Ne oluyor?

226 15 4
                                    

Defne'nin ağzından :

Babamı hastaneden taburcu olmuştu. Babamı,Berkayla birlikte eve getirdik. Babama salonda rahat edecek bir biçimde yatak hazırladım. Mutfağa girdim ve lezzetli , sıcacık bir çorba hazırladım. Berkay'ın okula gitmesi gerekirdi onu kapıda uğurladım. Babama çorbayı içirdikten sonra babamı uyuması için salonda yalnız bıraktım. Tuvalete gittim, aynada ağlamaktan kızaran gözlerimi gördüm. Elimi yüzümü yıkadım. Birden kapının çaldığını duydum. Galiba annem, babamın kaza yaptığını duymuş ve eve gelmişti. Kapıyı açtım, ama tahminlerim yanlıştı. Kapıda Aras vardı. "Aras, ne işin var burda?" Diye sordum, biraz kaba mı olmuştu ne? "Seni merak ettim. Bu önemli bir sebep değil mi?" Diye yanıtladı kabaca sorumu.

Salona geçti, babama geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra yanıma geldi. "Sen iyi misin? Gözlerin kötü gözüküyor." dedi. Gerçekten gözlerim kan çanağına dönmüştü ve Aras'ın beni böyle görmesini istemiyordum. Sessiz bir biçimde "iyim" dedim. Birden beni kendine doğru çekti ve sarıldı. Ne olduğunu anlamadan onu kokusunu duymak mükemmel bir histi. Ama bunu daha fazla devam ettirmemeliydim. Çünkü Berkay bunu görürse veya duyarsa kötü olurdu. Aras'ı kendimden uzaklaştırdım. Bana ne oldy dermişçesine bir bakış attı. Ama sonra "iyi olduğuna göre ben okula gideyim artık, sonra görüşürüz" dedi. Onu kapıda uğurladıktan sonra babamın yanına gittim. Uykuya dalmıştı. Bende çok yorulmuştum ve koltukta uyuya kaldım. Uyandığımda akşam yemeği vaktinin geldiğini anladım. Yemek hazırlayıp babama yemeğini yedirdim. "Baba iyi misin?" Diye sordum. Elindeki sargılara ve yüzündeki çiziklere bakınca içim parçalanmıştı ama iyi olduğunu öğrenince içim biraz daha rahatladı. Kapının açılma sesiyle, iki kahkaha sesi duydum bu ses annemle Can'ın sesiydi. Babam bugün kaza yapmıştı ama görünüşe göre annemle Can denilecek adamın umrunda değildi. Annem içeriye " Defne" diyerek gülümseyen bir sesle geldi. Babamı görünce o gülümseyen suratı buz tuttu. Hemen babamın yanına gitti. Ve babamı soru yağmuruna tuttu. Can saloba bile gelmeden direkt odasına gitti. Ne yaptığını sanıyordu. Belki babamı sevmiyor olabilirdi ama bir geçmiş olsun demeliydi. Şimdi Can'ın yanına gidip kavga başlatsam olmazdı bu yüzden onu kendi haline bıraktım. Ama bu davranışını unutmayacaktım. Annem babamın yanında olduğuna göre odama çıkıp pijamalarımı giydim. Uykum yoktu ama kendimi yorgun hissediyordum.

Sabah erken kalkmıştım. Elimi yüzümü yıkadım. Üzerime pembe bluzumu altıma siyah taytımı giydim. Hemen aşağıya indim. Kahvaltıyı hazırladım. Annem de uyanmıştı zaten babamı uyandırmaya her ne kadar içim el vermese de uyandırdım. Babamın iyi bir kahvaltı yapması gerekiyordu. Kahvaltı bittikten sonra Berkay'ı aradım beni okula götürecekti. Berkayla arabada konuşurken Berkay "Haftasonu bir yere gidelim mi? " diye sordu. Buna olabilir diyerek cevap verdim. Sınıfa girdiğimizde bir sürü meraklı göz bana bakıyordu. Berkay "Neden tuhaf tuhaf bakıyorsunuz? İşinize bakın" dedi. Berkay olmasa sınıfta bağıracaktım ne bakıyorsuuz diye. Zaten sınıfta fazlasıyla olay yaşamıştım ve yeni öğrenci olarak fazla konuşuluyordum. Sınıftaki yerimi aldım ve dersi dinlemeye başladım. Konuyu iyi dinlemeliydim çünkü dün konuyu öğrenememiştim ve yeni hayatımda -her ne kadar kötü olsa da- derslerden geri kalmak istemezdim. Teneffüste bazı arkadaşlardan notları aldım. Berkay neredeydi? Hemen onu bulup, haftasonu ne yapacağımıza karar vermeliydim ama onu bulduğumda Doğa ile konuşuyordu. Doğa mı? Konuşmalarına biraz kulak kabarttım. "Bunu yapamam Doğa, kötü olaylar yaşandı daha fazla kötülük yapamam." Dedi Berkay. Doğa yine o gıcık tavırlarıyla "berkay seninle nasıl anlatmıştık? Oyunbozanlık yapma" dedi. Berkay " yeter Doğa yeter " dedi. Ve beni gördü. "Ne oluyor?" diye sordum. Cevap vermedi "Berkay ne oluyor? "
Vote ve yorumları unutmayalımmm.

Babasının PrensesiWhere stories live. Discover now