Bugün saatlerimi araştırıp daha fazlasını da düşünmeye adadığım için yeryüzünde bu burs hakkında en çok bilgisi olan insan bendim galiba.

" hangi ülkeye gidebiliyoruz mesela? "

Konuşmak için ağzımı açtım ama sesim çıkmadı.
Nefeslenip kendime gelmeye çalıştım

" diyelim ki Hollanda. "

Ömer direkt yer söylememle neler döndüğünü anlamış gibi hızla bana döndü.

"soru yok dedik."

Başını sallarken önüne döndü. Düşünmesine fırsat verdim. Duyacaklarımı kaldırmak için güç topluyordum ben de.

"eee ömer. Ne düşünüyorsun?"

"valla kardeşim. Bomba gibi program. Ne denir ki?"

"ben kazansam giderim diyorsun?"

Ellerini masada birleştirirken bana doğru eğildi. Şimdi söyleyeceği şeyin benim için çok önemli olduğunu anlamıştı sanki.

"insana sunulan böyle bir fırsat için gitmek istiyor musun denmez bile zaten. Ancak özel bi sebebi olan gitmez. O başka."

Gözlerimi kahvem dikip oyalanırken hazmediyordum.

Ne bekledin ki? Gitmem denir mi böyle olaya?
Aklı olan herkes gider. Gitmeli.

"yanlız bunu kazanmak da zordur yani. Bilemiyorum öyle sen ben kazanır mıyız?"

Şaka yapmak niyetiyle söylediği belliydi ama sözüm gülüşünü kesti.

"asiye kazanmış ama kardeşim."

Şüphelendiği şeyi duyunca yüzünde oluşan şaşkınlığı atmaya çalıştı.
Gözlerini kaçırarak önündeki tabağa döndü. Sessizlik uzarken mimiklerini kaçırmamak için yüzüne odaklandım.

"hadi ya?"

Bu mu? Söyleyebileceği tek şey bu mu...

"evet."

Konuşmasını bekledim ama devam etmedi.

"bir şey söylesene ömer."

Tam ağzını açmıştı ki tekrar böldüm.

"bak gerçek düşünceni söyleyeceksin. Söz verdin."

Başını salladı.

"tamam ya. Yani... Ne diyeyim. İyiymiş."

İyiymiş. Kardeşi hayatının fırsatını kazandı. İyi tabii.

"asiye ne diyor bu işe?"

Cevabımı ertelemek için aheste aheste kahvemi içtim.

"bir şey demiyor. Haberi yok daha çünkü."

"nasıl?"

"şöyle ki. Telefonunu ben açtım. Sonra da öğrendim işte. Mayısta başvurularını yaptığı öğrenci eğitim ve staj programıyla Hollanda'ya gitmeye hak kazandı. Asiye hanıma iletirsiniz. Detaylı bilgi ve gerekli işlemler için okulla iletişime geçsin."

Adamın duyduğumdan beri kulaklarımdan silinmeyen cümlesini söylerken tonlarına kadar aynı söylemiştim. Yüzümü buruşturdum cümleyi tekrar duymakla.

" eeee? "

" ne eee' si ömer. Söylemedim daha işte. Ben... Söyleyemedim. "

Utançla ellerimi yüzüme kaparken masaya koydum başımı. Sesim ellerimin arasından boğuk çıkmıştı.

"Dakika Dakika" Where stories live. Discover now