Biraz tatsiz bir bir bölüm oldu efendim. Eee hayat hep gül bahçesi değil bunu biliyoruz zaten hepimiz. Neyse...
Keyifli okumalar...
İmkansız, beklemeyi bilmeyenlerin uydurduğu bir masal olabilir yada mabadimdan sallıyorum bilmiyorum ama imkansızı mümkün kılmak için bir tutam cesaretin yetebileceğine inancim tam.
Bilgeyi o kapıda öpmeye cesaret etmeseydim eğer, sabahları bu görüntüye uyanmam biraz zordu açıkçası. ' İki gram aforizma sıktın onuda gittin yine Bilgeye bağladın' demeyin. Benim bütün yollarimın ona çıkması tamamen hayatın bir cilvesi.
Hani önceleri bana neden yakın duruyorsun diye fırça bile yediğim kız vardı ya arkadaşlar, iste o kızın kollarının arasından günaydın diyorum bugün sizlere. Hatta birde üstüne bana aşık olduğunu söyledi ya akşam hatırlıyorsunuz dimi. Unutursanız da üzülmeyin ben arada bol bol hatirlaticam.
Vallaha bu sefer de eminim. Kesinlikle rüya değil. Şuan bedenime sarılı elleri de, bacaklarıma dolanmış bacakları da, kulağımın altında atan kalbi de, vücuduma yayılan sıcaklığı da şu gözüme vuran güneş kadar gerçek.
Bu arada şimdi fark ettim de bu sabah güneşlerinin benimle derdi nedir allah aşkına. Hayır, kendimden emin olmasam sabah güneşinin vurduğu kişi ile ilgili rivayete inanacağım, ama vallaha yok öyle bir şey.
Ben ne zaman Bilge ile uyusam bu güneş illaki beni buluyor. Çözemedik bu işi. Bir dahaki sefere ayarlayıp uyuyacam anasını satayım. Gerçi Bilge yanımdayken yattığım yeri pek ayarlayamama gibi bir derdim de yok değil. Uyanacak diye, yattığım pozisyonda çakılı kalmak üzerine master yapmak üzereyim. Yatağın her yerini, uykumda eşit şartlarda kullanan bir birey olarak Bilge varken kımıldayamama durumumu nasıl aşacağımı bilmemekle birlikte, bu konunun sıkıntısı boyun, sırt ve bel arısı olarak bünyeme yakıştığını da belirtmek isterim.
Derdini sikeyim dediğinizi duyar gibiyim. Yapmayın. Yarın öbür gün sevgiliniz olur, onu uyandırmamak için, kokusunu biraz daha fazla solumak için yerinizden milim kımıldayamazsınız, işte o zaman bu kardeşinizin lafları kulağınızda yankılanır.
Ama siz milim kımıldamasaniz bile eğer günlerden cuma ise bir çalar saat çalarak ve bütün keyfinizi kaçıranlar hazırlıklı olun.
Ama sanırım tüm bunları bir kenara bırakıp, şu sevimsiz sevimsiz çalan saati kapatarak Bilge' yi kendi yöntemlerim ile uyandırma çabalarıma başlamam gerekiyordu. Ki evdekiler uyanmadan bu evden çıkabilelim.
Kafamı göğüsünden kaldırıp boynuna getirerek, boynundan aldığım ilk öpücükten sonra hafif kıpırdanarak ve kollarını daha fazla sıkarak bana sarılmaya başlamıştı. Yemin ederim bugün iş olmasa bu odadan ve bu yataktan beni kimse çıkaramazdı ama kahretsin ki bu mümkün değildi. Hele bu evde hiiç mümkün değildi.
Bir saate buraya doluşacak insanların içinde bu odadan ikimizin çıkması biraz riskliydi. Olmadık laflara maruz kalabilirdik. Iyyy düşüncesi bile kötü. İki kelimeyi bir araya getiremeyen insanların eşcinsellik ile ilgili pis düşüncelerini duymak her zaman midemi bulandırmıştır çünkü.
Neyse sabah sabah güzel şeyleri düşünelim. Güzel şeyler hayal edelim diyerek bu seferde Bilge'nin yanağına yönelmiştim. Ben yanağına en sulu öpücüklerimden birini bırakıp onu uyandırmaya çalıştığım sırada onun gözlerini açmadan dudakları ile benim dudaklarımı bulması pek de beklediğim bir şey değildi.
Bilgenin dudaklarında uyanma fikrine gitgide alışmaya başlıyordum sanırım.
Kendimi Bilgenin dudaklarının akışına bıraktığım dakikaların sonunda benden ayrıldığında gözlerini açtığı yerde olmak benim en büyük şansımdı.
