42

1.8K 142 37
                                    

Buda beklenildiği üzere ikinci kısım.
Üç yok ama boşa beklenti yaratmak istemem.

Keyifli okumalar.

      Bilge'nin evine girince onun kokusunu almamla neden bu kadar uğraştığımı tekrar hatırlamış olmuştum. Işık ile tartıştıktan sonra kaybettiğim odağımı bulmuştum adeta. Onun kokusunun sindiği bir eve girmenin huzurunu her gün hissetmekti benim derdim aslında. Tesadüfen değil, mecburen değil her gün düzenli ve olağan bir şekilde kendimi onun yanında bulmak onun olduğu yere açmak istiyordum kapımı.

     Ben istiyordum ki bozulan musluk ikimizinde ortak derdi olsun, elektrik faturasinin son gününü birlikte kaçiralim, yada ben kaçırayım ve bu yüzden kavga edelim. Ben istiyordum ki bu içime işleyen kokunun sahibi beş adımdan fazla uzağıma gitmesin. O benim nasıl her şeyim olduysa bende onun her şeyi olayım. Her gün kızdığı şeyleri anlattığı, heyecanlarını hayallerini paylaştığı, üzüldüğünde omuzunda ağladığı o kişi ben olayım istiyordum.

   Bunları Bilge'ye niye söylemediğim konusu hala gündemimde duruyor evet ama henüz ona belirli bir cevabım yok. Biliyorum belki de Işık haklıdır ama. O beni bazen benden de iyi tanıyabiliyor çünkü. Belkide gerçekten  beni Bilge'nin çağırmasını istiyor olabilirim içimden bir yerlerden. Tüm bu yaptıklarım alttan alttan bunu sağlamak için oladabilir. Düşününce oda pek mantıksız gelmiyor . Geçmişim böyle dengesizlikler açısından pek temiz değil maalesef. Hayatı boyunca sadece değersiz hissettirilmiş birinin dengeli hissetmesini kimse beklemesin bir zahmet. Ama yavaş yavaş bunun düzeldiğini hissediyorum . Zamanla. O değeri önce kendime ben vererek bunları da aşabileceğimi düşünüyorum.

        İçine sıçılan çocukluğumun etkilerini bir kenara bırakarak yapacağım işlere odaklanmam gerektiğini fark ederek hemen eşyaları toplamaya girişmiştim.. Yarın akşam üstü taşıma şirketi gelene kadar her şeyi hazırlamalıydım. O saate kadar Hazal'in ayarladığı biri de evin temizliğini halledecekti.

      Hazal hala bana yardım etmeye devam ediyordu anlayacağınız. Işık gibi su koyu vermemişti. Her şeyi aksatmadan yapabilirsem eğer yarın akşam sevgilimin evi hazır olacaktı. İş yerinden aldığım izinin son günü de gidip sevgilimi alarak evine getirecektim.

      Sonrası mı. Sonrası nasip. Sonrası kısmet. Sonrası alnımıza ne yazıldıysa o sevgili kardeşlerim.

   Ben tam işi kader, nasip ve kısmet kardeşlere bırakmış ve kendimi eşyaların arasında kaybetmişken çalan kapı ile vücudumdan ufak bir titreme geçmedi desem yalan olurdu.

  Korkarak baktığım kapının deliğinden mor kafalı baş belamı görmem ile sıraladığım küfürleri onunda duymasından çekinmeyerek kapıyı açmıştım.

" senin ağzına sıçayım Işık. Ödüm patladı lan. Tam anlamıyla basılma eyleminin karşılığıyım şuan çünkü."

" Noldu neden korktun bu kadar ki allah allah. Yaptığın şeyi can hıraş savunuyordun iki saat önce."

"....." söylediği şeye cevap veririsem yine iki saat öncesine dönecektik. Buraya geldiyse konuyu kapatmak istediği çok açık olan arkadaşımı daha fazla zorlamak istemedim.

" Bence de cevap verme. Çok mantıklı."

" Şuradaki valizi getirsene sen bana. Hadi çok konuşma. Elin çalışsın."

Işık ile gece üçe kadar evi toparlamayı başarmıştık. Tüm evi toplamaktan çok Bilge'nin elbise ve ayakkabılarına vakit harcamamız da durumun garipliğini ortaya koyuyordu pekala ama size şöyle anlatayım evde tüm diğer eşyalar için beş adet kutu varken giysiler için de beş adet valiz vardı. Hatta Bilgenin valizleri yeterli gelmeyince Işık gidip dükkandan valiz getirmişti.

BeklenmedikWhere stories live. Discover now