EV ARKADAŞI •YENİ ARKADAŞLAR•

40.6K 2.2K 995
                                    

Selaamss!

Satır arası bıraktığınız yorumlar ve bölüm içerisinde verdiğiniz oylar bölümün gelme hızını kısaltır, uzunluğunu arttırır. Bu yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar!

Önümde ilerleyen bedene şaşkınlıkla bakarken sözleştiğimiz konuyu defalarca kendime hatırlatmaya çalışıp arkada kalan bedenimi hareketlendirmeye çalıştım ve kendimce büyük ama ona göre yine küçük adımlar attım. Bu hızlı adımlarıma rağmen yine ona yetişemezken suratımı asıp kısa bir an duraksadım.

"Pusat, biraz yavaşlayabilir misin?" Sitemli çıkan sesimle arkadan ona çıkışırken önden giden yeni arkadaşım duraksayıp arkasını döndü ve çekinmeden bana baktı. Arkasında durmuş ve kaşları çatılmış görüntümün onun gözünde nasıl göründüğünü deli gibi merak ederken seri adımlar atıp aramızdaki mesafeyi kapattım ve dibine girip hafifçe soluklandım. "Yavaş kelimesi senin için yok sanırım?"

Tavırlı tavırlı ona konuşurken düşen çantamı omzuma yeniden taktım ve önüme dökülen saç tutamlarımı arkaya taradım. "Küçük kız çocuğu dediğimde bana kızıyorsun ama küçüksün işte." Ağzının içinde homurdanması beni yine sinirlendirirken kaşlarımı kaldırıp sert bakışlarla ona baktım, daha doğrusu bakmaya çalıştım. "Deme işte şunu! Çocuk değilim ben." Tekrar tekrar ona çıkışırken Pusat dudağının iki kıvrımına büyük bir gülümseme yerleştirdi ve yanağındaki çukurların içine çökmesini sağladı.

Ona içten içe kasılmalar hissederken kendime engel olmaya çalıştım. "Tamam o zaman, yürü de gidelim hadi." Neşeli ses tonuyla bana mırıldanırken suratımı asıp onun önüne geçtim ve seri adımlar atıp kantine girdim. Hemen peşimden geldiğini biliyorken göz göze geldiğim kuzenimle kısa bir an duraksamak zorunda kaldım. Bana imalı bakışlar atarken ona aldırmayıp Pusat'a döndüm. Eğer açıklama yapmaya çalışırsam lafı çok farklı yerlere çekecek ve Pusat'ın yanında beni utandıracaktı, bunu fazlasıyla biliyordum. Pusat, bu sefer benim açtığım mesafeyi kendi büyük adımlarla bitirirken yanımda durdu.

"Şu kahveyi dışarıda içseydik ne olurdu?" Bana bıraktığı homurtuyla kantine cins cins bakışlar atarken sıraya girdim. "Ne bu dışarıda içme merakı? kahve her yerde kahve işte!" Sıranın bize gelmesini beklerken yanımda durmayı tercih etti. İstediği kahve sözünü ona verdikten sonra sanki kaçacakmışım gibi davranıp ders çıkışımda beni almaya gelmişti. Onun bu aceleci tavrına asla anlam veremiyorken ilk günden beni bu kadar benimsemesini garipsemiştim.

"Kahve, kahvedir. Ona sözüm yok ama şu bakışlardan rahatsız oluyorum." Pusat, ağzının içinde homurdanırken bakışlarımı etrafta gezindirip ne dediğini anlamaya çalıştım. "Onlara bakma işte öyle. Hakkımızda ileri geri konuşacaklar ve sen de konuşulanları duydukça konunun büyümemesi için benden uzaklaşacaksın." Bir anda ortaya bıraktığı cümlelerle duraksarken ara sıra bize çarpan bakışlara göz atmayı kesip başımı Pusat'a kaldırdım ve merakla ona baktım. "Onların ne düşünüp düşünmediği umurumda değil. Kendim gerçeği biliyorsam ve güveniyorsam onların ne dediğini umursamam."

Gayet net çıkan sesimle konuşurken biten sırayla birlikte bize bakan kantinci abiye iki kahve siparişi verdik ve hazırlanmasını bekledik. "Sana ev arkadaşı olmayı teklif etmiştim. Eğer kabul edersen bunu pek normal karşılamayacaklar bence, hakkımızda konuşacaklar." Ev arkadaşı olmayı kendi teklif etmemiş gibi gerçekleri yüzüme çarparken önümüze bırakılan karton bardakları çekip çantamdan cüzdanımı çıkarmıştım ki Pusat cebinden çıkardığı kağıt parayı hızla abiye uzattı ve üzerini beklemeden boşta duran eliyle beni çekiştirdi.

EV ARKADAŞIWhere stories live. Discover now