Güzel Güçlü Serisi

By Xx_AsInA_xX

87.6K 24.5K 31.6K

1. Kitap tamamlandı ✓ 2. Kitap devam ediyor... 18 yaşında olan Duru büyüdükçe kendinde farklı farklı güçler f... More

1. Bölüm: Yeni Başlangıçlar
2. Bölüm: Neden Peşimizdeler?
3. Bölüm: Oyun Oynanıyor
4. Bölüm: Fazla Güzel
5. Bölüm: Berke'nin Takımı
6. Bölüm: Lunapark
7. Bölüm: Bedel
8. Bölüm: Bana İnanmak İstemiyor
9. Bölüm: Okulun İlk Günü
10. Bölüm: Güç Kontrolü
11. Bölüm: Haciz
12. Bölüm: Kıskançlık
13. Bölüm: Bana Emir Verme
14. Bölüm: Yarış
15. Bölüm: Ortak...
16. Bölüm: Kalabalığa Gideceğim
17. Bölüm: Kıskanıyorum
18. Bölüm: Dayan Duru
19. Bölüm: Bizi Bırakma
20. Bölüm: Uzak Durmam Gerekiyor
21. Bölüm: Bunu Ödeyeceksiniz!
Karakter Tanıtımı
22. Bölüm: Alex Kim?
23. Bölüm: Kurtulduk!
24. Bölüm: Kampa Gidiyoruz
25. Bölüm: Söz
26. Bölüm: Sen Benimsin
27. Bölüm: Güven
28. Bölüm: Baloya Doğru...
29. Bölüm: Dans
30. Bölüm: Arda
Özel Bölüm
31. Bölüm: Kıskançlık
32. Bölüm: DefFur
33. Bölüm: Hep Yan Yana...
34. Bölüm: Her Şey Yeni Başlıyor
35. Bölüm: Birbirimizi Hiç Bırakmayalım
36. Bölüm: Tekne Macerası
37. Bölüm: Etrafımız Sarıldı
38. Bölüm- Final Part 1: Bırakın Onu
39. Bölüm: Final Part 2- Üzüntü
2. Kitap - 1. Bölüm: Yeni Hayat
2. Kitap - 2. Bölüm: Beklenen Buluşma
2. Kitap - 3. Bölüm: Birleştirme Çabaları
2. Kitap - 4. Bölüm: Artık Benimsin
2. Kitap - 5. Bölüm: Bebek
2. Kitap - 7. Bölüm: Bebek Nerede?
2. Kitap - 8. Bölüm: Burada Kalmalısınız
2. Kitap - 9. Bölüm: Cengiz
2. Kitap - 10. Bölüm: Doğum Lekesi
2. Kitap - 11. Bölüm: Güzel Güçlü
2. Kitap - 12. Bölüm: Gidiyoruz
2. Kitap - 13. Bölüm: Anahtarlar
2. Kitap - 14. Bölüm: Engel Olacaklar
Sonuna Kadar Okuyun
2. Kitap - 15. Bölüm: Güzel Bir Gün
2. Bölüm - 16. Bölüm: Şirkette
2. Kitap - 17. Bölüm: Geziye Gidiyoruz

2. Kitap - 6. Bölüm: Berke'de

643 150 220
By Xx_AsInA_xX

Multi: Bebek ve Duru ✨

~                    

Berke'nin dediği şeyden sonra Berke bir süre arkamda o pozisyonda durmuş, ben ise gülümsememe engel olamamıştım. Berke arkamdan kalktığında yüzümü hemen ciddileştirdim. Yanıma gelip bebek arabasını sürmeye başladığında bir süre gülümseyip peşinden yürümeye başladım.

Berke bebek arabasını sürerken ben de yanında yürüyordum. Bir süre söylediği şeyi düşündüm. Arada gülümsüyordum ama, Berke'nin bana baktığını fark ettiğimde yüzüm yeniden ciddi halini alıyordu. Bir süre sessizce yürüdükten sonra sessizliği bozan Berke olmuştu.

"Kim bırakmış bebeği? Öğrenebildiniz mi?"

Başımı sağa sola salladım. "Hayır not bırakmışlar kapıya. Bebeği sonra gelip alacaklarmış. Nasıl bu kadar rahat bir şekilde bebeği bırakıyor, anlamıyorum."

Berke başını eğip bebeğe baktıktan sonra devam etti. "Ben de anlamıyorum. Umarım geçerli bir sebepleri vardır."

"Umarım."

Bebek masum masum uyurken biz de bir süre sonra AVM'ye varmıştık. Kapıdan içeri girdikten sonra heyecanlanmaya başlamıştım. İlk defa bir bebek için alışveriş yapacaktım. Dişlerimi göstererek gülümsedim. Bebek eşyalarının olduğu mağazayı fark ettiğimde Berke'nin kolundan tutup çekiştirmeye başladım.

"A bak orada hadi hadi."

Berke güldü. "Tamam tamam geliyorum."

Berke arabayı yavaş sürdüğü için nefesimi sesli bir şekilde dışarı verip Berke'den hızlı bir hamleyle arabayı aldım. Berke şaşkınca bana bakarken ben bebek arabasını daha hızlı bir şekilde sürmeye başlamıştım ki, Berke arkamızdan gelip bebek arabasını durdurmuş ve beni belimden kavrayıp kaldırarak bebek arabası ile arama girdi. Ben şaşkınca ağzımı açarken Berke beni indirip elimden tutmuş ve beni kendine çevirmişti. Ben utanarak Berke'ye bakarken o gülümseyerek konuşmaya başlamıştı.

"Sakin ol Duru. Bebeği uyandıracaksın."

Gülümsedim. "Tamam tamam gidelim hadi."

Berke bebek arabasına yönelirken elimi bırakmamıştı. Ben ellerimize bakarken Berke mağazaya doğru ilerlemeye başlamıştı bile. Bir eli ile bebek arabasını sürerken diğer eli ile benim elimi tutuyordu. Gülümsedim ve beraber bebek eşyalarının bulunduğu mağazaya girdik. Bir gün böyle olur muyuz acaba diye geçirdim içimden. Çünkü çok güzeldi.

Mağazaya girdiğimizde ilk gördüğüm yere Berke'nin elini bırakıp koşar adım ilerlemeye başladım. Minik minik kıyafetlerden sarı bir tanesini elime alıp gülümsemeye başladım ve Berke'ye döndüm. "Ya Berke şunlara bakar mısın ya miniciiik."

Berke gülümseyip bebek arabası ile yanıma geldi. Eline benim tuttuğum kıyafete uygun sarı minicik bir ayakkabı getirdiğinde dişlerimi göstererek gülümsemeye başladım. "Çok iyi oldu. Bunları alalım." deyip Berke'nin elinden ayakkabıyı aldım.

Beraber bir kaç elbise daha seçtikten sonra sepetimize koyduk. Bebek hâlâ uyuyordu. Ki bu bizim için daha iyiydi çünkü uyanırsa işimiz zorlaşırdı. Berke'ye baktım. Bebeğe bir kaç mama alıyordu. Gülümseyerek bir süre ona baktıktan sonra arkama döndüm. Minik beyaz bir tavşan gördüğümde dişlerimi göstererek gülümsedim. Hızlı adımlarla tavşanı elime aldıktan sonra Berke'ye döndüm. "Bunu da alalım mı çok şirin."

Berke elimdeki tavşana baktıktan sonra güldü. Bebek ağlama sesi geldiğinde bebek arabasına döndüm. Mina'nın ağladığını gördüğümde bebek arabasının kapağını yukarı doğru kaldırdım. Mina beni gördüğünde bir süre ağlayarak bana bakmıştı ki, tavşanı gösterdiğimde ağlamayı bıraktı. Tavşanı eline verdiğimde susup bir süre tavşana baktı ve tekrar gözlerini yumdu. Ben bebeğe bakarak gülümserken, arkamdan gelen kız sesi ile arkama döndüm.

"Bebeğiniz çok güzel. Maşallah."

Mağazdaki görevlilerden birinin söylediği cümle ile Berke'ye döndüm. Berke bana bakarak güldükten sonra kıza döndü. "Teşekkür ederiz." dedi ve bana döndü. "Annesine benziyor."

Berke'nin söylediği şey ile şaşkınca ona bakarken Berke gülümsüyordu. Tekrar önüme döndüm ve yüzümü görmediklerini bildiğim için gülümsemeye başladım. Bırakamıyordum işte bu adamı. Her kelimesi kalbime işliyordu. Her bakışı, her gülümsemesi...

Bebek uykuya dalmış olduğundan tekrar bebek arabasının üstünü örttüm ve Berke'ye döndüm. Elinde yeni bebek kıyafetleri gördüğümde gözlerimi büyüttüm. "Bunları da mı alacağız? Diğer sepette zaten var bir sürü kıyafet, fazla değil mi?"

Berke elindeki kıyafetleri de sepete koyarken ağzını araladı. "Yok yok fazla değil hatta az bile. Pardon bakar mısınız?" Yanımızdaki kız Berke'ye döndü. "Tabii buyrun?"

"Başka kıyafet var mı acaba?"

"Hayır, galiba hepsinden aldınız." dedikten sonra gülümsemeye başlamıştı. Her kıyafetten bir tane almıştı resmen. Bebek bunların hepsini nasıl giyecek küçülür hepsi zaten.

Berke'ye döndüm. "Berke bıraksak mı birazını?"

"Niye ya?" deyip hızlı adımlarla bir biberon daha aldıktan sonra bana döndü. "Kaldı mı bir şey?"

Kaldı mı diyor ya... Tüm mağazayı aldık daha ne olsun?

Nefesimi dışarı verip ağzımı araladım. "Hayır hatta çok bile aldık."

Berke kasaya yönelirken ben de bebek arabası ile beraber peşinden gidiyordum. Beraber ödemeyi de yaptıktan sonra mağazadan çıktık. Bebek için aldıklarımızın bir kısmını bebek arabasının altına yerleştirdik. Kalan poşetleri ise Berke elinde taşıyordu. Ben de arabayı sürüyordum. Mağazadan uzaklaşırken Berke bana döndü. "Şimdi hiç itiraz etmiyorsun yemek yiyoruz."

Yüzüm düştü. "Berke ama be-" derken sözümü kesti.

"Yemek yemediğini biliyorum Duru ama bu böyle olmaz. Yiyeceksin."

Berke hâlâ aynı Berke'ydi. İnatçı. Ama ben de hâlâ aynı Duru'ydum. O inatsa ben ondan inattım. Ters ters bakmaya başladım. "Yemek istemiyorum."

Berke durdu. Onun durması ile ben de durdum. "Neden yemiyorsun peki? Neden kendine bunu yapıyorsun?"

Duraksadım. Yemek yemiyordum çünkü Berke gittiğinden beri yediğim yemekten tat almıyordum. Ama bunu Berke'ye söylemeyecektim tabii ki. Ne diyeceğimi bilemeyip sessiz kaldım. O sırada Berke tekrar devam etti konuşmaya.

"Benim yüzümden yemediğini biliyorum Duru ve buna daha fazla izin vermeyeceğim."

"Yemek yemek veya yememek benim kararım Berke. Seninle bir ilgisi yok."

Berke gülmeye başladı. "Duru sen yemek yemeyi çok seviyorsun. Hatta Mete ile bile yarışırsın bu konuda. Lütfen daha fazla yapma bunu kendine."

Gözlerimi devirdim. Yemek yemek istemiyordum. Nedenini artık bilmesem de böyle alışmıştım. Bir anda çok yemek yiyemezdim. Alt dudağımı uzattım. "İstemiyorum."

Berke bebek arabasını benden alırken ben ne olduğunu anlamaya çalışarak ona bakıyordum. O sırada Berke bebek arabasını sürmeye başlamış ve ağzını aralamıştı.

"Beni takip ediyorsun. İtiraz yok hadi."

Oflayarak Berke'nin peşinden gitmeye başladım. Peşinden gidiyor olmam yemek yiyeceğim anlamına gelmiyordu. Asla yemeyecektim.

Bebek arabası ile olduğumuz için asansörü tercih etmiş ve asansör bulunduğumuz kata gelince de içeri girmiştik. Asansör boştu ve tam kapanacakken bir grup gencin içeri gelmesi ile tıkabasa dolmuştu. Yer azaldığından Berke'ye yakın dururken Berke'nin bana baktığını hissedebiliyordum. Berke gözlerime bakarak sırıtırken cesur davranıp ben de bakmaya devam ettim. Asansör durduğunda daha fazla bakamamış ve gözlerimi Berke'nin gözlerinden çekmiştim.

Gençler teker teker inerken Berke de bebek arabasını alarak asansörden çıkmıştı ve ben de arkasından gitmiştim. Burnuma yemek kokuları dolduğunda gözlerimi kapattım. Çok güzel kokuyordu. Gözlerimi açtığımda Berke'nin buruk bir gülümseme ile bana baktığını fark ettim. Yüzüm ciddi halini alırken yutkundum. Burada yemek yemeden durmak işkenceydi benim için. Bir an önce çıkmam gerekiyordu buradan. Hızlı adımlarla Berke'nin yanına geçtim. "Benim şirkette işlerim var gitsek mi?"

Berke güldü. "Hayır. Kendini tutamayıp yemek yiyeceğini bildiğin için gitmek istediğinin farkındayım."

Hadi ya dermiş gibi bakmaya başladım. "Ne alakası var ya? İşim var diyorum."

Berke bana bakarak sırıttıktan sonra umursamadan yürümeye devam etti. Gözlerimi devirdim. Ben ki Aylin Sultan'ın yemeklerini bile yememek için üstün bir çaba sarf eden ben, bu yemek kokuları arasında nasıl dayanacaktım, gerçekten bilmiyordum. Berke'nin peşinden giderken Berke AVM'deki büyük lokantaya girmişti. Ben de peşinden ilerlemiştim. Beraber bir masaya otururken bebek arabasını da benim yanıma koymuştuk. Kapağı biraz kaldırdığımda bebeğin uyanmış tavşanla oynadığını fark ettim. Ben ona bakarak gülümserken, yanımıza gelen garsonla başımı kaldırdım. Garson şaşkın gözlerle bize bakarken ikimize de menüyü uzatmıştı. Berke bir süre menüye baktıktan sonra konuşmaya başladı.

"İkimize de şefin menüsünden lütfen."

Garson gülümsedi. "Yanında içecek ne alırdınız?"

Berke soran gözlerle bana bakarken ben garsona döndüm. "Sadece su."

Berke bana bakarak gülümserken garson yanımızdan ayrıldı. Berke'nin gözleri bebeği bulurken ben de bebeğe bakmaya başladım. Bebek bize bakarak gülümserken telefonumun çalması ile elimi cebime götürdüm. Arayan Defne'ydi. Açıp kulağıma götürdüm.

"Alo, efendim Defo."

"Kanka az önce Taner Beyler aramış Nisa'yı. Bugün işleri çıkmış gelemiyorlarmış."

Kaşlarımı çattım. "Nasıl ya? Hem neden beni değil Nisa'yı aramışlar?"

Defne kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra cevap verdi. "Ne bileyim kızım niye seni aramamışlar? Neyse ben de dedim ki sizin evde parti yapalım bugün hep beraber. Hatta Mete, Arda, Furkan ve Burak sizdeler bekliyorlar. Siz de gelin. Sabahlayacağız hep birlikte."

Yüzüm üzgün halini alırken bebeğe çevirdim gözlerimi. "Ama bebek var gelemeyiz ki biz."

"Aaa tüh doğru ya. Bebek vardı. Neyse biz şimdi sabahlayacağız ya hani bebek de siz gelirseniz huysuzlanır falan sen en iyisi bugün Berke'de kal. Evet evet öyle yapalım. Neyse Nisa beni çağırıyor sonra konuşuruz yineee." derken benim cevap vermeme izin vermeden telefonu kapatmıştı. Of Defne ya ben Berke'de nasıl kalayım ama ya!

Berke soran gözlerle bana bakarken istemeye istemeye anlatmaya başladım. "Ya bizim evde parti yapacaklarmış sabaha kadar. Bebek de-" derken Berke sözümü böldü.

"Tamam bende kalırsınız. Ki zaten bebeğe sen tek bakamazdın olmazdı yani öyle."

Sustum. Şimdi hapı yuttun Duru. Hadi bakalım çık çıkabiliyorsan bu durumdan. İç sesim hadi len ordan sanki sen de istemiyorsun gitmeyi dediğinde gözlerimi devirdim. Allah kimseye kendinin zıttı iç ses vermesin çok zor bir durum.

Kısa süre içerisinde yemekler gelirken kokuları daha yakından geldiği için yutkundum. Yemek yemiyordum ki ben. Yemiyordum çünkü... Nasıl desem... Hani olur ya sizi çok üzen bir şey olur. Bazı konularda kendinizi kısıtlarsınız, bir şey yapmak istemezsiniz... Bu da onun gibi bir şey işte. Beni çok üzen o olay ise, Berke'nin ve ailemin gidişiydi.

Çeşit çeşit yemek masaya dizilirken gözlerimi kapattım. Yok. Karşımda yemek yok. Hayır Duru yemekleri düşünmek yok. Koku falan yok.

İçimden kendi kendime komut verirken Berke'nin sesi ile gözlerimi açtım.

"Yemeye başlasan mı artık?"

Bir süre yemeğe baktıktan sonra gözlerimi Berke'ye çevirdim.

"Yemek istemiyorum dedim Berke."

Berke oflayarak ayağa kalkarken ben soran gözlerle ona bakıyordum. Gelip yanıma oturduğunda kaşlarımı çattım. "Napıyorsun ya?"

Berke küçük sigara böreklerinden birini eline aldıktan sonra ağzıma tıktığında gözlerimi büyüttüm. Elimi ağzıma götürüp böreği yuttuktan sonra Berke'ye çevirdim gözümü. "Ya sana yemeyeceğim diyorum niye anlamıyorsun?"

Berke bir taneyi daha ağzıma koyduktan sonra gülümsedi. "Ama ben de yiyeceksin dedim."

Sert bir bakışla Berke'ye bakarken Berke halinden memnun bir şekilde masaya döndü.

•••

Bir süre zorla bana yemek yedirdikten sonra hesabı ödeyip kalktık. AVM'de yürürken uzun zamandır ilk defa tam anlamı ile tok olduğumu hissediyordum. Bu hissi özlemiştim.

Berke bebek arabasını sürerken ben de yanından ilerliyordum. Kolumdaki saate baktım. Saat altıya geliyordu. Hava kararmak üzereydi. Asansöre binip aşağıda indik. AVM'den çıktığımızda ben caddeye doğru ilerleyecekken Berke'nin sesi ile duraksadım ve ona döndüm.

"Araba ile gideceğiz gel."

Kaşlarımı kaldırdım. "Araba ile gelmedik ki taksiyle mi gideceğiz?"

Berke başını sağa sola salladı. "Hayır asistanıma arabayı getirmesini söyledim."

Berke'ye asistanının kim olduğunu soracakken önümüzde duran araba ile gözlerimi oraya çevirdim. Berke'nin arabasından uzun bacaklı, sarışın bir kız çıktığında sinirden gülümsemeye başladım. Kız Berke'nin yanına gelip anahtarı uzattı ve cırtlak çıkan sesi ile ağzını araladı.

"Buyrun Berke Bey, anahtar."  Boyron Borko boy onohtorlor. Gözlerimi devirdim. Berke anahtarı kızdan aldı. "Sağol Elçin."

Elçin adındaki kızın gözleri beni bulurken ben sert sert ona bakıyordum. O ise aksime yapmacık bir şekilde gülümserken konuşmaya başladı.

"Merhaba Duru Hanım." dedi ve Berke'ye döndü. "İş toplantısında mıydınız Berke Bey? Benim haberim yok?"

Berke'den hızlı davranıp yanıtladım. "Yo iş toplantısında değildik."

Kızın gözleri tekrar beni bulduğunda bu sefer gözleri bebeğe kaymıştı. Şaşırdığı her halinden belliydi. Anlamaya çalışıyordu ama, başaramıyordu galiba. Berke'ye döndüm.

"Berke gitsek mi artık? Hava soğuk bebek üşümesin."

Berke gülümsedi. "Tamam hadi arabaya."

Elçin Berke'ye döndü. " Şey Berke Bey... Beni de eve kadar bıraksanız? Bu saatte taksi bulmak zor oluyor."

Berke bana döndü. Onaylarcasına bir bakış attığımda Elçin'e arabaya binmesini söyledi. Bu saatte burada tek başına bırakacak değildik değil mi? Ne kadar sevmemiş olsam da onu burada bırakamazdım.

Hepimiz arabaya binerken, bebeği bebek arabasından çıkarıp kucağıma aldım ve bebek arabasını bagaja koyup ön koltuğa oturdum. Elçin arka koltuğa geçtiğinde Berke de arabayı kullanmaya başlamıştı.

Bir süre hepimiz sessizce otururken sessizliği bozan Elçin olmuştu.

"Buradan sağa Berke Bey."

Berke sağa girerken ben bebekle oynuyordum. Hiç huysuz bir bebek değildi. Aksine hep gülücükler saçan bir bebekti. Tavşanı da çok sevmişti. Kısa süre sonra Elçin'in tarifleri ile evine vardığımızda Elçin bize doğru gelip elini Berke'nin omzuna koyduğunda gözlerim şaşkınca açılmıştı. Bu kız ne kadar rahat ya!

"Teşekkür ederim Berke Bey."

Elçin arabadan inerken gözlerimi devirip yüzümü pencereye çevirdim ve dışarı bakmaya başladım. Berke evin önünden uzaklaşırken ben hala sinirliydim. Ne biçim asistandı ya bu? Kurban olsun benim Nisa'ma.

Ben camdam dışarı bakarken Berke konuşmaya başladı. "Sen iyi misin?"

Sert bir şekilde Berke'ye döndüm. "Bu ne biçim asistan ya? Başka asistan mı bulamadın?"

Berke güldü. Gülmesi ile kaşlarımı çattım. "Çok mu komik?"

Berke gülmeyi kesip göz ucuyla bana baktı. "O sadece bir asistan. Kıskanmış olamazsın değil mi?"

Güldüm. "Hah. Yok artık neyini kıskanacağım ben onun ya?"

"Onu değil beni kıskanıyorsun zaten."

Berke'nin söylediği şeyden sonra bir anı canlandı gözümde. Bu sözün geçtiği bir anı...

•••

Şişeyi alıp defterin üzerinde çevirdim. Kapağın ucu Berke'yi, diğer tarafı Defne'yi gösterdiğinde Defne gülmeye başladı. Berke'nin sormasını beklemeden cevap verdi.

"Doğruluk."

Berke dudağını ısırarak gülmeye başladığında Defne omuz silkti. Berke biraz düşündükten sonra sorusunu Defne'ye yöneltti.

"Mete ile en son benim hakkımda ne konuştunuz. Doğruyu söyle."

Defne bu sorudan sonra kısa bir süre düşündükten sonra eyvah dermiş gibi baktı. Sonra masum bir yüz takınıp konuşmaya başladı. Çok komik görünüyordu.

"Ama bence hayır bir dakika... Ay bahane bulamadım. Zaman verin bana. Ay söylemeyeyim bence."

Berke tek kaşını kaldırarak Defne'ye baktıktan sonra defterden bir sayfa kopardı ve bakışlarını Mete'ye çevirdi. Yine aklından ne geçiyordu acaba? Kağıdı Mete'ye uzatıp ağzını araladı.

"Sen en son benim hakkımda konuştuğunuz şeyi yaz buraya. Yanlışlık olmasın değil mi Defo'm."

Son cümleyi söylerken Defne'ye bakmıştı. Artık Defne'nin yalan söyleme şansı da yoktu. Berke'nin kafası çok iyi çalışıyordu. Bana neden sinirlendiğini hâlâ anlayamamıştım. Her zaman baktığı gibi bakmamıştı. Kusursuz güzel sesini kullanmamıştı. Bu beni bir hayli üzmüştü.

Mete Burak'ın ceketinin cebindeki kalemi alıp kağıda yazmaya başladı. Defne'nin ise tedirgin bir hali vardı. Söylemek istemiyordu sanki. Ne demiş olabilirdi ki? Berke onların kaptanı gibiydi. Onun hakkında kötü düşünceleri olduğunu sanmıyordum.

Mete yazmayı bitirdikten sonra kağıdı Berke'ye verdi. Berke Defne'nin konuşmasını beklemeden kağıdı açıp içinden okumaya başladı. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştuğunda ne yazdığını bir hayli merak etmiştim.

Berke elindeki kağıdı katlayıp kısa bir süre bana bakarak sırıttıktan sonra Defne'ye döndü cevabı almak için.

Defne üzgün yüzlerle bana baktığında başıma bir şey geleceğini anlamıştım. Ne konuşmuşlardı ki? Tedirgin olmuştum kendime hakim olamadan. Defne ağzını araladığında merakla onu dinlemeye başladım.

"Şey... Konuşuyorduk. Iıı... Şey oldu işte ya. Uff söylüyorum ya işkence çekiyorum resmen... Berke Aleyna ile konuştu ya. Duru da kıskandı onu şey oldu işte. Konuştuk yani bu kadar. Oh rahatladım."

Defne bunu söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Gözlerimi kocaman açıp Defne'ye bakarken, Defne özür dilercesine bakıyordu bana. Hem ben kıskanmamıştım ki? Ne kıskanması yani. Hem neden kıskanacaktım ki?

"Ne kıskanması ya? Ben Aleyna cadısının neyini kıskanayım ki? O kim ki ben onu kıskanayım."

Defne gülümseyerek bana bakıp sakince konuşmaya başladı. Kalbim yeniden hızını arttırırken nefes alışlarım da hızlanmıştı. Berke karşımda sırıtarak bana bakarken ben utandığım için gözlerimi kaçırmıştım.

"Aleyna'yı değil, Berke'yi kıskanıyorsun zaten."

•••

Anıyı gözlerimin önünden çekip tekrar Berke'ye döndüm. "Sen demedin mi benim Duru'm ol diye? Eğer ben senin Duru'n olursam o senin asistanın olamaz."

Söylediğim şeyi düşünmeden söylediğim için şimdi utanıyordum. İç sesim aferin Duruu sen hep düşünmeden konuş emi dediğinde gözlerimi bebeğe çevirmiştim ve o sırada Berke sırıtarak konuşmaya başlamıştı.

"Onu işten çıkardığımda tam anlamıyla benim Duru'm olacaksın yani."

Dudağımı birbirine bastırdım. "Öyle bir şey demedim."

"Anladım ben anladım."

Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verip önüme döndüm. Kısa süre sonra Berke'nin evine vardığımızda kucağımda uyuyakalmış olan Mina ile birlikte arabadan indim. Çok masum ve gerçekten çok çok güzel bir bebekti. Tabii her bebek güzeldir, ama Mina gözüme ayrı bir tatlı geliyordu.

Berke kapıyı açarken ben de hemen içeri girmiştim. Başımdaki şapkayı çıkarıp kenara koyduktan sonra bebeği de salondaki büyük koltuğun üzerine bıraktım. Berke sessizce yanıma geldikten sonra bebeğin uyanmaması için fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Gel kıyafet vereyim, rahat edemezsin bu kıyafetlerle."

Ayağa kalktım ve bebeğe bakıp Berke'ye dönüp fısıldayarak konuşmaya başladım. "Bebeği nereye bırakayım? Buradan düşebilir."

Berke yerdeki minderlerden birini koltuğa yaklaştırıp tekrar yere bıraktı. Bebeği dikkatlice alıp minderin üstüne bıraktıktan sonra bana döndü. "Hadi gel."

Berke merdivenlerden çıkarken ben de peşinden ilerledim. Bir kapıdan içeri girdiğinde ben de arkasından girdim. Burası Berke'nin odasıydı. Koyu renklerle dizayn edilmişti ve gerçekten şık bir odaydı.

Berke dolabından bir tişört, bir şort çıkarıp bana uzattığında elinden aldım. Tişörte baktığımda hala aynı markadan giydiğini fark ettim. Gülümsedim. Başımı kaldırdığımda Berke'nin bana baktığını fark edip yüzümü ciddileştirdim.

"Ben çıkıyorum, sen de giyinip gelirsin."
Başımı aşağı yukarı salladım. Berke çıktığında üstümü çıkarıp verdiği kıyafetleri üstüme geçirdim. Her zamanki gibi bana bol gelmişti.

Üstümü giydikten sonra etrafa baktım. Kocaman bir kitaplığı vardı. Gülümseyip kitaplığına doğru yöneldim. Kitapların arasında Şeker Portakalı'nı gördüğümde gülümseyip elime aldım. Sayfalarında gezinirken içinden düşen şey ile yere doğru eğildim. Yere düşen şey bir fotoğraftı. Elime alıp fotoğrafa baktığımda benim fotoğrafım olduğunu fark ettim. Kaşlarım yukarı doğru kalkarken gülümsedim. Benim fotoğrafımı kitaplarının arasında mı saklıyordu? Hissettiğim bu duygunun tarifi yoktu. O kadar mutlu hissetmiştim ki kendimi bir anda. Tarifsiz güzel bir duyguydu. Fotoğrafı tekrar kitabın içine koyduktan sonra kitaplığa geri bıraktım ve odadan çıktım. Aşağı indiğimde Berke'nin bebekle oynadığını fark ettim. Ne ara uyanmıştı bu minik?

Yanlarına gidip Berke'nin yanındaki mindere oturdum. Yüzümde silemediğim bir gülümseme vardı. Berke bana döndüğünde ben bebeğe gülüyormuş gibi yapıp bebeği kucağıma aldım. Mina huysuzlanıp saçımı çekmeye başladığında gülerek konuşmaya başladım.

"Aaa Mina çok ayıp bırak saçımı." dedikten sonra sesli bir şekilde gülmeye başladım. Berke Mina'nın minik parmaklarını saçımdan ayırdıktan sonra Mina'yı kucağına almış ve Mina huysuzluğu bırakıp tekrar gülümsemeye başlamıştı. Kaşlarımı kaldırdım.

"Bak sen şuna ya. Sana gelince gülüyor. Bana gelince saçımı çekiyor."

Saçlarımı düzelttikten sonra bir süre Berke ile birlikte bebekle oynadık. Berke çalan telefonu ile beraber şirket işlerinin bir kısmını halletmek için odasına çıkmıştı. Saat epey bir geç olmuştu. Mina ise hala enerji doluydu. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken Mina'nın sesi ile tekrar açılıyordu. Başımı kaldırıp ayağa kalktım ve Mina'yı kucağıma aldım.

"Hadi ama Mina saat kaç oldu uyuman lazım artık. Hadi eee eee eee e."

Mina'yı kucağımda sallarken Mina'nın mayıştığını görebiliyordum. Büyük minderlerden birine Mina'yı uzattıktan sonra ben de yanına uzandım. Kısa süre sonra dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Berke'nin Ağzından

İşlerle ilgili telefon görüşmelerini bitirip koşar adım aşağı indim. Aşağı indiğimde gördüğüm görüntü gülümsememe neden olmuştu. Duru uyuyakalmıştı ve Mina da başını Duru'nun boynuna koyup uyumuştu. Mindere bebek için aldığımız yastık ve örtüyü düzgünce koyduktan sonra Duru ve bebeğe döndüm. Gülümseyip yavaşça bebeği aldım ve minderin üzerine bıraktım. Üstünü de örttükten sonra Duru'ya döndüm ve bir süre saçları ile oynadım. Çok güzel, çok masumdu. Ona baktıkça içimi bir huzur, mutluluk, heyecan kaplıyordu. Onu her şeyden çok seviyordum.
Saçları ile oynamayı bıraktıktan sonra başını okşadım ve fısıldayarak konuşmaya başladım.

"Duru."

Duru uykulu bir şekilde hıı derken gülümsedim.

"Hadi kalk burada uyuyamazsın."

Duru huysuz bir yüz ifadesi yapıp uyumaya devam etti. Güldüm. Uyanmamasına dikkat ederek Duru'yu kucağıma aldım ve yavaşça onu odama çıkardım. Merdivenlerden yavaşça çıkıp odama girdim ve Duru'yu yatağıma bıraktım. Yorganla üstünü örttükten sonra saçlarına bir öpücük kondurdum. "Seni çok seviyorum."

Gülümseyip odadan çıktım. Salona inip bebeğin yanındaki koltuğa uzandım. Bebek uyanırsa yanında olmam lazımdı. Duru'yu düşünerek gözlerimi kapattım ve kısa süre sonra uykuya daldım.

•••

Selam Bir Taneleriiim!^-^
Bu bölümümüzü nasıl buldunuz bakalım? Bu arada size bir sürprizim var. Bir sonraki bölüm biraz kaos olabilir. Bu bölümdem sonra kaos dolu bölümler okuyacaksınız. Duru'nun dövüşlerini özlemişsinizdir herhalde. Evet heyecanlanmaya başlayabilirsiniz skdıksodmwıdjeıdjd Şimdiii sorularıma geçiyoruuum!

1-) Bu bölümde en güldüğünüz kısım neresi oldu?

2-) En beğendiğiniz kısım?

3-) Favori karakteriniz?

Sizi çooook seviyoruuum! Haftaya görüşürüz canımsulaaar^-^💛

Continue Reading

You'll Also Like

229K 10K 52
Güçlü kadın serisi...
7.6M 440K 82
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
68.3K 3.7K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
320K 4.3K 23
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi, kapıyı açtı. Öne doğru hamle yapmak istedim, koluyla...