₩-€ Bölüm 38

4.5K 479 112
                                    

Olduğum yere çivilenmiş gibi kalakaldım. Rüya değildi, hayır. Sonunda uyanmıştı. Uyandığında ona ilk kelimelerimi ve daha sonrasında ise bir sürü şey söylemeyi planlamıştım günlerce ama şuan sanki dilim tutulmuş gibiydi. Şimdi böyleysem, daha sonra nasıl anlatacaktım?

Bir süre bana panik içinde, ne olduğunu anlamaya çalışarak baktıktan sonra bileğimi bırakmadan etrafına, vücuduna bağlı olan kablolara ve yattığı yere baktı. Sonunda bileğimi tuttuğunu fark edip hızla elini çekti. Tanrı'm bir şey söyleseydi ya... Hafızasının yerinde olduğunu belirten... Açıkçası hatırlamaması umurumda değildi, hayatta olması benim için yeterliydi.

"Neredeyim?" Güçsüz bir sesle sordu.

"Doktorun sığınağındayız."

Heyecanla cevap vermesini bekledim. Birden gözleri kocaman açılarak beni süzdü ve endişeli bir şekilde,

"Sen iyi misin?" diye sordu. Yattığı yerden kalkmaya çalışınca kalkmaması için göğsünden geriye ittim.

"Ben iyiyim ve sen de dinlenmelisin. Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Buraya nasıl geldik? O adamların elinden nasıl kurtulduk?"

"Kurtulduk Valgus. Bunları sonra konuşuruz."

Ona verdiğim cevapları duymayarak sormaya devam ediyordu.

"Ne oldu bana?"

Gözlerimi ondan almadan derin bir nefes aldım ve etrafıma gelişigüzel baktıktan sonra kapıya yöneldim.

"Doktoru çağıracağım," dedim ve kapıdan çıktım.

Sığınağın içinde koşar adımlarla bağırarak Siency Amcayı arıyordum. Valgus'a belli edemesem de mutluluktan uçuyordum. Tabii bir yanım sorularla boğuşuyordu; tam olarak iyileşmiş miydi, artık bir sorun çıkmayacaktı onda değil mi?

"Siency Amca uyandı! Siency Amca!"

Bir kapının ardından panikle dışarı çıkan ve gözlüklerini takmaya çalışan Siency Amcaya gülümsedim.

"Uyandı." Valgus'un yattığı odaya doğru koşarken sanki bir kere söyleyince anlamayacakmış gibi defalarca tekrar ettim.

"Nasıl? Kendi kendine mi?" diye sorunca,

"Hayır, şokladım," der demez durdu ve gözlüklerinin üzerinden yüzüme baktı.

"Ne yaptın!"

"Azar azar şok verdim. Uyandı ve hafızası yerinde. Onu kurtardım," diyerek gülümsedim. Gülümsemem kulaklarıma varıyordu.

Doktor yeniden odaya yürümeye başlarken,

"Ölebilirdi Ere. Bir daha asla bana sormadan müdahale etme," deyip odaya girdi.

Odaya girdiğimizde Valgus kolundaki iğneleri ve bağlı olduğu cihaz kablolarını çıkarmış, ayağa kalkmaya çalışıyordu.

"Henüz değil evlat. Bir aydan fazla süredir kasların çalışmıyor," deyip Valgus'un yanına yaklaştı Siency Amca.

"Bir ay mı?"

"Birkaç test yapacağım. Bir saat içinde sonuçlandırırım. Sağlığının ne durumda olduğuna bakacağız. Kendini nasıl hissediyorsun?"

Tam olarak anlamayan gözlerle doktora baktı.

"İyiyim," diyerek, elinde iğne olan Siency Amcadan bana kaydırdı bakışlarını.

Siency Amca başını iki yana sallarken,

"Erkekliğin lüzumu yok Valgus. İyi olamazsın. Bitkinsin, vücudunu zor hareket ettiriyorsun ve açsın," deyip elindeki iğneyi Valgus'un koluna batırdıktan sonra iğnenin ucundaki tüpe kan dolarken konuşmaya devam etti.

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now