W-€ Bölüm 41

1.8K 194 57
                                    

Odama girdikten bir süre sonra dönüş planımızı yapmaya başlamıştım. Ere'yle bunu konuşmam ve onun da fikrini almam gerekiyordu. Belki aramızdaki bu tuhaf davranışlarımızı da aşmış olurduk.

Yan yana geldiğimizde sürekli didişiyorduk. Buna bir son vermemiz gerekiyordu. Böyle olması hoşuma gidiyordu elbette ama aramızdakileri rayına oturttuktan sonra istediğimiz kadar didişebilirdik.

Aniden kapım açılınca gelenin kim olduğuna baktım.

"Kapıyı vurman gerekmiyor muydu?" diye sorduğumda yatağın yanına yürüyerek,

"Hayır, biz sevgiliyiz unuttun mu?" diye cevap verip yatağa oturdu.

Öyle dengesizdi ki... Tüm kadınlar böyle miydi?

"Ne yapıyorsun?" diye sordu önümdeki haritaya bakarak.

Söylediğini göz ardı edip hazır sormuşken asıl konuyu açtım.

"Eve dönüş planımızı."

Yüzüme bakıp bir an gülümsedi. Sonra gülümsemesi yüzünde kaybolurken haritaya baktı.

"Evet, gitmemiz gerek." Sesi canlılığını yitirmişti.

Düşüncelerini tahmin edebiliyordum. Orada, burada olduğumuz gibi rahat olamayacaktık. Sadece birbirimizi her an görmemiz, bir kapı ötede olduğumuzu bilmemiz değil yaşam şeklimiz de buradaki gibi olmayacaktı. Bir asker olarak benim yapmak zorunda olduğum görevlerim vardı. Vastandidlerden geçici de olsa kurtulmuştuk ama başka yeni düşmanlar her zaman olacaktı.

Elimi, haritanın üzerindeki elinin üstüne koydum.

"İyi olacağız Ere. Seni hiçbir zaman bırakmayacağım. Benim olsan da olmasan da seni hep koruyacağım."

Gözleri gözlerimi buldu.

"Biliyorum..." diye fısıldadı.

"Bu arada odama neden daldın?" diye sordum sırıtarak.

Elini elimin altından çekip,

"Ben de bunun için gelmiştim," dedi ama başka bir şey olduğu yüzünün her halinden belliydi.

"Emin misin?" Yatakta arkama yaslandım. Bir elimi yatağın demir başlığıyla başımın arasına koymuştum.

Gözlerini devirdi.

"Sıkıldım."

Sırıttım.

"Ne yapmak istersin?"

"Bilmiyorum. Köydeyken çiçeklerle uğraşırdım. Bir süredir de hep meşgulüz; savaş, annemi kurtarmak, senin uyanmaman, tüm bu olanlar,... Şu an hiçbir şey yapmayınca kendimi boşlukta hissettim sanırım."

"Yarın köye dönmeye ne dersin?" diye sordum ciddiyetle. Anlıyordum onu ve ben de bu hayata daha fazla alışmak istemiyordum.

Bir süre bana baktı. Ciddi olup olmadığımı ölçer gibiydi.

"Sen istiyor musun?"

"Sen istiyorsan eğer evet istiyorum," dedim samimiyetle.

"Sanırım artık gitmeliyiz değil mi?"

Başımı olumlu anlamda sallayınca yatağa çıkıp yanıma oturdu ve başını omuzuma koyarak kolunu da karnıma doladı.

Kalp atışlarım aniden hızlanmıştı.

"Sakın ağzını açma," dedi omzuma iyice yerleşirken.

"Rahatça birlikte olabildiğimiz son günde bunu yapmak için izin veriyorum kendime."

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now