W-€ Bölüm 40

8K 535 102
                                    

"Üzgünüm... Buna bir son vermek istesem de başarılı olamadım Ere."

Hiçbir şey söylemeden korkmuş, bir o kadar da tedirgin bir şekilde bana bakıyordu. Korktuğunu biliyordum; Sarav bunu kabul etmeyebilirdi, hatta Bay Lepidus ve annesi de... Elbette ikimiz de bunun farkındaydık.

"Sana karşı hissettiklerimi kabul edemedim. Sarav'a ve ailene ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Sonuçta baban tarafından alınıp büyütüldüm. Bir nevi onun oğlu sayılıyorum. Sarav'la olan kardeşlikten öte dostluğumdan bahsetmeme gerek bile yok."

Elimi uzatıp kahve fincanını sıkıca kavramış olan elinin üzerine koydum yavaşça.

"Korktuğunu biliyorum. Ben de korkuyorum Ere..."

Kaşlarını çattı ve kendinden emin bir şekilde arkasına yaslanırken,

"Korkmuyorum. Kimin ne düşündüğü ya da ne söylediği umurumda değil," deyip aklımı karıştırdı.

Merakla konuşmaya devam etmesini bekledim.

Bakışlarını kaçırdı sonra bir şey düşünüp yeniden kararlı bir şekilde bana baktı.

"Geçici mi bu?"

"Ne?"

"Hislerin. Bana biraz geçici geliyor çünkü ikimiz birbirimizle uzun zaman geçirdik ve..." ayağa kalkıp bir sağa bir sola yürüyerek ders anlatıyor edasıyla konuşmaya devam etti.

"Hayır, aslında tabii ki ben de senden hoşlanıyorum. Zaten hoşlanmasam neden uğraşıyım ki... Yani ama bir de sürekli yanyana olduğumuz için bu durum neticesinde birbirimizden hoşlanmış olabiliriz miyiz? Köye döndüğümüzde etrafında başkaları da olunca aklın karışabilir mesela. Zaten yeterince karışık bu durumda işler tamamen berbat olabilir. Ben boşuna ailemi karşıma alırım ve sen çoktan bir başkasına gönlünü kaptı-"

Sanırım aniden itiraf etmemi beklemediği için şaşkınlıktan saçmalıyordu. Susması için tek çarem ve benim onu öpmek için bahanemdi.

Onu öptüm.

Ayağa kalkıp bana arkası dönük konuşurken bana döndüğü anda yüzünü ellerimin arasına alıp uzun uzun öptüm onu.

Geri çekildiğimde, aramızdaki bir santim mesafede,

"Nefes almak için üç saniyen var," deyip üçe kadar saydıktan sonra tekrar öptüm onu.

Şaşkınlığı geçtiğinde rahatladı ve kendini bırakarak öpüşüme karşılık verdi. Onu öyle özlemiştim ki ne kadar sürdüğünü bilmiyordum. Sonunda nefes almak için durduğumuzda gülümsedim. O da gülümseyerek,

"Saçmalamaya başlamıştım," dedi ve küçük kollarıyla bedenimi sarmaya çalıştı. Başını göğsüme koyarken,

"Evet, susman için başka yol bırakmadın," dedim ben de.

O sırada duyduğumuz sesle hızla birbirimizden ayrıldık.

"Olmadı. Kahrolasıca formülün süresi uzamıyor. Kimyasallar ne işe yarıyor tanrı aşkına!"

Doktor söylene söylene salona girdi. Bizdeki tuhaflığı çözmüş olacaktı ki bir an durup bize baktı ve,

"Yanlış bir zamanda mı geldim?" diye sordu bir bana bir Ere'ye bakarak.

İkimiz de bir ağızdan,

"Hayır," desek de sesimiz umduğumuzdan daha panik bir şekilde çıkmıştı.

Şüpheyle bize bakmaya devam eden doktor yanımıza yaklaşıp sandalyeye oturarak bize de oturmamızı işaret edip eldivenlerini çıkardı.

"Beni iyi dinleyin."

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now