16

2.4K 145 7
                                    

Hadi bakalım gelsin iki bölüm daha.

Kahveleri içtikten sonra eve çıkmamız konusunda ısrar eden bilgeyi dinlemeyip doğruca gideceğimiz yere gelmiştik. Arabadan sandalyelerimizi çıkarıp güneşi gören sıcak bir yere koymuş ve güneşin tadını çıkarmaya başlamıştık.

Sonbahara en sevdiğim mevsim demem yalan olmazdı sanırım. Doğduğum ay olmasından mütevellit eylül ayının da yeri bende bir ayrıdır tabi ki. Anlayacağınız ben tam bir sonbahar çocuğuyum.

" Eylül ayını seviyorum." Dedim içimden düşündüklerimi dillendirerek. İkimizde gözlüklerimizi takmış yüzümüzü güneşe dönüp gözlerimizi kapatmıştık.

" Ben bütün sonbaharı seviyorum."

" Geçen salı benim doğum günümdü biliyor musun?" Kafasını bana çevirip hemen cevap verdi

" Gerçekten mi?"

" hı hı"

" İyi ki doğmuşsun." Dedi bana gözlüklerin arkasından bakarken.

" sende iyi ki doğmuşsun. Senin ne zaman" biraz gülümseyerek kafasını tekrar güneşe çevirerek cevap verdi

" Senikin den 30 gün sonra."

"işte bak ben sana diyorum biz birbirimiz için yaratılmışız." Yüzündeki gülümseme genişledi.

" On yıl arayla mı?"

" Evet, on yıl arayla. Olamaz mı?"

" Bilmem"

" Neyse hadi bakalım mangalımızı yakalım. Oturmaya gelmedik Bilge Hanım."

" Valla ben oturmaya geldim. Mangal işine girişen sensin. Sen yap."

Dedi ve gerçekten de elini hiçbir şeye sürmedi arkadaşlar. Birde oturduğu yerden bana direktifler vererek işime karışıp durdu. Bugün gördüğüm Bilge çok sevilesiydi. Gerçi ben her halini sevilesi buluyorum ama bugün ilk kez yanımda bu kadar uzun süre kendisi gibiydi. O soğuk yüzünün altını göreli çok olmuştu ama hiç bu kadar rahat bırakmamıştı kendini yanımda. Kahkahası, şımarıklığı, nazı, inadı her şeyi ile karşımdaydı bugün.

Ortadaki tüm eşyaları yine kendi çabam ile arabaya taşıdıktan sonra sıra Bilge hanımın sandalyesine gelmişti. Tüm işi ben yaptığım halde bu kadar keyifli olmam tam bir delilik haliydi aslında ama gülümseyerek ona bakmaktan da kendimi alıkoyamıyordum.

" Kalkacak mısınız artık hanımefendi. Ya da dur seni kucağımda taşıyayım arabaya."

" Dur dur durrr. Saçmalama." Deyip ayağa kalkarak karşıma dikildi.

" Ayağa kalkınca üşüdüm ya hava çok soğumuş hadi gidelim artık." Deyince çevrede yakın kimse olmadığından üzerime giydiğim bol sweeti yukarı kardırıp bir anda Bilge'yi içime alarak aşağı indirdim. Şuan aynı sweetin içinde iki kişiydik ve Bilge'nin soğuk elleri benim karnımın üzerindeydi. Saçlarını ellerimle düzeltip, ellerimi beline koydum. O ise sağa sola bakıyordu.

" Isındın mı şimdi"

" fazlasıyla ısındım." Birden karnımdaki ellerini sırtıma götürerek kafasını boynuma yasladı. Boynuma küçük bir öpücük koydurduğu sırada "bu gün için çok teşekkürler. Çok güzel bir gündü." Dedi

" Asıl güzel olan sensin." Dedim ona sarılırken.

" Eve gidince tatlılar benden." Bilgeyi tişörtün içinden çıkarıp arabaya binmiştik. Onun evine yaklaştığımız sırada dediği şey ile akşam gideceğimi ona söylemeyi unuttuğumu fark ettim.

BeklenmedikWhere stories live. Discover now