8

2.8K 161 46
                                    

Şu an Bilge'nin evinin balkonunda oturup bana hazırladığı sandviçi beklemem ne kadar gerçek dışı ise. Onunda benden hoşlandığını düşünmem o kadar gerçek dışı olabilir. Ne bileyim sanki hoşlanmasa yanımda bu kadar rahat olmazdı gibi geliyor. Ben de genel olarak çok girişken bir insan olmasam da onun yanında her şey değişiyor. Belki onun içinde durum aynıdır diye düşünmekten kendimi alamıyorum çoğu zaman. Bana karşı hissettiği şey arkadaşlık duyguları da olabilir tabi ki sonuçta aynı iş yerinde çalışıyoruz ve çok vakit geçiriyoruz. Beni en çok korkutan ise ney biliyor musunuz? Aramızdaki yaş farkından dolayı beni kardeşi olarak görmesi. Allah'ım sen yazma yarabbim.

" al bakalım sandviçini. İçecek bir şey ister misin? Çay, kahve? Ben kahve yapmıştım ama istersen sana çay yapabilirim."

" Şarap ?"

" Şarap mı?"

" Ne ya. Şarabın varlığından yeni haberdar olmuş gibi bakıyorsun."

" Şarabın varlığından haberdarım da. Seni akıllı bir şey sanırdım ondan bakıyorum. Sen eve dönmeyecek misin?"

"Tamam, tamam haklısın vazgeçtim. Kahve iyidir. Kahve candır ya. Zahmet olmayacaksa size bir de kahve alabilirim. Ama çabuk gel canım sıkıldı artık."

Kahveleri getirip Bilge'de karşıma oturunca yediğin sandviçin lezzeti beşe falan katlanmış olabilirdi. Ben önümdekini bitirmeye odaklanmışken bu sefer o konuşmaya başladı.

" Eeee sen anlat bakalım biraz da. Hep gevezelik hep gevezelik nereye kadar."

" Anlatayım tabi ki. En sevdiğim. Ne duymak istiyorsun."

" sen anlat aileni."

" Ailem yok benim."

" Nasıl yok ailemle yaşıyorum demiştin geçenlerde yemekte."

" Var da yok yani. Babam öldü ben küçükken. Beş yaşında falandım. O zamandan beri annem ve ananemle kalıyoruz. Aile gibi değiliz anlayacağın, sadece birlikte yaşıyoruz. Ya da ben öyle hissediyorum. Bizim ev hep çok kalabalık olur. Şöyle sakini sessiz ve keyifle yemek yediğim an var mıdır diye düşünüyorum şuan. Yok, biliyor musun? Çok garip dimi. Evim gibi hissetmiyorum çoğu zaman."

" Bunun bir sebebi var mı peki. Anlaşamıyor musunuz? Kavga mı ediyorsunuz. Neden böyle."

" Birçok sebebi var tabi ki. Şuan konuşmak istemediğim birçok sebebi."

" Anladım."

" Bak burada bir şarap iyi giderdi yalnız." Diye gülümseyerek yüzüne bakınca oda gamzesini ve güzel gülümseyişini benden esirgemeden bana bakmaya başlamıştı.

" Sözüm olsun sana"

" Kabul." İkimizde bir süre birbirimize bakmış ve sonra gözlerimizi kaçırmıştık.

Kahvelerimizi bitirdikten sonra yenilerini doldurmak için beraber mutfağa geçerken göz ucu ile evini de incelemiştim. Kapının yanında mutfak onun yanında da salon vardı balkona salondan çıkılıyordu. Diğer oda da sanırım Bilge'nin odasıydı. Çok güzel döşenmiş bir evdi. Kendi evim olsa ben de aynı böyle döşerdim sanırım.

" Evin çok güzel. Yalnız yaşıyorsun sanırım çünkü ev arkadaşı falan pek senlik işler değil gibi." Gülümseyerek elime kahveyi tutuşturup söylenerek önümden geçip balkona doğru ilerledi.

" çok biliyorsun sen"

" Ya neden kızıyorsun. Bilmediğim için soruyorum. Seni tanımaya çalışıyorum."

" Bir süre önceye kadar erkek arkadaşımla yaşıyorduk burada. Sonra o beni terk etti. Ama ben bu evi terk etmedim."  Zaten bilmediğim şeyler değildi ama anlatırken hüzünlenmesi bir an beni de üzmüştü. Bu arada balkondaki yerlerimize geri dönmüştük.

" Anlıyorum. Anılar falan filan. Evden çıkmak zor gelmiştir." Yüzünü ekşiterek kahvesinden bir yudum aldı ve

" Yok be ne alakası var. Evimi seviyorum. Bu ev zaten benimdi. O gelip benim yanıma yerleşmişti. Sonrada gitti. Üç ay falan oldu sanırım. Rusya'ya yerleşti. Başta üzüldüm biraz ama sonra farkettim ki ben onun için kendi hayatımdan vazgeçmişim aslında. Çok da bir yer kaplamıyormuş demek ki hayatımda ki kolayca devam edebildim. Keyfim çok yerinde şuan."

" Vayy bee. İlk defa bu kadar uzun kendinden bahsettin farkında mısın?  Şaşkınım cevap bile veremiyorum."

" Başladın yine gevezeliğe. Eeee senin yok mu hayatında kimse."

" Yok. Yani öyle çok ciddi ilişkim olmadı aslında. Benim durumum biraz karışık."

" Nasıl karışık." Diye merakla sorunca bende bunu saklamamın saçma olacağını düşünerek ona gerçeği söyledim. Zaten ondan saklama gibi bir düşüncem de yoktu. Aksine bilsin istiyordum. Gözlerinin içine bakıp vereceği tepkiyi ilgiyle bekliyordum.

" Ben kadınlardan hoşlanıyorum." Dedim biraz da çekinerek. Gözlerimi kaçırdığım kısa bir aradan sonra tekrardan bakmaya başladım.Gözlerinden hiçbir şey anlayamıyordum. Biraz önce baktığı gibi bakıyordu hala. Pek şaşırmışa benzemiyordu.

                " Bunu neden böyle suçmuş gibi söylüyorsun."

                " Yok, aslında öyle değil de. Senin karşında neden böyle oldu bilmiyorum."

" Anladım. Ben bu konularda dünyanın en açık fikirli insanı olabilirim. Benden çekinmen beni üzer."

" Hayır, üzülme senden çekinmiyorum. Neyse. Yani birkaç ilişkim oldu evet. Ama hiç biri gerçek bir ilişki gibi değildi. Aşk hiç değildi. Öyle çocukça şeyler. Yani öyleymiş şimdi geriye bakınca anlıyorum öyle olduğunu."

" İlişki konusunda tavsiye verecek son kişi olabilirim. Ben de hiç âşık olmadım sanırım. Aşk konusu biraz karışık bir konu. Beklide yoktur böyle bir şey. Aşk sanırım insanın beklemediği zamanda geldiği zaman güzel. İlk bakışta belki. Ya da ilk tanışmada. Bilmem ki. Dedim ya yaşamadım diye"

" Geçen gün bir tanıdığımda buna benzer bir şey söyledi. Sanırım ikinizde haklısınız." Gözlerinin içine bu sefer aradığım bir şeyi bulmak ister gibi bakıyordum. Orada bana vereceği bir cevabı olmalıydı. Bu hissettiklerimin bu kalp çarpıntımın bu beni ele geçiren arzunun onda da bir karşılığı olmalıydı.

" Saat geç oldu. Ben artık kalkayım. Sende uyu. Yorulduk bugün." Diyip bu saçma ruh halimi daha fazla uzatıp kendime işkence etmemek için hiç istemeye istemeye Bilgenin yanından uzaklaşmak istemiştim.

" Tamam" sadece tamam demesinden. Onunda benim gitmemi istediğini anlamam yanlış olmazdı sanırım.

Kapıya gelince ayakkabılarımı giyerek kapı pervazına dayanmış beni izleyen Bilge'ye döndüm. Bana böyle bakması kesinlikle benim açımdan işleri daha da zorlaştırıyordu. Gidemiyordum. Gözlerinden gözlerimi alıp gidemiyordum. Takıldığım yerden gözlerimi çekince bu sefere takıldığım yerde dudakları olmuştu. Gözleri ve dudakları arasında gidip gelen bakışlarımdan ne yapacağımı anlamış olsa da bulunduğu yerden bir milim bile kımıldamamasından cesaret alarak aramızdaki boşluğu kapatıp ellerimi yanaklarına koyarak dudaklarımızı buluşturdum.

Gözlerimi kapatarak buluştuğum dudaklarında kendime gelme anım Bilge' ninde dudaklarının oynamasıyla oldu. Derin bir nefes alarak üst dudağını dudaklarımın arasına aldığım sırada oda aynısı alt dudağıma yapmıştı. İlk başta dudaklarımdan başlayan uyuşukluk tüm vücudumu sarmıştı. Dilimi dudağında gezdirip alt dudağını öptükten sonra yavaşlayarak kendimi çekmiştim. Ama hala ellerim yanaklarındaydı ve dudaklarımız birbirimize değiyordu. Gözlerimi açtığımda rüya bitmiş ve gerçek hayatla yüz yüze gelmiştim. Biraz önce arzudan yanan yerlerimin hepsi şuan utançtan yanıyordu.

Ellerimi yüzünden çektiğim anda Bilge'nin açılan gözlerine bile bakamadan "özür dilerim" diyerek merdivenlerden inmeye başladım. O kadar utanıyordum ki inerken Bilge'nin bana dediklerinin hiç birini duymamıştım.

BeklenmedikWhere stories live. Discover now