"Dersim başlamak üzere, görüşürüz!" Çağla'ya seslenirken yere oturmuş olan grubun yanından aceleyle geçtim ve kendi amfime doğru adımladım. O sırada gözüme çarpan panodaki duyurulara bakarken duraksamama engel olamadım. Ev arkadaşı arayan bir sürü i...
Bu arada ne zaman sevgili olacaklarını çok sormaya başladınız. Zafer yakındır xldpskspsk
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Pusat'ın koluna yaptırdığı dövmeyi hayran ve bir o kadar da şaşkın bakışlarla incelerken kocaman yutkundum. Hiç dövme izi ve hatta leke olmayan vücuduna düşünmeden dövme yaptırmıştı. Sol kolunda küçük ama bir o kadar da tatlı bal porsuğu dövmesi vardı. Gördüğüm kadarıyla vardı yani.
Dövmeci, "Alerjik reaksiyon gibi şeyler geçirirseniz hastaneye gidin lütfen. Dövmenizin kurumaması için krem sürmeyi de ihmal etmeyin." derken başımı onaylar anlamda salladım. Ben, bunları biliyordum zaten. Bu konuda Pusat'a da yardımcı olurdum. Her konuda genelde o bana yardımcı oluyordu. Bir kere de ben olsam sorun olmazdı sanırım.
"Teşekkür ederiz." Dövmeciye gülümseyerek yaptırdığımız dövmelerin parasını ödedik ve toparlanarak küçük dükkândan çıktık. Anında Pusat'ın önüne dikilip tatlı heyecanla ona bakarken içimde oluşan kıpırtıları engellemeye çalıştım. "Ağrın var mı? Eğer ağrın çoksa kolunun üstüne yatma ya da bir yere çarpma. Hatta biz, bu gece birlikte uyumayalım. Ben biraz hareketli yatarım. Koluna çarparsam ağrır. Romeo'yla Juliet'i yanıma alırım. Biz birlikte yatarken sen de kendi yatağında rahatça yata-"
"Küçük Dolunay, sakin ol." Pusat, kurduğum uzun cümleleri kibarca bölerken nefes alamadığımı o an fark ettim. İçime derin soluklar çekip konuştuğum an nefessiz kalan ciğerlerime özürlerimi iletirken dudaklarımı yalayarak bakışlarımı Pusat'a çevirdim.
"Sadece sızlıyor ve bu sızı normal. Daha önce dövme yaptırmadım ama biliyorum. Korkma, değişik reaksiyonlar geçirirsem hastaneye gideriz." Pusat, gülümseyerek bana takılırken ben de ona gülümsedim ve başımı onaylar anlamda salladım. Kolunda çok tatlı ve bal yiyen bal porsuğu vardı. Yani ben vardım. Küçük, sevimli ve tatlı yiyen bal porsuğu.
"Yakıştı ama," diye mırıldanırken koluna doğru kaçak bakışlar attım ve sırıttım. Yakışmıştı. "Sana da yakıştı." Pusat da gülümseyerek bana bakarken önüme doğru döndüm. Bu aralar fazla utangaçtım. Dediği her şey yanaklarımı kızartacak derecede beni zorluyordu.
"Romeo ve Juliet dövmeni görünce çok mutlu olacak." Pusat, gülümseyerek bizi motoruna doğru ilerletirken ben de sırıttım. Belki Juliet beni tırmalardı ama Romeo öyle yapmaz, diliyle suratımı yalayarak sevdiğini belli ederdi. "Juliet'ten pek emin değilim." diye mırıldanırken kıkırdadım. Pusat da gülümserken her zaman olduğu gibi başıma kaskımı geçirdi ve koltuk altlarımdan tutarak beni kaldırıp motoruna bindirdi. Hemen peşimden kendi kaskını takıp yerleşirken kollarımı beline sarıp başımı geniş sırtına yasladım. Pusat, motorunu hareketlendirip yola çıkarken son derece dikkatle evimize doğru ilerledi. Kolunda bir bal porsuğu olması beni gülümsetirken dudaklarımı dişledim.