Doğru !

408 17 1
                                    

Defne'nin ağzından:
Zil çalmıştı. İlk ders ingilizceydi ama sınıfa , gıcık kızların özellikle Doğa'nın yanına , gitmek istemiyordum. Okulun içinde koşmaya başladım hâlâ ağlıyordum. Sonunda kızlar tuvaletini buldum, her ağladığımda yüzüm kıpkırmızı olurdu. Hemen gidip yüzümü yıkadım. Neden hep bana kötü davranıyorlardı? Ben onlara ne yapıyordum ki? Bunları düşünürken okulun içinde yürümeye başladım. Karşı koridordan bir müdür geliyordu, işte şimdi yanmıştım, beni burda derse girmemiş olarak görürse beni azarlardı sonra babama haber verirdi. O an aklıma ayak burkma takliti geldi. Ayağımı topallayarak yürümeye başladım. O sırada müdür beni gördü."ne yapıyorsun burada, derste olman gerekir" dedi. Bende hemen " sabahleyin ayağımı burktum, okula yeni geldiğim için revir nerede bilmiyorum " dedim. Müdür bana revirin yerini gösterdikten sonra o anlık azardan yırtmıştım ve ayrıca çok yetenekli bir oyuncuydum. Müdür şüphelenmesin diye revirin olduğu yere kadar yürümeye başladım.

Aras' ın ağzından:
Ders ingilizceydi. İngilizce dersi benim için kolaydı. Çünkü küçük yaşlarımda yabancı bir ülkede (Defne ile aynı okul) eğtim almıştım. Birden aklıma Defne geldi. Küçükken onunla çok dalga geçmişlerdi ve o zamanlar en yakın arkadaşı bendim . İnsanların bazı insanları dış görünüşüne göre yargılamasını hiç sevmem. Bu yüzden Defne' ye o zamanlarda yardım etmiştim. Defne demişken sınıftaki yeri boştu. Nereye gitmişti. O sırada hocanın bana baktığını gördüm. " nerelere daldın, yeni çocuk?" Dedi. " pardon, ben sadece.. özür dilerim" dedim. Hoca benim yabancı bir ülkeden geldiğimi ve ingilizceyi çok iyi bildiğimi bildiği için " sıkıldıydan dersimden çıkabilirsin sonuçta bu konular senin için çok kolay " demişti. Gerçekten bildiğim bir şeyi dinlemek istemiyordum ve dersten çıktım. Kafamı toplamalıydım. Küçükken Defne 'nin yanında bir ben olduğum için Defne'ye yapılan zorbalıklar bana da yapılıyordu ama asla onunla arkadaşlığımı bozup, onu satmadım. Sürekli yanında oldum. Hatta piyano derslerinde bile yanındaydım. Defne çok güzel piyano çalardı hâlâ çalıyor mu bunu bilmiyorum ama bence piyano ona çalmak onu rahatlatıyordu. Tuvalete gittim, elimi yüzümü yıkadım, okulun içinde dolaşmaya başladım. Sabahleyin hiçbir şey yememiştim, kantine inip, kendime tost aldım. Yemeğe başladım.

Defne'nin ağzından :
Reviri bulmuştum ama şimdi ne yapacaktım. Revirin yanındaki koltuklara oturdum. Çapraz karşıda kocaman bir sınıf vardı. Merakla ayağa kalktım. Sınıfa gittim, kapıyı açtım, burası müzik sınıfıydı. Kemanlar, gitarlar , flütler ve bir sürü enstürman vardı ve benim enstürmanım piyano da vardı. Çalmak istedim çünkü küçüklüğümden beri mutsuz olduğumda piyano çalardım. Piyano derslerinde Aras da bana eşlik ederdi. Hatta bir gün bir parçayı çalamamıştım. O gün Aras ile birlikte bütün gün piyano çalarak parçayı çözmüştüm. Aras' ın mükemmel bir enerjisi vardı. Sürekli beni iyi hissettirirdi. Aras demişken onunla konuşamamıştım. Acaba yine en iyi arkadaşım olur muydu? Sonuçta yıllar olmuştu. Piyano'nun koltuğuna oturdum, parmaklarımı serbest bıraktım ve çalmaya başladım. Acaba piyano çalıyorum diye kızan olur muydu? Kimin umrunda dedim kendi kendime ve çalmaya devam ettim.

Aras' ın ağzından:
Karnım doymuştu ( en azından şimdilik) Defne'ye aramaya başladım. Onunla konuşmalıydım. Acaba yine arkadaş olur muyduk? Okulun içine girdim bir piyano sesi geliyordu. Sesi takip ettim. Defne'yi gördüm yine piyano bulmuş, çalıyordu. Kendinden geçmişti. Kapının ağzından onu izliyordum.

Defne'nin ağzından :
Piyano çalmaya dalmıştım. Artık kendimi durdurmam gerekirdi ama bağımlılık yapıyordu. Sonunda parmaklarımı piyanodan çektim.Bugün çok iğrenç olaylar yaşamıştım sanırsam bu tip kızlar beni asla bırakmayacaktı. Birden arkamdan alkış sesleri geldi " Beethoven - ay ışığı sonatı" dedi bir ses bu sesi tanıyordum. Her ne kadar ergenliğe girmiş birinin ses tonuna benzese de, sesini tanımıştım. Bu Aras' tı. Arkamı dönüp" Doğru !" dedim.

Babasının PrensesiWhere stories live. Discover now