EV ARKADAŞI •YUVA•

30.7K 1.2K 901
                                    

Selaamss!

Ev Arkadaşı'nın şu ana kadar en uzun bölümüyle karşınızdayım. Gerçekten uzun bir bölüm oldu. Son iki bölüme gelen yorum sayılarıyla bu bölümde karşılaşmak istemiyorum. Lütfen satır arası yorumlar bırakarak oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar!

Bölüm Şarkısı
Teoman-Sevşirdik Bazen
Dolu Kadehi Ters Tut-Islansın
Odetta Hartman-Batonebo

"Caner kim?" Etrafta oluşan o gergin ortamı bölmek ve zihnimdeki soru işaretlerini silmek istercesine mırıldanırken Pusat'a doğru baktım.

Caner her kimse ismini duyduktan sonra gerilmiş ve bunu surat ifadesine fazlasıyla yansıtmıştı.

"Pusat'ın eski bir arkadaşı." Atila, çıt çıkmayan ortamda bana açıklama yapmaya çalışırken sevgilimin yüzünde gezindirdiğim bakışlarımı çektim ve ona çevirdim. Caner madem Pusat'ın arkadaşıydı, neden strese girmişlerdi ki?

Arkadaşının okuduğu üniversiteye geçiş yapmasından güzel daha ne olabilirdi?

"Sevgilim, ne güzel işte! Buna mutlu olman gerekmiyor mu?"

"Bismillahirrahmanirrahim, boncuğum Pusat'a sevgi sözcüğü kullandı!"

Fatih, elini ağzına götürerek bana bakarken etraftaki bütün ilgiyi üzerimde topladı. Farkında olmadan kullandığım sözcük onun belirtmesiyle birlikte beni utandırırken yutkunup bakışlarımı hepsinden çektim ve yere çevirdim. Ortalarda miskin miskin dolanan kedimizi kendime uğraş bulurken kucaklayarak tüylerini okşadım.

"Ne var bunda abartılacak?" İçime kaçan sesimle birlikte fısıldarken başımı kaldırmadan Juliet'i okşamaya devam ettim. Buse ve Atila kendi arasında gülüşürken başımı kaldırarak onlara kızmak istedim ama kendimi tuttum. Hiç değilse ben sevgili yapabiliyor ve ona -nadir de olsa- güzel sözler söyleyebiliyordum. Onlar kaç yıldır flört ediyorlardı. Tüm bu olanlar yetmiyormuş gibi dalga konuları oluyordum.

"Fatih, abartma." Pusat, uyarıcı tonlamasıyla konuşurken koltuğun arkasından elini geçirip belime sardı ve bedenimi hafifçe ona doğru çekti. Dudaklarını saçlarıma bastırıp beni öperken burnunu hafifçe sürttü ve içine derin bir nefes çekti.

"Senin sandığın gibi bir arkadaşlık değil güzelim. Kimseyle düşman olmam, pek tercihim değil ama o biraz öyle."

Söyledikleri öylece kalmama sebep olurken saf saf ona baktım. Onun birisiyle düşman olma ihtimali bana çok ters gibi geliyordu.

Furkan'a yaklaşmamamı istiyordu ama bu isteği düşmanlık değildi. Koruma içgüdüsünden kaynaklanıyordu.

İkisi çok farklı şeylerdi.

"Ne yaşadınız ki?" Benim meraklı ifademe karşılık Pusat, koltuğa yaslandı. Ellerini omzuma sarıp beni kendine doğru çekerken "Sonra bebeğim." diye mırıldandı. "Daha sonra anlatacağım. Şimdi tadımızı kaçırmamıza hiç gerek yok."

Ona karşı çıkmadım. Baş başayken anlatmak istediği şeyler olabilirdi.

"Aman canım, neyse! Sonra konuşuruz." Ortalığı hareketlendiren o değilmiş gibi konuşan Buse, beni daha fazla gerse de sesimi çıkarmadım. Durduk yere herkes gerilmişti. Gergin ortamlardan nefret ediyordum.

"Ee, toplanmışken bir şeyler yapalım bari." Atila, tebessüm ederek ayağa kalkarken etrafına bakındı ve hep birlikte yapabileceğimiz bir şeyler aradı. Ellerim, Pusat'ın elleri tarafından çekilirken dikkatimi oraya indirdim. Derime saplanan tırnaklarımı dikkatle birbirinden ayırırken kendime zarar verdiğimi o an fark ettim. Hafifçe kanayan yerlerde parmakları gezinirken kaşları yavaşça çatıldı.

EV ARKADAŞIWhere stories live. Discover now