₩ - € Bölüm 22

5.4K 532 33
                                    

Merhaba arkadaşlar,

İyi okumalar öncelikle :) Ardından kısa bir açıklama :) Bu bölümde bazı eksikler olacak. Eksik derken kitapta değişiklik yapmadan eklemeler yapabilmek için bazı ayrıntıları es geçiyorum :) Bu yüzden "ne ara orası yaşandı" demeyin :):) Önemsiz ayrıntılar gerçi ama olsun ben yine de açıklamamı yapayım :) Mesela doktorla Valgus'un harita konuşması var, o kısımdan bahsediyorum. O kısım kitapta yer alacak ve daha bir çok burada fark edemediğiniz ayrıntı da dahil :)

Neyse çenemi kapatıp gidiyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum :)

Muckas 😊😙 :)

●●●●●●●●●●

ERE

Ya da hayır, iyi değildim. Gelen bu ani görüntülerin ne olduğunu bulmak için biraz daha kendime gelmeliydim. Sanırım sakinleştiricinin etkisiyle halüsinasyon gibi bir şeyler görüyordum.

"Dün bana ne verdi?" diye sordum aniden.

Kıyafetlerine kahve dökülmediğine emin olduktan sonra anlamadığını belirten bir ifadeyle bana baktı. Sorumu daha açık sordum.

"Doktor... Dün bana sakinleştirici mi verdi?"

Bakışlarına tedirgin bir ifade yerleşti ve hızla yanımdan geçerek kahve dökülen yeri silmek için bir şeyler aradı. Tüm bu süre boyunca onu takip ettim. Arkasında durup,

"Neden cevap vermiyorsun asker?" diye sordum ellerimi belime koyarken.

Bana dönünce yüz yüze geldik. Bir adım gerileyip ondan uzaklaşarak yüzüne bakmaya devam ettim. Cevap istiyordum.

"Evet."

Ağzından bir kelime alabilmenin mutluluğuyla sorularıma bir yenisini ekleyecekken, yanımdan geçerek yeri silmeye ve aynı zamanda konuşmasına devam etti.

"Düşünmeden hareket ediyordun. Bizi ve bu sığınağı tehlikeye atabilirdin."

Söyledikleriyle aklıma annemi kaçıran pislik geldi. Onu öldürmeliydim, işkence ettikten sonra.

"Siz de bana sakinleştirici verip uyuttunuz öyle mi? Ya o sırada bu piçler buradan gitseydi? O pisliği öldüremeden? Elimdeki tek fırsat olabilirdi!" İster istemez sesim yükselmişti.

Yeri silmeyi bırakıp ayağa kalktı. Elindeki bezi sertçe yere attıktan sonra bana doğru yürüyüp tam önümde durdu.

"O adamı öldüreceksin ama burada değil. Konuyu kapat artık."

Hiçbir şey söylemedim. Normalde benimle böyle emirli cümlelerle konuşmasına asla izin vermezdim. Ancak kesin bir şekilde adamı öldüreceğimi söylediği için hem içim rahatlamış hem de bunun nasıl olacağını merak etmiştim.

"Bunu nasıl yapacağım? Onu bir daha nasıl göreceğim?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Vastandidlerin köyüne gireceğiz çünkü."

Öyle rahat söylemişti ki.

"Bu neredeyse imkansız, biliyorsun değil mi?"

"Hayır..." kelimesinden sonra söylediği hiçbir kelimeyi duymamıştım çünkü o an başka bir görüntü daha belirmişti aklımda.

Ben odamda kapının yanında duruyordum ve asker ise odamın içinde endişeli gözlerle beni süzüyordu.

Yeniden odaklanabildiğimde, "..... Tüm planı yaptım," diye devam ederken sadece bu cümlesini duymuştum.

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin