₩ - € Bölüm 20

5.5K 513 36
                                    

Kısa bir bölüm ama sizi seviyorum ;)

İyi okumalaaaar :)

●●●●●●●●●●●

Ere, dudaklarını dudaklarıma dokundurduğu gibi hızla geri çekilip, ben orada öylece kalakalmışken,

"Merak etmiştim... Nasıl hissettirdiğini," dedi ve arkasını dönerek gitmeye hazırlandı.

Tam o sırada, onun tüm bu yaptıklarını ve benim ona yapmayı düşündüklerimi yaptığımda hatırlamayacağını bilerek bir şeyler yapmamam gerektiğini düşünüyordum. Ama irademe yenik düşüp kontrolümü kaybettim.

Kolundan tuttuğum gibi onu kendime çevirip bu kez dudaklarının tadına ben baktım. Bu ana dek kendimi o kadar tutmuştum ki onun öpüşü tüm irademde, tüm kontrolümde çatlaklar yaratmıştı.

Ve dudakları... Tanrı'm dokunmaktan bile daha güzeldi. Bu his, hiç tatmadığım karnımda oluşan bu kasılmalar ve heyecan... Kelime bulamıyordum. Düşünemiyordum.

Dudaklarının yumuşaklığını ve sıcaklığını, suçlu hissetme, pişmanlık duygularıma tercih ediyordum. O, şuan hiç ulaşamadığım yıldızlar gibiydi benim için. O kadar imkansızdı... Karanlık bir gezegenin ardından çıkmaya çalışan güneş kadar imkansızdı...

Reddetmedi, karşı çıkmadı ve kendini bana bıraktı. Onu aç bir aslan gibi öperken karşılık vermeye çalıştı. Bir yanım reddetmesini hatta yüzüme sert bir tokat atıp bana hakaret etmesini, aşağılamasını istiyorken diğer yanım kollarımın arasında kalmasını diliyordu. Kollarımda kaldı. Sıcacık ve pürüzsüz...

Dudaklarımızdaki sinirlerin en hassas sinirler olduğunu biliyordum ama bu çok fazlaydı. Adeta dudaklarından dudaklarıma elektrik gibi tüm vücuduma yayılan bir şok dalgası vardı. Tüm vücudumu ele geçiriyordu...

Kendimi tutamıyordum.

Ellerimden biri çıplak belinde diğeri ise ensesinde, vücudunu vücuduma dayamış bir haldeydim. Eğer şimdi durmazsam tamamen ele geçirilecektim ve duramayacaktım, biliyordum. Kararımı vermiştim.

Durmalıydım.

Büyük bir çabayla elimi belinden çekerken elimi tuttu. Eliyle kalçamın hizasında belimden tutarak beni kendine doğru çekti. Ellerinin ve vücudunun sıcaklığını üzerimdeki tişörtten bile hissedebiliyordum. Dudaklarımı dudaklarından zar zor koparmaya çalıştığımda ise bu kez o beni ensemden yakaladı ve geriye doğru beni de çekerek masaya dayandı. Hafifçe onun üzerine eğilmek zorunda kalmıştım. Bu pozisyonun aklıma nasıl düşünceler getirip beni ne hale soktuğunu anlatmayacaktım. Ama direncimi paramparça etmişti. Yine de aklımın bir kenarında tek bir şey dolanıp duruyordu; kendinde değildi, eğer olsaydı yapmazdı.

Ellerim hiç gitmemesi gereken yerlere gitmek için çıldırıyordu. Hâlâ gittikçe artan bir arzuyla öpüşüyorduk. Bir an ellerini vücudumdan kesene kadar öpüşmeye devam ettik. Elleri tişörtümü çekiştirdiğinde, yapmamam gerektiğini bilerek ama kendimi engelleyemeyerek hızla tişörtümü çıkardım. Onu hissetmek istiyordum. Dudaklarını hafifçe dudaklarıma dokundurup tenime dokunur dokunmaz gözlerimi kapatıp nefes vererek inledim. Aynı anda o da dudaklarımda gezinen dudaklarıyla inledi. Çok güzeldi... Çok güzel, anlatılamaz bir histi bu.

Ve daha da kontrolümü kaybettim.

Kendimi, onu masaya oturtup bacaklarını okşadıktan sonra iç çamaşırının kenarını çekiştirirken buldum. Diğer elim ise göğüslerinden birinin altında, baş parmağımla sütyenini çekiştiriyordu. Deli gibi ona sahip olmak istiyordum. O kadar tutkuluydu ki hiçbir hareketime engel olmuyordu ve bu da beni daha çaresiz, durdurulamaz hissettiriyordu.

Bacaklarının arasındaydım. Kasıklarım ağrımaya başlamıştı. Kalçalarından tutup onu aramızda hiç mesafe kalmayıncaya dek kendime çektim. Elleri sırtımda dolaşırken, bacaklarının arasındaki sıcaklığı hissedebiliyordum. Biraz daha aşağı kayan elleri bu kez pantolonumu çekiştirmeye başlayınca...

Tanrı'm, bunu durdurmalıydım!

Nasıl başarabildiğimi bilmiyordum ama ellerimi vücudundan çektim ve ellerini tutarak dudaklarımı dudaklarından ayırdım. Neden durduğumu sorgularcasına arzu dolu gözlerle bana baktı. Gözlerimi kapatıp kendime gelmek için hızla ondan uzaklaşıp yerdeki tişörtümü alarak üzerime geçirdim. Ardından onu orada bırakıp salona giderek doktorun ona verdiği sakinleştiriciden onun uyumasına yetecek bir iğne hazırladım ve odaya geri döndüm.

Şaşkın bir şekilde masanın üzerinde oturmuş olağanüstü seksi görüntüsüyle bana bakıyordu. Yanına yaklaşıp karşısında durduğumda eliyle göğsüme dokunup,

"Neden tişörtünü giydin asker?" diye sorar sormaz iğneyi koluna sapladım.

Kaşlarını çatıp neler olduğunu anlamayan bir ifadeyle bana bakarken, en doğru şeyi yaptığımı düşünüyordum. Az önce söylediği gibi, ben onun askeriydim.

Yavaşça gözleri kapandığında onu belinden yakalayıp kucağıma aldım ve odasına yöneldim. Onu yatağa yatırmadan önce en az on saat uyuyacağını, ayrıca kalktığında hiçbir şeyi hatırlamayacağını bilerek derin bir nefes aldım. Onu yatağa yatırdıktan sonra kutudaki kıyafetlerin arasından birkaç parça bir şeyler bulup üzerine giydirdim ve üstünü örterek odasından çıktım.

Kapının önünde elimle alnımı sıvazlayıp tekrar derin bir nefes alarak odama girdim, odamın ortasında kasıklarımdaki ağrıyla öylece kalakalmıştım.

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now