₩ - € Bölüm 19

5.2K 525 79
                                    

Koşar adımlarla salona yürüdüm. Ben odaya geri dönene kadar odadan çıkmaması için dua ediyordum. Kendinde değildi, kesinlikle değildi çünkü Ere böyle bir kız değildi.

Ekranların başında oturan doktora yaklaşıp,

"Ere'ye ne enjekte ettin?" diye sordum. Bir yandan da ekranlara bakarak kamp kuran Vastandidleri kontrol ediyordum.

Ere'nin, annesini kaçırdığını söylediği piçe baktım. Uzun uzun... Yüzü net olmasa da bir tutam beyaz saçından tanınmaması mümkün değildi. Görevimiz başladığında ilk onu öldürecektim ya da bu zevki Ere'ye bırakacaktım.

"Sadece biraz sakinleştirici."

Doktor konuşunca yüzüne baktığımda sırıtıyordu.

"Sadece biraz mı?"

Sözlerine devam etti.

"Çok gergin ve sinirliydi. Biraz rahatlaması gerekiyordu. Yüzündeki paniğe bakılırsa işe yaramış. Bence sakinleşmen için sana da bir tane yapmalıyım ama ikinizi kontrol edebileceğimi sanmıyorum," dediğinde, Tanrı'nın bana sabır vermesi için başımı iki yana sallayarak kıyafet kutusunu alıp odaya geri yürümeye başladım.

Demek ki uyuyacağı kadar sakinleştirici vermemişti. Sarhoş olacağı kadar vermişti yaşlı, çok bilmiş bunak.

Odanın kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. Kapıyı açtığımda beni nasıl bir görüntünün karşılayacağını kestiremiyordum. Karşımda, kendinde olmayan bir Ere vardı ve bu Ere çok tehlikeliydi.

Gözlerimi kapatarak odaya girdim. Odada ne bi hareket ne de bir konuşma sesi vardı. Yavaşça gözlerimi açtığımda, yerde kıvrılmış bir şekilde uyuyakaldığını gördüm. Rahatlayarak nefesimi dışarı verirken elimdeki kutuyu yere bıraktım ve ona doğru yürüyüp dikkatlice kucağıma aldım. Teni soğuk değildi, üşümemişti hatta tam tersi oldukça sıcaktı. Tenine dokunuşumun vermiş olduğu hissi ve yumuşaklığını göz ardı etmeye çalışarak onu yatağa yatırdım. Bir şeyler mırıldandı ama anlayamadım.

Tam onu yatağa bırakmış, battaniyeye uzanmışken bileğimden tutarak beni kendine çekti. Boş bulunduğumdan hafifçe ona doğru sendeledim.

"Uyu," dedi gözleri kapalı bir şekilde, hâlâ bileğimi bırakmamıştı.

Cevap versem de anlamayacağını düşünerek bir şey söylemedim. Ben de diğer elimle onun bileğinden tutup kendimi elinden kurtarmaya çalıştım ancak öyle sıkı tutmuştu ki canını yakmadan elini nasıl çözeceğimi düşünmeye başlamıştım. Eskiden olsa hissetmezdi ve ben istediğim kadar sert bir hareketle elini bileğimden çözebilirdim.

Parmaklarını tek tek ayırmaya başladığımda,

"Benimle uyu," dedi.

Durdum ve ona baktım. Gözlerini açmış, küçük bir kız çocuğunun korktuğundaki ifadeyle bakıyordu gözlerime.

Ne yapacağımı bilemiyordum. Onunla uyuyamazdım, onunla yan yana yatmam yanlıştı. Ben onun askeriydim. Üstelik kendinde bile değildi ve kendine gelmiş bir şekilde uyandığında, beni yanında bulursa neler yapacağını ya da neler düşüneceğini az çok kestirebiliyordum.

Kendinden utanacaktı.

Sinirlenip acısını benden çıkaracaktı.

Onun savunmasız halinden yararlandığımı düşünüp silahları olmadığı için mutfak bıçağıyla beni bıçaklamaya çalışacaktı.

Ve daha fazlası...

Hayır, onunla uyumayacaktım.

Aniden beni kendisine doğru çekmesiyle üzerine düştüm.

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now