"sen ilaçları içir, ben de ıhlamur demleyeyim. Getiririm birazdan."

"çok sağol arzu abla."

Gidiyordum ki arkamdan seslendi.

"ha Doruk! Sirkeli suyla bezi ıslat. Alnına boynuna koy. Düşürür o."

Yeni çözümümle eve döndüm. Kısa bir süre sonra bir elimde içi sirke kokan kabım bir elimde bezim başındaydım. Asiyeye söylemezsek eğer... Berbat kokuyor.
Isladığım serin bez alnına değince irkilerek açtı gözlerini.

"çok üşüyorum yapma! "

" asiye bu da düşürmezse duşa sokmak zorunda kalıcam ve inan o daha soğuk. Sık dişini güzelim."

Yüzünü buruşturdu. Dişini sıkardı biliyordum. Çok güçlüydü ki.
Bezi alnında, yanaklarında, nokta nokta morarmış boynunda gezdirdim.

"ulan Doruk, bu zamanı mı buldun şunu yapacak?"

Ama ne bileyim böyle uyanacağını?

Iı şeyy, ıslanıp buz gibi olmasından?

Evet ıslanıp üşümüştü ama sadece bundan değildi. Ayrı kaldığımız zaman boyunca çok yıpranmış, yorulmuştu. Onun da etkisi var ve bu durumda onu iyileştirmek tamamıyla bana düşüyor.

Biraz sonra arzu abla ıhlamuru getirdi. Sızlanmalarını umursamadan içirdim.ilaçlarını verdim. Yavaş yavaş toparlanıp ayılmasını izledim.

"Doruk naptın bana?"

"ne demek bu?"

"turşu gibi kokuyorum?"

"e ömer turşunu kurmaya çalışıyo ya."

Yüzünü buruşturarak güldü.

"son yaptıklarından sonra hala böyle dersen Allah çarpar."

Haklıydı. Ömer olmasa yan yana bile nasıl gelirdik bilmiyorum. Ömer'i bile bizi bir araya getirmek için çabalayacak hale gelmemize şaşırdım bir kez daha ve bu yanımda yatan sevgilime duyduğum minneti arttırdı.

"ömerin adı geçince dalıp gitmeni kıskanmalı mıyım? "

Dikkatimi dağıtan sesiyle güldüm.

"espri yapabildiğine göre ateşin düşmüş."

Elimle anlını yokladım. Tamamen serin değildi ama daha iyiydi. Boynundaki bezi tekrar sirkeli suyla ıslayıp koyarken uzaklaşan elimi tuttu.

"uyusam... Uyanınca yine burada olursun değil mi?"

İçimde bi deprem meydana getirdi bu soru. 4.6 şiddetinde.

"nereden çıktı şimdi? Tabiki olurum. Hep olucam."

Omuz silkerken arkasını döndü. Kısa sürede nefesleri derinleşirken hala varlığımı sorgulatıyor olmak kendimden nefret sebebiydi resmen.
Uyuyuşundan faydalanıp mutfağa geçtim.

Youtube>hasta çorbaları>nefis yemek tarifleri>ağır hasta iyileştiren tavuk suyu çorba.

Videoyu açıp karşıma koyarken adım adım takip ettim tarifi. Asiye'nin annemin yöntemi diyerek zamanında buzluğa attığı tavuk suları hayatımı kurtardı. Bi de ne gerek var demiştim... Ben ne anlarım işte?

Çorba pişerken tuzu atmadığımı hatırlayıp bir kaşık daha ekledim. Keşke eski zamanlardaki gibi eve doktor gelse-LAN!

ömer doktor ya! Yani değil de, olcak. Kaç senede ateş nasıl düşer öğrenmiştir herhalde.
Kasınıp havalanmayı biliyor!
Çorbayı kaynamaya bırakıp telefona sarıldım. Çok bekletmeden açtı.

"Dakika Dakika" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin