EV ARKADAŞI •KABUS VE JULİET•

23.6K 1.4K 984
                                    

Selaamss!

Satır arası yorumlar yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Size bayram hediyesiyle geldim. Hayırlı bayramlar minik şekerlerim ❤🍭🍬

Keyifli okumalar!

"Romeo, otur oğlum!" Pusat'ın verdiği emirle birlikte Romeo otururken aynı zamanda huzursuzca kıpırdandı ve kucağımda duran kediye bakıp birkaç defa havladı. Her an atağa geçebilecekmiş gibi dururken kucağımdaki kedi miyavlayıp başını göğsüme doğru bastırdı. Onun küçük ve korkak yapısı bana benzerken Romeo Pusat'a bakmıyordu. "Bana bak bebeğim!"

Pusat'ın seslenişlerine Romeo tarafsız kalıp yine bakmazken hırlayarak kucağımdaki kediye baktı. Onun hırlaması beni korkuturken kediyi göğsüme doğru daha çok bastırıp Pusat'ın arkasına doğru yanaştım. Romeo'nun babasıydı o. Romeo bize bir şey yapmaya kalkarsa bence korurdu.

"Dolunay, korkup arkama doğru saklanma. Sen o küçük kediyi sakladıkça Romeo onu yabancı kabul edecek ve üstünlük kurmaya çalışacak." Pusat bana bakmadan onun arkasına saklandığımı anlarken Romeo'ya kaçak bakışlarımdan birini attım. İlk defa bu kadar korkutucu bakıyor ve beni korkutuyordu. "Hırlıyor Pusat." derken onu dinlemeyip biraz daha arkasına saklandım.

"Hırlıyor mu? Oğlum duymasın Dolunay yoksa seni paramparça eder. O gayet centilmen bir çocuk. Değil mi bebeğim?" Pusat, Romeo'ya dönüp başını usul usul okşarken Romeo bakışlarını bizden çekip sahibinin okşanmalarıyla yavaşça yumuşadı. Tabii, Pusat beni okşasa ben de yumuşardım!

"Dolunay, onu bana verebilir misin? Romeo'nun veterineri ile konuştum. Birbirlerini tanımalarının gerektiğini söyledi. Eğer onları tanıştıramazsak birbirlerine zarar verirler." Pusat, arkasını dönüp kucağımda duran kediye kollarını uzatırken ona itiraz etmeden minik kediyi verdim. "Romeo, otur ve hareket etme!"

Romeo, Pusat'ın verdiği emri yerine getirirken oturdu ve hareket etmeden Pusat'a baktı. Pusat, yere eğilip kucağındaki kediyi yere bırakırken Romeo yine hırladı.

"Ona zarar vermeyeceksin Romeo. Ona zarar verirsen sana ceza vermek zorunda kalırım. Onunla iyi anlaş. O senin kardeşin." Pusat, kızı ve oğlunu barıştırmaya çalışan baba gibi konuşurken onun bu tavrına kıkırdayıp yere doğru eğildim ve birbirine cins cins bakan ikiliyi izledim. Küçük kedi, Romeo'dan korkuyordu. Romeo ise kediyi garipsiyordu. Köpek olarak o kediyi garipsemesi normaldi tabii ama ona zarar vermesi beni korkutuyordu.

"Onun ismini ne koyacağız?" derken Pusat'ın yanına usulca oturup pür dikkat birbirini inceleyen küçük çocukları izledim. Küçük kediyi sokaktan alır almaz eve getirmiştik. Pusat, onu veterinere götüreceğimizi söylemişti. Romeo'nun kontrolleri olduğunu ve ikisi tanıştıktan sonra gitmemiz gerektiğini uygun görmüştü. Atila birazdan arabasını bize getirecek ve Buse'yle sahil kenarına gideceklerdi. Biz veterinerden dönene kadar orada ya da bizim evde oyalanacaklardı. Eğer başımıza bir iş gelmezse planımız tam olarak buydu.

"Bilmem. O, sana sığındı. Romeo, bana sığınmıştı ve onun ismini ben koymuştum. Onunkini de sen koy." dedi Pusat gülümseyerek. Küçük kediye isim koyma görevini bana bırakması beni mutlu ederken sırıtarak hâlâ birbirine bakan ikiliyi inceledim. "Acaba ismini Lahmacun mu koysak... Hem sen seviyorsun hem de onu lahmacun yedikten sonra bulduk."

"Saçmalama Dolunay. Küçücük kediyi Lahmacun diye çağıramam ben! Her seferinde onu yiyesim gelir." Pusat, kahkaha atarak bulduğum ismi saçma bulurken ona eşlik edip ben de kıkırdadım. Küçücük kediye Lahmacun ismini yakıştıramıyordu. Büyüyünce koyardık biz de.

EV ARKADAŞIWhere stories live. Discover now