EV ARKADAŞI •FUTBOL MAÇI•

En başından başla
                                    

"Hayır ya! Onu öğrenemedim... Fatih kimseye söylememiş sanırım. Yoksa çok araştırdım. Bilirsin, benden hiçbir şey kaçmaz."

Çağla, bilmiş bilmiş konuşurken elimi saçlarıma geçirip arkaya doğru taradım. "Sen yine de kimseye bir şey anlatma. Pusat ve o kız, bu durumdan rahatsız olabilir." diye kuzenimi uyarırken aslında o kız fazla umurumda değildi. Pusat'ın rahatsız olması beni de rahatsız ederdi. Benim hakkımda konuşulması hiç hoşuma gitmezdi. Bunu kendi cinsimden olan birine ve Pusat'a yaptırmazdım.

"Dolunay, beni tanımıyormuş gibi konuşma lütfen! Ben her şeyi bilirim ama kimseyle paylaşmam." diyen kuzenime başımı onaylar anlamda salladım. Evet, Çağla gerçekten öyleydi. Fazla meraklıydı. Merak ettiği şeyi öğrenirdi ama kimseyle paylaşmazdı. Benimle paylaşmasının sebebi ise kimseye demeyecek olmamdı. Benim onu tanıdığım gibi o da beni tanıyordu. Ona her ne kadar kızgın olsam da seviyordum.

Çağla, "Geliyor seninkiler! Kalkayım mı ben?" derken kahve bardağıma diktiğim bakışlarımı yukarı çıkarıp onun baktığı yöne baktım. Bana doğru yaklaşan Pusat ve Atila'yı görürken onlara gülümsedim. Çağla'ya kısaca bakarken kısıkça mırıldandım. "Otur oturduğun yerde. Yabani misin?"

"Merhaba Dolunay ve merhaba Çağla!" Atila, saçını geriye iteleyerek bize selam verirken ona gülümseyip elimi havaya kaldırdım ve salladım. "Merhaba Ati!" Atila, bana gülümseyip kendini çimenlere bırakırken Çağla da ona kibarca selam verdi. "Merhaba Çağla!" Pusat da sırıtıp Çağla'ya selam verirken bedenini yanıma bıraktı. Çağla, Atila'ya yaptığı gibi ona selam verirken Pusat'ın burnuma çarpan kokusunu umursamamaya çalışıp bedenimi ona çevirdim. Bana neden selam vermemişti?

"Sana da merhaba Küçük Dolunay." Pusat'ın içimi okuyor gibi selam vermesine kıkırdarken parmaklarımı hareketlendirip ona da tatlı bir selam verdim.

"Fatih ve Buse yok mu?" Ortaya bıraktığım soru ile soğuyan kahvemden bir yudum daha alırken bardak beklemediğim anda parmaklarımdan çekildi. Pusat, kahvemi almış ve kendi kahvesi gibi tepesine dikerken şaşkınlıkla ona baktım. O, tiksinmeden benim kahvemi mi içmişti?

"Fatih kantinden bir şeyler alıyordu. Buse'nin de dersi bitmedi. Birazdan gelirler." diyen Atila telefonuyla uğraşırken Çağla, Pusat'ın kafasına diktiği kahve bardağına ve bana bakıyordu. Onun da benim gibi bu duruma şaşırdığı belli olurken Pusat bardağı buruşturup kenara bıraktı ve bana baktı. "Kusura bakma Dolunay. Aldığım derslerin üzerine ayılmam gerekiyordu ve Fatih hâlâ gelmedi. Kahve borcum olsun. Biraz ayılınca sana ısmarlarım."

Pusat'ın bu takındığı kibar tavır karşısında ona hiçbir zaman karşı çıkamayacağımın farkına yavaş yavaş varırken sesimi çıkarmadım ve başımı onaylar anlamda salladım. Alt tarafı kahvemi içmişti!

"Halı sahaya gidiyor muyuz bugün?" Atila, başını kaldırıp Pusat'a bakarken Pusat onaylar anlamda homurtular çıkarıp yanda duran çantamı aldı ve kafasını bırakarak çimenlere uzandı. "Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Gideriz!"

Onların ne hakkında konuştuğunu anlayamazken Pusat'ın Atila ile bir yere gideceğini düşündüm. Eğer öyle bir şey yapacaksa bugün Çağla'nın yanında takılmam gerekiyordu çünkü evde tek başıma kalamıyordum.

Panik atağım her yerde karşıma çıktığı gibi evde de beni yalnız bırakmıyordu. Tek kalma düşüncesi beni korkutuyor ve her seferinde soğuk terler dökmemi sağlıyordu. Birkaç defa evde yalnız kalmam ile krizler geçirmiş ve kendime zarar vermiştim. Bunu gören ailem beni evde yalnız bırakmama kararı alıp sürekli olarak yanımda olmuştu. Ailem şimdi yanımda değildi ve beni evde koruyacak birisi yoktu. Onların yaptığı görevi kendi sağlığım için kendim yapmalıydım.

EV ARKADAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin