sürpiz

267 18 0
                                    

Defne'nin ağzından :

Babamsız bir haftaya merhaba diyerek uyandım. Şu Can denen adam tanıştığımızdan beri beni gıcık etmedi ayrı bir olaydı zaten. Huzursuz bir biçimde yataktan kalktım, elimi yüzümü yıkadım. Bugün hava güzeldi kaç günden beri pantolon ve kazak giyordum. Bugün kendimde biraz değişiklik yapmalıydım. Altıma bordo eteğimi, üstüme beyaz üzerinde bordo kareleri olan gömleğimi giydim. Gözüme sadece rimel sürdüm ve aşağıya indim. Mutfağa neşeli bir şekilde "Günaydın" diyerek girdim. Gerçekten dün yaşanan olaylardan sonra biraz gülümsemeye ihtiyacım vardı. Kahvaltı etmek için masaya oturdum, tabağıma biraz peynir, biraz zeytin aldım. Annem kızarmış ekmeğimi ve portakal suyumu masaya koydu ve "afiyet olsun" dedi. Yüzünde ufak da olsa bir gülümseme vardı. Dün akşam yaşananlardan dolayı bana küsmüş müydü acaba? Kahvaltımı yapıp, dişlerimi fırçaladım. Bugün beni okula üvey babam bile demek istemediğim adam, Can beni okula barırakacaktı. Aman ne güzel (!) Arabaya yerleştim, sabah sabah onunla konuşmak dahi istemiyordum. Bu yüzden kulaklıklarımı taktım, kitabımı açıp okumaya başladım. Can denilecek adamın da konuşmaya niyeti yoktu zaten. Okula gelince kulaklıklarımı çıkardım ve kitabıma kısa bir ara verdim. Birden Can kolumu tuttu, bu kolumu acıtmıştı. Canımın acımasıyla "ne yapıyorsun" diye bağırdım, öfkeli bir ses tonuyla. "Dün akşam konuştuklarımızı unutma, şu Aras denilen çocuğa yaklaşmanı istemiyorum." Dedi. Şaka mı yapıyordu? O benim en iyi arkadaşım, sırdaşım ve Can denilecek adam yokken benim yanımda olan tek kişiydi. Hiçbir şey demeden arabadan indim. Sınıfa doğru yürümeye başladım. Sınıfa göz gezdirdim. Aras yoktu. Nereye gitmişti? Hasta mıydı acaba? Onu çok merak ediyordum. Birden sınıfa yeni olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk geldi. Çok yakışıklıydı. Saçları özenle taranmış ve kahverengiydi. Gözleri elaydı. Bir sıraya oturdu ve kitap okumaya başladı. Bana çok benziyordu benim gibi sakindi ve kitap okumayı seviyordu. Hemen bir sandalye kaptım ve yanına oturdum. "Merhaba ben Defne, senin adın ne? " diye sordum. O an kendimi şu sürekli erkeklerle takılan , erkekleri sürekli etkilemeye çalışan kızlar gibi hissetmiştim. Bana cevap vermeyince, yine kendimi rezil etmiştim. Sandalyeyi yerine koydum. Kendi sırama oturmaya karar verdim. Arkamdan "Berkay, adım Berkay " dedi. Tatlı bir gülümsemeyle. Ders için hazırlıklarımı yaptım, artık ders başlamıştı. Dersi dinlemekten çok sıkılmıştım. Ama zilin kulaklarımı delen o sesinden sonra mutlu oldum. Teneffüste Berkay'ın yanına gittim. " İstiyorsan sana okulu gezdireyim " dedim. Ne oluyordu bana? İlk defa kendimde böyle bir şey hissediyordum. Yine o tatlı gülümsemesiyle " senden kurtuluş yok galiba, tamam gezdir bakalım okulu " dedi. Okulda çok fazla yer bilmesemde bildiğim yerleri gezdirdim. Bu çocukta diğerlerinden farklı bir şey vardı. Fazla gizemliydi, neşeliydi, kitap okumayı seviyordu ve gülümsemesi çok güzeldi. Ona okulu (bildiğim kadarıyla) gezdirdikten sonra "sınıfa gitsek iyi olur " dedim. "Tamam" dedi sessiz bir tonda ve birden elimi tuttu " seni sevdim, Defne umarım seninle iyi bir yıl geçiririz " dedi . Gülümsedim "umarım" dedim. Sınıfa doğru yürürken "Defne bugün çok güzel gözüküyorsun " dedi. Her Defne dediğinde tuhaf hissediyordum. Nazik bir şekilde teşekkür ettim. Okuldaki peteklerin orada konuşurken, gözlerinin içinde hapsolmuştum sanki. İçimden bir ses onun da bana karşı aynı şeyleri hissettiğini söylüyordu. Berkay birden " Defne biliyorum şuan bu çok saçma olacak ama senden hoşlandım ve benimle çıkmanı istiyorum. Aslında ben bu okulda yeni değilim başka bir şubedeydim ve sen geldiğinden beri seninle aynı sınıfta olmak için müdürlerin peşinden koştum, sonunda senin olduğun sınıfa geldim." Dedi. Yani beni daha önceden seviyordu. Bu gerçekten tuhaftı. Gülümsedim çünkü biri tarafından sevilmek güzel bir duyguydu. Berkayla peteklerin olduğu bölgeden çıkıp yine sınıfa doğru yürümeye başladık. Bana hemen çantamı almamı sôyledi. Ama okulu kıranazdım. Bunu zaten bir kez yapmıştım. Ama bu sefer yanımda Berjay vardı ve okula biraz ara versem sorun olmazdı. Okulun dışarısına çıktığımızda "Nereye gidiyoruz" dedim. "Sürpiz" dedi yine o tatlı gülümsemesiyle...

Babasının PrensesiWhere stories live. Discover now