40

2.2K 139 27
                                    

Şu gün bir bitseydi artık ya diye düşündüğüm bir günün nerdeyse sonuna gelmiş gibiyiz dimi. Bende bugün bir sinir bir sinir allah affetsin evlat olsam sevilmem nerdeyse. Çevrilir mi ki bugün buradan bilmiyorum şu bölümü atayım da yorumlarla belki biraz keyiflenirim dedim.
Günü benim gibi boktan olanlara gelsin bu bölüm. Sarılalım mı sevgili kardeşlerim.

Hadi bakalım keyifli okumalar...

Şimdi açık konuşalım. Planlarım falan filan diyerek olayları köpürttüğümün farkındayım ama elimde öyle çok uçuk kaçık şeyler de yok aslına . Abartmayı severim biraz. Huyum kurusun.

Gerçi şöyle de bir durum var Bilge ile yaşamaya başlayabilmek neresinden bakarsanız bakın benim için uçuk kaçık bir durum olduğu için bunun gerçeğe dönüşebilme ihtimali bile bunları bu kadar köpürtmem için bir sebeptir bence. Çünkü ev mevzusu benim için çok önemi olan bir husus sevgili kardeşlerim.

Ömrünün hemen hemen yarısını kendini asla ait hissetmediği bir yerde geçiren biri olarak, geriye kalan hayatımın bir dakikasını bile bu şekilde geçirmek istemiyorum.

Hem geçirmek istemiyorum hem de geçirtmek istemiyorum. O yüzden eğer ikimizde aynı fikirde olmayacaksak, kalbim kırılacak bile olsa, bu konuyu burada kapatıp yolumuza devam edebilecek şekle ve şemale getirmeliydim bir an önce.

Bilge'ye hadi beraber yaşayalım demek en kolayıydı esasında. Ve Bilge bu hayatta beraber yaşamayı istediğim tek insandi. Ama benim amacım Bilge'nin hayatını alt üst etmek ve belki de henüz hazır olmadığı birseyi yaptırmak yada yapması için emrivaki yapmak değildi ki. Ben onun hayatını kolaylastirmak istiyordum. Keşke içimden geçen herseyi yapacak gücüm olsaydı. O zaman belki de her şey daha.kolay olurdu.

O gün aklımda olanların hepsinden Bilge ile konuştuğum anda vazgeçmiştim. Onu alıp baskı yapan ailesinden uzaklaştırma fikri Bilge'nin anlattıklarından sonra içime kaçmıştı. Bu konuyu Bilge'yi kaçırarak değil de eski düzenine dönmesini sağlayarak yapmaya orda karar vermiştim. Çünkü biz o düzende çok mutluyduk. Tabi tek fark o zaman benim kalacak bir yerim vardı. Artık o yok. O da küçük bir ayrıntı. Çözemeyeceğimiz bisey değil. Büyütmeyelim şimdi.

Bilge'yi hem yanıma getirecek hem de annelerinden bağımsız hale gelmesini sağlayacak bir plan yaparak bu konuyu kapatmalıydım. İşte belki ondan sonra Bilge ile beraber yaşamamız gündemimize girebilirdi. Zorunlu olduğumuz için değil ikimizde istediğimiz için paylaşırdık aynı evi. Diğer türlüsünü uzun zamandır tecrübe etmiş biri olarak bu kesinlikle herkesi daha çok mutlu ederdi.

Bana da o zamana kadar Işık'ın dükkanın yolu görünmüştü. Bugün Bilge'nin yanından geldikten sonra geldiğim dükkanda şu saate kadar yalnız başıma kalmam her ne kadar biraz canımı sıksa da başka seçeneğim yoktu. Yarın çok işim vardı. Bilge'nin olmadığı bir işyeri ne kadar çekilebilirse o kadar çekip bir an önce günü bitirmeliydim.

Sabah işyerine geldiğimde yine her zaman ki gibi henüz kimseler gelmemişti. Bilge olsaydı ona çoktan bir not yazıp defterinin arasına koymuştum bile diye düşünürken bunu dolaylı yoldan da olsa yapabileceğimi düşünerek elime bir kağıt aldım. Aklıma gelen ilk şeyi yazıp fotoğrafını çekerek Bilge'ye gönderdim. Kağıdı da gidip defterinin arasına bıraktım.

" Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak. Demiş Nazım. Aynı yerde değiliz ama bütün gökyüzü bizim sevgilim. Bugün de sana bayılıyorum. Günün çok güzel geçsin"

Yazıyordu kağıtta. 'Nazım' yine taşı gediğine koymuştu. Neredeyse her duyguma eşlik eden Nazım Hikmet iyi ki vardı. İyi ki yaşamıştı. İyi ki yazmıştı.

BeklenmedikWhere stories live. Discover now