₩-€ Bölüm 39

4.4K 456 47
                                    

Merhaba arkadaşlar :)
Bu bölüm baya gecikti biliyorum çünkü internetimde sorun vardı. Bu yüzden acil kısa bir bölüm oldu.Kusuruma bakmayın lütfen :)

●●●●○○●●●●

ERE

Ne demekti şimdi bu? Ah hayır... Hayır, hayır, hayır... Tanrı'm! Renk odasında yaşananları unutmuş olamazdı. Tam da ona açılmaya karar verdiğim zaman bu olmamalıydı. Onunla yakınlaşmaya çalışmak için kendimle nasıl bir savaş verdiğimi biliyor muydu bu asker!

"Bir şey mi oldu? Yani, bu odada?"

Ona nasıl baktığımı bilmiyordum ama onu şüpheci ve temkinli bir ruh haline sokabilmeyi başaracak kadar tuhaf görünüyordum sanırım.

Ne diyecektim? Yaşadıklarımızı anlatamazdım ki...

"Şey..." Aklıma söyleyecek hiçbir şey gelmiyordu. Her şeyi hatırladığını, hafızasının hâlâ eskisi gibi olduğunu sanıyordum.

"Ne?"

Üstelemeseydi ya. Düşün Ere, düşün...

"Şimdi anlatmasam?" diyebildim sadece.

Yalan söylemek ya da gizlemek istemiyordum. Hayatımda her şey yoluna girmiş sayılırdı ve Valgus'a olan hislerimi daha fazla ertelemek istemiyordum. Evet, kendime bile açıklamak bu kadar uzun sürmüşken ona açıklamaya utanıyordum ama açıklamanın da yöntemleri vardı.

Tanrı'm! Ya benden hoşlandığını da unuttuysa! Hayır tabii ki, hisler unutulmazdı değil mi? Öyle umuyordum.

"Neden? Kötü bir şey mi yaşadık?" deyip, hatırlamaya çalışır gibi alnını sıvazladı.

"Hatırlayamıyorum," dedi sonra.

Ne diyeceğimi şaşırmıştım.

"Sana verdiğim şok yüzünden olmalı. Siency Amca bazı şeyleri unutabileceğini söylemişti," diyerek konuyu değiştirmeye yeltendim.

Bir şeyleri çözmeye çalışır gibi gözlerime, ardından odaya baktı. Her şeyi inceliyor, bir ipucu arıyor gibiydi. Hatırlaması işimi kolaylaştırırdı. Aksi halde hislerimi açıklamak için biraz daha zaman gerekecekti ve ben bu süreçte sürekli gergin olacaktım.

Yine de tüm bunlara katlanabilir, onun için uğraşabilirdim. Şu an karşımda sağlıklı bir şekilde durması yeterliydi. Uyanmadığı her gün benim için ızdıraptı çünkü.

"Kötü bir şey olmalı. Muhtemelen hatırlamak istemediğim bir anıyı unutmuşumdur," deyince donup kaldım.

Öyle olmadığını biliyor olmam gerekiyordu. Günlüğünü okumam onun benim hakkımdaki düşüncelerini bilmem açısından iyi bir şeydi ama yine de canımı acıtmıştı. O gün yaşadıklarımızla ilgili günlüğündeki cümlesi aklıma geldi.

Ne yapmıştım ben! Kendimi kaybetmemeliydim. Bu bir hataydı... Büyük bir hata.

Diğer yandan diğer cümlesi aklıma geldi.

Tanrı'm... Böyle bir duyguyu daha önce yaşamış mıydım? Teninde kendimi kaybedebilirdim...

Bu odadan çıkmam ve düşünmem gerekiyordu. Hemen. Ama önce düşünmesi için ona bir cevap vermeliydim. Sağlam bir cevap...

"Bence iyi bir anıydı. Hafızanı zorlamalısın."

"Ya da sen bana şu an, o gün neler yaşadığımızı anlatmalısın," diye cevap verdi merakla.

Biraz düşündükten sonra,

"Benimle gel," dedim renk odasından çıkarken.

Odalarımıza giden koridora yürüdüğümde arkamdan geliyordu. Karşılıklı odalarımızın kapısında durup,

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now