"EVET"

139 9 0
                                    

Bu sabah mutlu bir şekilde uyandım. Yarın hem doğum günüm hem de müzik yarışması vardı. Aşağıya indiğimde annem babamla konuşuyordu. Yine Can denilecek o adamla kavga mı etmişlerdi? Gerçekten annemle babam beraber çok mutlulardı, neden kavga edip ayrılmışlardı? Aralarında önemli bir olay olmalıydı mutlaka... bu konuyu annemle konuşacaktım. Babam beni görür görmez "günaydınlarr" diyerek yanağıma öpücük kondurdu. Annemin yanına oturdum. Kısa bir anne kız konuşmasından sonra "Anne... babamla neden ayrıldınız? Aranızda ne yaşandı? " ilk önce duraksadı. Sonra "baban iyi biri ama ... baban benden önce bir kadınla evliydi. Malesef bir kardeşin var" Ne? Kardeşim mi vardı? Babamın bir tek prensesi vardı o da bendim. "Adı ne?" Sonuçta kardeşimin adını bilmek hakkımdı. "Sanırsam, Dilekti" Dilek? Güzel isim...
Babamdan gelen "kahvaltıya" sesiyle mutfağa yöneldik. Annem "Bundan sana bahsettiğimi babana söyleme " başımla onaylarcasına mutfağa girdim.
  

Okula geldiğimde Aras'ı gördüm, diğer çocuklarla basketbol maçı yapıyordu. Çabucak yeni okula alışmıştı. Aras'ın maçını izlemek isterdim ama kitaplarımı hazırlamam gerekiyordu. Zaten Melahat Hoca'dan daha önce klasik öğretmen öğütleri almıştım. Bir daha böyle bir konuma düşmek istemezdim.Sınıfta kitaplarımı hazırlerken Doğa ve yandaşları yanımdan sessizce geçti. Sanırsam dokuz yıl Doğa'nın moralini bozmuştu. Kitaplarımı hazırladıktn sonra Aras mutlu bir şekilde sınıfa girdi galiba maçı kazanmıştı. "Günaydınn" dedim. Ona karşı neşeli gözükmeye çalışıyordum, çünkü sabahleyin annemle konuştuklarımızdan sonra kardeşimi merak ediyordum. Neredeydi? Güvende miydi? Aras düşünceli olduğumu anlayınca neler olduğunu sordu. Sabah annemle konuştuklarımızı anlattım. Bana üzülmemem gerektiğini çünkü yarın yarışmaya güzel bir moralle girmemi söyledi.  Daha sonra yerlerimize geçtik.

Teneffüste Aras bir hediye kutusuyla yanıma geldi. "Madem artık daha fazlasıyız, sana gerçek anlamda bir çıkma teklifi etmeliyim. Benimle çıkar mısın" son cümleyi sanki bağırarak söylemişti. Kalbim yine tuhaf bir şekilde sıkışıyordu. Doğa ile göz göze geldiğimde bana, beni öldürecek bir bakış atıyordu. Berkay ile göz göze geldiğimizde ise gözlerini devirdi. Daha sonra Aras'ın gözlerine baktım.  Okyanusun içerisinde beni mutlu eden bir şey vardı. "Evet" der demez boynuna sarıldım yine o sevdiğim parfümünden sıkmıştı. Aras'a sarılınca kalbimdeki ağrı azda olsa inmişti, kendimi güvende hissediyordum. Daha sonra bana hediye kutusunu uzattı. Açtığımda bunun kolye olduğunu gördüm üzerinde at nalı vardı. At nalı şans demekti ama Aras bana ata bindiğimiz günü hatırlatmak için böyle bir şey aldığını biliyordum. Aynı zincir üzerinde bir de sol anahtarı vardı bu kolye  ikimizi temsil ediyordu. Kolyemi taktım ve sonra yine Aras'a sarıldım. Onu gerçekten seviyordum.
Bu bölümü daha sonra yayınlayacaktım. Ama canım kardeşim Cansu için yayınlıyorum. Vote ve yorumları unutmayalımmm.

Babasının PrensesiWhere stories live. Discover now