aşkım (!)

148 10 2
                                    

Doğa ve yandaşları, Derin ile birlikte yanıma geldiler. Derin'in elinde yine bıçak vardı. Bu sefer korkmayacaktım. Derin eline vurarak elindeki bıçağı yere düşürdüm. Bıçak düşer düşmez, Doğa'ya da bir yumruk attım ve o da yere düştü. Koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden bilinçsizce koşmaya başladım. Fakat bir el kolumu çok sıkı bir şekilde tuttu. Suratına baktığımda bu kişinin Berkay olduğunu gördüm. Beni kendine çekti ve beni öpmeye çalıştı. Karşıda Aras'ı gördüm, bağırıyordum ama Aras hiçbir şey yapmıyordu. Öylesine bakıyordu. Berkay'a döndüğümde hâlâ beni öpmeye çalışıyordu. "Bırak beni" diye bağırıyordum. Sonunda Berkay'a kuvvetli bir biçimde vurdum. Hemen Aras'ın yanına gittim. Üzerinde kan lekesi vardı. Sanırsam ölmüştü, ağlamaya başladım. "Aras sana ihtiyacım var. Beni bırakıp gitme,Aras!" Çığlık atıp, gözlerimi açtım. Çığlığımın üzerine kapım açıldı, Aras içeri girdi. Kâbusun etkisinde kaldığım için Aras'ın tişörtüne baktım. Kan lekesi yoktu. "Sen.. sen yaşıyorsun. Aras sen yaşıyorsun" Aras tereddütlü bir biçimde "Evet, yaşıyorum" okyanus mavisi gözleri kocaman açılmıştı. Yatağımın üzerine oturdu. Elimi tuttu, "Defne,iyi misin?" Başımla onayladım, yavaş yavaş kâbusun etkisinden kurtuluyordum. Ama bir daha uyumayacaktım. Bir daha şu bıçaklı manyak Derin'i , Doğa ve yandaşlarını veya Aras'ın ölüşünü görmek istemiyordum. Aras "Hadi uyu her şey geçti" demişti. Ama 'hayır' anlamında kafamı sallamıştım. "Korkuyorum" dedim titrek bir sesle. Aras yatağın içine girdi, kollarıyla beni kucakladı. "Söz veriyorum, sen uyuyana kadar burada bekliceğim." Ve kolları arasında uyuyakaldım.

Sabah olunca Aras'ı yerde uyurken buldum. Yataktan kalkıp Aras'ın yanına çömeldim. "Aras, hadi uyan " Aras hemen kalktı. "Bütün gece yerde miydin?" Diye sordum gülerek. Aras uykulu gözlerle "Sen uyumuştun, tam yataktan kalkacakken yere düştüm, odaya gitmeye de üşendim. Bütün akşam burada uyuyakaldım" verdiği bu cevaptan sonra daha fazla gülmeye başladım. Odadan çıktıktan sonra güzel bir kahvaltı yaptık ve sahile indik. Her zamanki gibi deniz mükemmeldi, sıcak yine insanı kavuruyorrdu. Şezlongta dinlenirken, gözlerimle Aras'ı aradım. Aras beyin elinde bir kağıt ve yanında birkaç kız vardı. Daha sonra yanıma geldi. "Kızlarla muhabettin iyiydi. Neden geldin buraya?" Dedim biraz kıskanmış, biraz da alalylı bir biçimde. "Kızlarla öylesine konuşuyorduk. Aşkım" Aşkım mı? Az önce doğru mu duymuştum? "Aşkım?(!)" Dedim sorgular bir biçimde , "aşkım" dedi yumuşak bir ses tonuyla ve yanıma yaklaştı. Tam dudaklarımdan öpecekken "elindeki kağıtta ne var?" Dedim ve benden biraz uzaklaştı. "Doğada bir kamp gibi bir şey. Ormana gidip, orada zaman geçirip, akşam da eve geri dönüyormuşuz." Aslında güzel bir fikirdi. Kafamızı biraz dağıtabilirdik. "Gidelim biz de" dedim heyecanlı bir biçimde. "Olur aşkım" yine yaklaşmıştı. Bu sefer 'gerçekten mi' yüz ifadesiyle ona baktım. Gülümsedi benden biraz uzaklaştı. Tamam, ben gidip kayıtları yaptırayım o zaman aşkım(!)" Sonra ikimizde gülmeye başladık.

Plajda kavurucu güneşin altında uyuklarken, Aras yanıma gelip "Hadi akşam çok uyudun, biraz yüzelim uykucu" bileğiminden tuttu, şapkamı ve güneş gözlüğümü şezlongun üzerine attı. Sonra denize kadar koştuk. Kum her adımımda ayaklarımı yakıyordu. Bu yüzden daha hızlı koşmaya başladım, denize girdim. Deniz her zamanki gibi buz gibiydi. Benim denize girmemle Aras da denize girdi. "Uykun açıldı mı uykucu" ve üzerime su atmaya başladı. "Ben uykucu değilim" bende onun üzerine su atmaya başladım. Daha sonra yüzmeye başladık. Yüzmeye devam ediyordum ama ayaklarım artık yere değmiyordu, derine gelmiştim galiba, gözlerimle Aras'ı aradım, ama bulamadım. Kıyıya doğru yüzmeye başladım ama enerjim azalmıştı. Belki Aras'ı bulabilirsem daha iyi olurdu. Yüzerken, bacak kaslarım ağrıyordu. Bir yerden sonra ayaklarımı yere basabildim ve hemen karşımda, Aras'ı gördüm, gözleriyle beni arıyordu. Suyun altına girdim. Aras'ın bacağından tuttum. Fakat Aras'ın refleksleri çok gelişmişti. Ayağıyla karnıma bir tekme attı. Su yüzüne çıktığımda öksürerek "Ne yapıyorsun? Öldürcektin beni" dedim. Aras şaşırmış bir ifadeyle "Bacağımı senin tuttuğunu bilmiyordum. Özür dilerim." Sonra beni denizin içinde kucakladı. Ben ise öksürüyordum ve karnıma aldığım darbenin acısıyla karnımı tutuyordum. Bir zamandan sonra karın ağrım ve öksürmem geçmişti. Daha sonra Aras'a baktım, son birkaç günde güneşin altında olduğu için saçları sararmaya başlamıştı. Hafif sarı saçlarıyla ve mavi gözleriyle mükemmel bir uyum sağlıyordu. Bunları düşünürken kıyıya geldiğimizin farkına vardım. Havlumu aldım ve Aras ile yazlığın yolunu tuttuk.

Babasının PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin