Kararsız

171 10 0
                                    

Defne'nin ağzından :

Pelin iyi bir kızdı ama babası için aynı şeyi söyleyemezdim. Pelin ve ben yerde Can denilecek o adama bakıyorduk. Fısıldayarak "Can senin baban mı" dedim. Malesef anlamında kafasını salladı. Can, her zaman kolumdan çok sıkı bir şekilde kolumdan tuttuğu için bileğimi hissetmiyordum. Aras benimle birlikte buraya gelmişti ama şuan burada yoktu. Can'ın gözlerindeki öfke, sanki bizi öldürecek gibi bakıyordu. Cesaretimi topladım." Annemden uzak dur , bir daha annemi bu şekilde görmek istemiyorum. Annem... annem seninle asla evlenmemeliydi. Annem, babamla çok mutluydu. Her şey seninle daha kötü oldu" dedim öfkeli bir tonda. Tam suratıma bir tokat atacaktı ki, babam bir anda beliriverdi ve Can'ın kolundan tuttu. "Eski eşime zarar verdin eğer kızıma da bir şey yaparsan..." kaşlarını çok ciddi bir şekilde çattı. Ayağa kalktım, Pelin'i kolundan tuttum. Kapıya doğru yürürken babam da arkamdan geldi. Can öylesine sinirliydi ki onu böyle görmek içimde mükemmel bir hisse yer açıyordu.

Pelin ile bizim eve geldiğimizde ,Aras oradaydı , annemle konuşuyordu ve annem de ağlıyordu. Aras annemi teselli etmeye çalışırken, Pelin odaya anne diyerek girdi. Hemen annemin boynuna sarıldı. Pelin her ne kadar annemin üvey kızı olsaydı bile benim gerçek kız kardeşim gibiydi. Onu kendi odama çıkarırken ,müzik odasına girdi. Piyanoya dokundu "Sen de mi piyano çalıyorsun" diye sorduğumda "müzik....eğlenceli ama ben resim yaparım" dedi. Pelin'in resim yeteneği olduğunu yeni öğreniyordum. Bana o anda beklenmedik bir soru sordu "Doğum günün ne zaman?" "Doğum günüm... haftaya cumartesi" dedim. İnanmıyorum, doğum günüm haftaya ve ben bunu evde bağırarak söylememiştim. Bu bir gelenekti, doğum günüm yaklaşınca evde bağırıp dururdum. Şimdi ise on yedi yaşıma girecektim. Yaşasınnn. "Haftaya cumartesi benim doğum günüm" diye bağırdım. Ne kadar düşüncesizdim annem çok üzgündü, ben burda doğum günüm diyerek bağırıyordum. Pelinle birlikte odama gittik. Ona pijamalarımdan verdim. Yatağımın yanında koltuk vardı. Pelin yatakta , ben koltukta uyaya kaldım.

Sabah uyandığımda babam ve annem evde yoktu. Salona girdim, salonun ortasındaki masanın üzerinde bir not gördüm.

Annen sabahleyin biraz rahatsızlandı. Bu yüzden hastaneye gittik. Pelin'i uyandır ve beraber okula gidin.
-baban

Hemen odama gittim. Pelin'i uyandırdım. Üzerine kendi kıyafetlerimden uygun bir şeyler verdim. İkimizde giyindikten sonra,kahvaltı yaptık. Okula gitmek için evden çıktık. Sokakta Can'ı görür görmez adımlarımı hızlandırdım. Sabah sabah moralimi bozmasını istemezdim. Pelin birden elimi tuttu. Sanırsam o da Can'ı gördü ve korktuğu için elimi tutmuştu. "Korkma, bize bir şey yapamaz." Dedim sessizce.

Okula vardığımızda Aras yanıma geldi. Yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. Pelin hemen yanımızdan uzaklaştı, kendi sırasına oturdu. " Gerçekten mi Aras, bu ezikle sevgili olduğunu söyleme bana" diyerek Doğa yanımıza geldi. Yine o gıcık tavrını takınmış bize bakıyordu. "Seni ilgilendirmez , Doğa" bu sözü Doğa'nın yüzüne tıslayarak söyledim. Yerime geçtim, öğretmenin gelmesini beklerken Aras'ı düşündüm at çiftliğinde beni öpmüştü, bu sabahta yanağıma öpücük kondurmuştu. Artık eskisi gibi arkadaş mıydık? Ya da aramızda daha farklı şeyler mi vardı? Aras'a baktım ama o bana çoktan bakıyordu. Bu güzel bir duyguydu ve dünyanın en tuhaf hissiydi. Ona karşı duygularım çok kararsızdı.
Arkadaşlar hikayeyi birazcık değiştirdim. Bundn sonra Defne karakteri Laura Marano, Aras karakteri Dylan Sprayberry . Umarım böyle daha iyi olmuştur. Sizleri seviyorumm. Vote ve yorumları umutmayın.

Babasının PrensesiWhere stories live. Discover now