seni korurum

196 9 0
                                    

Defne'nin ağzından :

Yorucu bir okul haftasından sonra yine haftasonu gelmişti. Her haftasonu sabahı geç kalkmak isterdim ama bu sabah da olduğu gibi erkenden uyandım. Babam uyanmamıştı. Bu son haftalar babam çok yorulmuştu. Biraz dinlense iyi olurdu. Aşağıya indim,kahvaltıyı hazırladım. Babamın odasına girdim hâlâ uyuyordu. Onu uyandırmak istemedim ama çok acıkmıştım ve erkenden kahvaltı yapsak iyi olurdu. Babamın yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra uyandı. Babam beni her sabah prenses diye uyandırıyordu. Bu sabah onu kral diyerek ben uyandıracaktım. Babamın kulağına "günaydın kralım, kahvaltınız hazır" dedim. Odasından çıktım. Kendi odama girdim altıma renkli bir pantolon üstüne beyaz bir bluz giydim. Kahvaltı için aşağıya inecektim ki telefonuma bir mesaj geldi. "Günaydınn" bu mesaj Aras'tandı. Aras sonunda iyileşmiş,hastaneden çıkmıştı. Artık eski Aras geri gelmişti. Düşüncelerimden sıyrıldım ve ona "Günaydınn" diye mesaj attım. Telefonumu odamda bıraktım ve kahvaltıya gittim. Mutfaktan içeriye girdiğim gibi babamın çoktan kahvaltıya başlamış olduğunu gördüm. Çok acıkmış olacak ki hemen hazırladığım kahvaltıyı yemeğe başlamış. Bende yanına oturdum ve güzel bir kahvaltı yaptım. Kahvaltım bittikten sonra evdeki müzik odasına girdim. Piyano çalmayalı uzun zaman olmuştu. Parmaklarımı nazikçe tuşlara koydum ve dilediğim bir parçayı çalmaya başladım. Kapının çalmasıyla piyanodan kalktım. Kapıyı açtım. Karşımda Aras vardı. " Hazırlan seni çok güzel bir yere götürücem" nereye gidecektik? Odama çıktım altıma siyah tayt üzerime yeşil bir t-shirt giydim. Telefonumu aldım, Aras bana bir sürü mesaj atmıştı ama görmemiştim, sonunda bizim eve gelmişti. Babama Aras ile dışarıya çıkacağımı haber verdim. Hemen Aras'ın yanına gittim.

Geldiğimizde burasının bir at çiftliği olduğunu anladım. Aras at mı sürüyordu? Peki bunu neden bilmiyordum? Gerçi ayrılalı çok uzun zaman geçmişti ve birbirimizden haberimiz yoktu. Demek ki o zamalarda at binmeyi öğrenmişti. Kendine ait bir atı vardı galiba çünkü bir adam bize doğru bir at getiriyordu. "Buyrun Aras bey atınız Tarçın" Tarçın mı? Aras Bey mi? Aras teşekkür ettikten sonra, aynı adam "kız arkadaşınıza bir at getireyim mi" dedi. Kız arkadaş mı? Ne çok soru soruyordum ben.

Aras onaylar bir biçimde kafasını salladı. Aras'a tuhaf bir ifadeyle "Ya attan düşersem" dedim. Gerçekten piyano çalmaktan başka bir yeteneğim yoktu. Aras gülümseyen bir ifadeyle " Seni korurum, düşmezsin" dedi. Atımı gördüğümde " onu çok sevdim adını rüzgar koymak istiyorum" dedim

Hocam Arasla birlikte ata bindim gerçekten çok korkuyordum. Aras'ın elimi tutmasıyla birlikte korkum daha da azaldı. Tam ata alışmıştım ki yanımdan bir adam atıyla o kadar hızlı geçti ki benim atımda hızlanmaya başladı. Korkum daha fazlalaştı. Çığlık atarak "Aras yardım et " diyerek bağırdım. Artık pes etmiştim ellerim titriyordu, ayaklarım zaten uyuşmuştu. Ellerimi bırakmamla kendimi Aras'ın kollarında hissetim. Görevliler Rüzgarı sakinleştiriyorlardı. "Düşersen, seni korurum. Demiştim" okyanus mavisi gözleri ilk defa birine güvenmem gerektiğini söylüyordu. O kadar korkmuştum ki ayaklarımı yere basınca hâlâ titriyordu. Olayın ardından biraz dinlendikten sonra Aras yanıma geldi. "Hadi bakalım ata binelim" dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Aras bana daha çok yaklaştı "mücadele et ve asla pes etme, pes ettiğin zaman sona ulaşamazsın. Hem ben seni hep koruyacağım." Dedi ve eliyle kolumu tuttu. Dudağıma ufak bir öpücük kondurdu.
Bu bölümü yazmamda yardımcı olan arkadaşım Eslem'e teşekkür ederim. Vote ve yorumları unutmayalım.

Babasının PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin