine bastırırken, "Rahat uyudun mu?" diye mırıldandım. "Umarım bir yerin ağrımamıştır."

"Sensiz ne kadar iyi uyunursa o kadar iyiydi." Homurdanırcasına eğilip dudağıma küçük bir buse kondurdu. "Sana da günaydın bal kızım."

EV ARKADAŞIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant