küçük hanım

265 15 1
                                    

Defne'nin ağzından :

Berkay elimi tutarak beni okulun dışarıya götürdü. Hemen yoldan geçen taksiyi durdurup, kapıyı açtı ve bana "hadi binmiyor musun? " dedi. Kendimi taksiye attım. Aslında biraz korkuyordum çünkü ilk defa okuldan kaçıyordum. Berkay endişelnediğimi anlayacak ki elimi tuttu. "Korkma, bana güven" dedi. Yine o tatlı gülümsemesiyle...  takside giderken etrafa baktım. Geldiğim ülke güzel bir yerdi ama Türkiye başkaydı. Etrafta bir sürü insanlar, sokakta gitar müzisyenler... hepsi çok güzeldi. Berkay'ın adımı söylediği zaman düşüncelerimden sıyrıldım. Adımı her söylediğinde kendimi tuhaf hissediyordum.  Taksiciye para verdikten sonra taksiden indik. Beni bir sahil kenarın getirmişti. Etrafta neşeyle koşan çocuklar, banklarda oturup sohbet eden kadınlar vardı. Berkay aniden elimi tuttu, ikimizde yürümeye başladık. Deniz manzarası çok güzeldi ama yanımda Berkay'ın olması ayrı bir güzeldi. Yanımıza bir baloncunun yaklaştığını gördüm. Bunun üzerine bir sürü çocuk baloncuya saldıracak bir biçimde koşmaya başladı. Balonunu alab çocukların gözlerindeki mutluluk tarif edilemezdi. Benim baloncu ve çocuklara baktığımı görünce Berkay " Sana da balon alayım mı? Küçük kız" dedi. Baloncunun yanına gitti, kalp şeklindeki bir balonu alıp "buyrun küçük hanım" küçük hanım mı? Pek hoşuma gitmemişti. Ben babamın prensesiydim o kadar. Yüzümdeki sinirli ifadeyi anlamış olacak ki Berkay "Ama ben küçük hanımı çok seviyorum" dedi. Son iki kelimeyi bağırırcasına söylemişti. Balonumu aldım, kendimi az önce balonunu alan çocuk gibi hissediyordum. El ele tutuştuk ve bütün sahil boyunca yürüdük. Saat çok çabuk geçmişti ve artık eve gitmem gerekiyordu. Berkay  beni eve bırakmak için taksi  çağırdı. Taksi gelince kapıyı açtı " hadi hemen eve git küçük hanım" dedi. O an içimdeki bir cesaretle yanağına ufak bir öpücük kondurdum yine beni etkileyen  bir şekilde gülümsedi. Taksiye bindim, evi tarif ettim, yanımda yetecek kadar param vardı inince taksiciye parasını verdim. Eve girdim,annem ve Can denilecek adam koltukta oturmuş. Bana tuhaf bir şekilde bakıyordu. Üstümü giyindim,  yemek için aşağıya indim. Fakat Can yine kolumu sert bir şekilde tuttu. "Bugün okulda yokmuşsun. Sana Aras'la görüşmemen gerektiğini söyledim." "Aras bugün okulda yoktu, ayrıca sana ne sen benim gerçek babam bile değilsin. Bana karışamazsın" dedim öfkeli bir ses tonuyla kolumu bırakıp "peki" dedi. O an içimden kendimi tebrik ediyordum, biri bu adama bana karışamayacağını hatırlatmalıydı. Yemekte sebze yemeği vardı. Babamla yediğim sağlıksız baba-kız yemeklerini özlüyordum. Babam ne zaman gelecekti. Tam olarak doymasam da yemekten kalkıp müzik odasına gittim. Piyanonun koltuğuna oturdum ve dilediğim bir parçayı çalmaya başladım. Bir süre sonra piyanodan üzülerek ayrıldım. Odama gittim, kitabımı açıp okumaya başladım.  Kitabımı okumayı bitirdikten sonra kendi sıkıcı, tuhaf hayatıma geri döndüm. Bu çok kötü bir duyguydu, kitaptaki karakterin yaşamına bağlanıp, kendini onun yerine koymak ama kitap bitince kendi hayatına geri dönmek...

Uykumun geldiğini ve gözlerimin kapanmaya başladığını hissettim.  Yatağıma uzanıp, kendimi uykuya teslim ettim.
Vote ve yorumları unutmayalım. Yarın ve perşembe günü teog sınavına gircek kişilere başarılar diliyorum.

Babasının PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin