₩-€ Bölüm 29

4.3K 475 65
                                    

"Ere, bize biraz izin verir misin?" diye sordu Sarav.

Benimle ne konuşmak istediğini tam olarak anlamamıştım. Büyük ihtimalle o yokken neler yaptığım hakkında konuşacaktı benimle.

"Neden? Benden gizli işler çevirmeyeceksiniz değil mi?"

Sarav hafifçe gülerek gözlerini devirdi.

"Ah bu mümkün mü!"

"Çok komiksin abi."

Yavaşça, sinir olmuş bir şekilde ayağa kalkıp bana baktı ve yüzünü buruşturdu çünkü ona oldukça sinir bozucu bir gülümsemeyle bakıyordum. Onu sinirlendirecek hiçbir fırsatı kaçırmıyordum.

Bizden uzaklaşıp mutfağa doğru yürüyünce Sarav ciddileşerek bana döndü.

"Babamız iyi mi Val?"

"Evet, onu köye götürdüğümüzde kötüydü ama köyün doktor kadını onu iyileştirdi. Kendine geldikten sonra bize bir harita verip onun arkadaşı olan Siency adında doktora ulaşmamızı söyledi. Aslında Ere gelmeyecekti ama beni takip etmiş. Annenizi kurtarmadan da pes etmeyecek. Sen gücünü topladığında onu burada Tuğça'yla bırakabiliriz diye düşünüyordum ama Tuğça'ya ne kadar güvenebileceğimizi bilmiyorum."

Başını iki yana salladı.

"Ere'siz olmaz. Yapamayız çünkü çok azız. Dört kişiyle bir köyü yok etmekten bahsediyoruz Val. Ere daha önce hiç savaşmasa da benim kardeşim diye demiyorum, iyi bir savaşçı ruhuna sahip."

"Evet öyle ama çok sabırsız ve hiç söz dinlemiyor, asi. Bunlar bir savaşçı için en kötü özellikler biliyorsun," dedim huysuz bir sesle.

Başını öne arkaya sallayarak,

"Maalesef," dedi Sarav da ve ekledi.

"Yine de başka şansımız yok. Ayrıca Tuğça'ya güvenebilirsin. Beni kırtarmak için kendi ırkından bir çok adamı öldürdü."

Ere'yi savaşa götürmek istemiyordum. Bu konuda Sarav'ı ikna etmeliydim. Ere'nin hayatını tehlikeye atacak her şey, benim için kabul edilemezdi. Abisinin yanında olsa da o bana emanetti. Sarav'ın Tuğça hakkında söylediklerine ise şaşırmıştım. Evet, iyi bir savaşçıydı ama büyüdüğü yerdeki insanları öldüreceğini hiç düşünmemiştim. Hem de düşmanlarından bir erkek için.

Ere, elinde iki bardakla yanımıza geldi ve bardakları önümüze koyarak,

"Kahve sizi zinde tutar," deyip yanımızda durmaya devam etti.

Sarav ona hâlâ yanımızda olduğuna ve uzaklaşmasına dair bir bakış atarken Ere,

"Benim bilmemem gereken ne saklıyorsunuz ki sanki?" diye söylendi şımarık bir çocuk gibi. Tanıdığım Ere olmuştu yine; geveze, canlı, inatçı,...

Sarav,

"Erkek erkeğe konuşuyoruzdur belki ha?" deyip kahvesine uzandı ama kahveyi aldığı anda acı çekermişçesine neredeyse bardağı devirerek masaya geri bıraktı.

Şaşkın bir şekilde bardağa ve sonra bize baktı.

"Acıdı."

Anında Ere dizlerinin üzerine çöküp heyecanla abisine bakarak,

"Hissediyor musun?" diye sordu gülümseyip.

Sarav hâlâ şaşkın bir ifadeyle ellerine baktı. Sonra bir eliyle diğer elini okşadı. Ardından masaya dokundu ve en sonunda Ere'nin yanağına. Yüzünde oluşan gülümsemeden anlamıştım hissetmeye başladığını ve bunun üzerine ben de gülümsedim.

VALGUS & ERE ( Karanlığın İnsanları )Where stories live. Discover now