71

857 64 1
                                    

Bilge

Sabah çalan telefon ile uyandığım da yanımdaki boşluğu fark etmem ile Umut'un kulağıma fısıldayarak yanımdan kalkmasını hatırlayıp neden yanımın boş olduğunu da hatırlamıştım aynı anda. Kesin kahvaltıya ne alayım diye soracağı bir telefon görüşmesi için uykumu böldüğünü düşündüğüm için ağır hareketler ile telefonu elime aldım.

Ama ekrandaki numara hem tanıdık değildi hem de çok alışılmış bir numara değildi. Ama yine de açmam gerektiğini hissettim.

" Efendim"

" Bilge" diyen ince bir kadın sesi adımı söyleyip sessizliğe gömülmüştü. On saniye kadar başka bir ses gelmeyince telefonun kapanıp kapanmadığını kontrol ettim ama hala açık gözüküyordu

" Alo... Orda mısınız ...Kimsiniz."

"Bilge... Ben... Ben senin annenim kızım" kadının dediği şey pek mümkün değildi aslına bakarsanız. Ama benim içimden konuşmaya devam etmemi söyleyen sesi dinlemem mümkündü sanırım. Ben olayın tüm saçmalığına rağmen içimdeki sesi dinleyerek kadını dinlemeye devam ettim.

" Yanlışlık oldu sanırım. Yani benim adımda Bilge. Ama siz benim annem değilsiniz. İsim benzerliği olmalı."

" Haklısın. Ben senin annen olmak için tüm şansımı tam yirmi sekiz yıl önce kaybettim." kadının her dediği kelime kalbimin farklı noktalarında bir titreşim yaratmıştı adeta. Bunda kadının bana ulaşan sesinin de etkisi büyüktü muhtemelen çünkü sesindeki şey beni onu dinlemem için esir almış gibiydi. Sadece birkaç kelime edebildim sanıyorum.

"Kimmm.. Nasıl... "

" Bunu telefonda duymanın senin için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum kızım ama şu an için başka şansım yok gibi. Yıllardır kendi kendimi engelledim ama artık yapamıyorum. Ben çok cılız bir cesaret ile seni aradım kızım. Lütfen izin ver konuşayım. İzin ver de haklı çıkmaya çalışmadan sana yaşadıklarımı biraz anlatayım." diyerek adeta bana yalvaran bu kadını dinlemek istemekten başka hiçbir şey istememem normal olamayacak kadar saçmaydı. Ama bu beni iki saat boyunca onu dinlemekten vazgeçirmemişti.

Telefonu kapatınca kendimi hüngür hüngür ağlarken buldum. Şu an kollarını bana sarıp hiçbir şey sormadan beni sakinleştirecek tek kişinin yanımda olmasını bir yandan isterken diğer yandan da bir sürü soru sormayı isteyip susamayacağını düşününce de yalnız olmamın daha iyi olduğuna karar vermiştim. Sadece susmaya ve kadının söylediği tüm şeyleri tekrar tekrar aklımdan geçirmeye ihtiyacım vardı.

Ama Umut'u isteyen tarafım ağır bastı tabii ki. Kendisini aradığımda işinin olduğunu söylemesi beni biraz gerse de aslında bu gerginlik hiç de onun ile ilgili değildi galiba. Ama işte istemeden de olsa insan tüm sinirini ona en yakınından insandan çıkarttığı duruma bende düşmüştüm aslına bakarsanız. Umut'a trip atıp kapattıktan sonra da ağlamaya kaldığım yerden devam etmiştim.

Kadının bana anlattıkları benim hayatımda kendi kendime de çoğu zaman doldurmaya çalışıp dolduramadığım boşluklardan ibaretti. Babam olacak herifin lafına nasıl olmuş da bu kadar yıl inanmıştım bilmiyorum tabi ama inanmaktan başka çarem de yoktu aslına bakarsanız.

Yedi yaşında bir çocuğa babası annen öldü dediğinde ne yaparsa ben de onu yapmıştım. Çünkü annesini kanlar içinde hastaneye götürülürken görmüş ve bir daha da görememiş hiçbir çocuğun aklından, annesini- tüm gördüklerine rağmen- babasının hastanelik ettiği, hastaneye gidip defalarca ölümle tehdit ettiği, sonuç olarak da annesine kaçmaktan başka yol bırakmadığı ihtimali tabi ki de geçemeyeceği için her çocuk gibi çaresizce babama inanmıştım. Ve yıllarca da bu yalana inanmaya devam etmiştim.

BeklenmedikWhere stories live. Discover now