Güzel Güçlü Serisi

By Xx_AsInA_xX

87.6K 24.5K 31.6K

1. Kitap tamamlandı ✓ 2. Kitap devam ediyor... 18 yaşında olan Duru büyüdükçe kendinde farklı farklı güçler f... More

1. Bölüm: Yeni Başlangıçlar
2. Bölüm: Neden Peşimizdeler?
3. Bölüm: Oyun Oynanıyor
4. Bölüm: Fazla Güzel
6. Bölüm: Lunapark
7. Bölüm: Bedel
8. Bölüm: Bana İnanmak İstemiyor
9. Bölüm: Okulun İlk Günü
10. Bölüm: Güç Kontrolü
11. Bölüm: Haciz
12. Bölüm: Kıskançlık
13. Bölüm: Bana Emir Verme
14. Bölüm: Yarış
15. Bölüm: Ortak...
16. Bölüm: Kalabalığa Gideceğim
17. Bölüm: Kıskanıyorum
18. Bölüm: Dayan Duru
19. Bölüm: Bizi Bırakma
20. Bölüm: Uzak Durmam Gerekiyor
21. Bölüm: Bunu Ödeyeceksiniz!
Karakter Tanıtımı
22. Bölüm: Alex Kim?
23. Bölüm: Kurtulduk!
24. Bölüm: Kampa Gidiyoruz
25. Bölüm: Söz
26. Bölüm: Sen Benimsin
27. Bölüm: Güven
28. Bölüm: Baloya Doğru...
29. Bölüm: Dans
30. Bölüm: Arda
Özel Bölüm
31. Bölüm: Kıskançlık
32. Bölüm: DefFur
33. Bölüm: Hep Yan Yana...
34. Bölüm: Her Şey Yeni Başlıyor
35. Bölüm: Birbirimizi Hiç Bırakmayalım
36. Bölüm: Tekne Macerası
37. Bölüm: Etrafımız Sarıldı
38. Bölüm- Final Part 1: Bırakın Onu
39. Bölüm: Final Part 2- Üzüntü
2. Kitap - 1. Bölüm: Yeni Hayat
2. Kitap - 2. Bölüm: Beklenen Buluşma
2. Kitap - 3. Bölüm: Birleştirme Çabaları
2. Kitap - 4. Bölüm: Artık Benimsin
2. Kitap - 5. Bölüm: Bebek
2. Kitap - 6. Bölüm: Berke'de
2. Kitap - 7. Bölüm: Bebek Nerede?
2. Kitap - 8. Bölüm: Burada Kalmalısınız
2. Kitap - 9. Bölüm: Cengiz
2. Kitap - 10. Bölüm: Doğum Lekesi
2. Kitap - 11. Bölüm: Güzel Güçlü
2. Kitap - 12. Bölüm: Gidiyoruz
2. Kitap - 13. Bölüm: Anahtarlar
2. Kitap - 14. Bölüm: Engel Olacaklar
Sonuna Kadar Okuyun
2. Kitap - 15. Bölüm: Güzel Bir Gün
2. Bölüm - 16. Bölüm: Şirkette
2. Kitap - 17. Bölüm: Geziye Gidiyoruz

5. Bölüm: Berke'nin Takımı

2.7K 924 394
By Xx_AsInA_xX

Duru'nun Ağzından

Sabah alarmın sesinden dolayı uykum bölünmüştü. Bir kaç kez gözüm kapalı durumda alarmı kapatmaya çalıştım, ama her zamanki gibi başarılı olamadım.

Sinirle gözlerimi açıp alarmımı kapattım. Kim kurdu bu alarmı?

Etrafıma baktığımda odamda olduğumu farketmiştim. Dün en son arabada halsiz bir şekilde oturduğumu hatırlıyordum. Yorgun düştüğüm için arabada uyuyakalmış olmalıydım. Buraya da beni Berke getirmiş olmalıydı.

Ayağa kalkıp bir kaç esneme hareketi yaptıktan sonra aynadaki yansımam ile göz göze geldim. Çok şapşal görünüyordum. Saçım bayağı dağılmıştı. Saçımı açıp tepeden bağladım daha toplu görünmesi için ve elimi yüzümü güzelce yıkayıp odamdan ayrıldım.

Berke'nin nerede olduğuna bakmak için aşağıya indim. Salona gittiğimde Berke'nin koltukta uyuduğunu gördüm. Çok komik uyuyordu. Yaklaşıp yanına çömeldim. Onun yüzünü inceleme fırsatına erişmiştim. Saçı dağılmıştı. Uyurken ayrı bir yakışıklıydı sanki.

İlk defa annem ve babam dışında birini uyurken izlemek istemiştim. İlk defa birini güçlerimin varlığından haberdar etmiştim. İlk defa biri bana yaklaşınca kalp atışlarım hızlanıyordu. Berke bana ilkleri yaşatıyordu.

Onu izlemeyi bırakıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Gerekli tüm malzemelerin de varlığında emin olduktan sonra kahvaltıyı hazırlamak için işe koyuldum.

Aylin Teyze sayesinde kahvaltı hazırlama konusunda ustalaşmıştım. Püf noktalar hakkında bana bol bol bilgi verirdi ona yardım etmek istediğimde. Ama akşam yemeği konusunda pek iddialı olduğum söylenemezdi.

Bir saat kadar süren hazırlığın ardından üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Üstümde hala dün giydiğim kıyafetler vardı ve çok rahatsız ediyordu. Turuncu bir t-shirt, altına da krem rengi bir şort giydikten sonra saçımı salaş bıraktım.

Tekrar mutfağa indiğimde Berke'yi yemek masasına bakarak ıslık çalarken yakaladım. Gülümsememe neden olmuştu. Benim geldiğimi farketmemişti. Bir elini başının üstüne koyarak alt dudağını ısırdığında yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü. Yanına gidip masaya bakarak konuşmaya başladım.

"Evet, biliyorum. Harika yapmışım. Şimdi yemeye başlayabilirsin yoksa alt dudağından eser kalmayacak." dedim ve masayı işaret ettim.

Bana baktığını hissedebiliyordum. Ona döndüğümde tam ağzını aralamış heyecanla konuşacaktı ki kapı zilinin sesi buna engel oldu.

Kapıya yönelmeden önce Berke'ye yemek masasına geçmesini söyleyip kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı açtığımda karşımda benim yaşlarımda olduklarını düşündüğüm biri kız, ikisi erkek olmak üzere üç kişi duruyordu.

Ortada duran kahverengi saçlı olan erkek, beni karşısında görünce gözlerini büyütmüş bir vaziyette gülerek ağzını araladı.

"Çok güzel kız lan." dediğinde gülümsememe engel olamadan kim olduklarına anlam vermeye çalışıyordum. Ortadaki çocuğa bakarak konuşmaya başladım.

"Anlamadım?" Neyi anlamadım ki? Güzel kız dedi işte. İç sesime kulak asmamaya çalışırken sağ taraftaki siyah saçlı erkek konuşmaya başladı.

"Ya sen onun kusuruna bakma. Ben Burak, bu Mete ve bu da Defne."

Defne içten bir şekilde gülümseyerek el salladığında ben de ona gülümseme ile karşılık verdim. Ama hala kim olduklarını çözememiştim. Tam kim olduklarını soracaktım ki Berke'nin sesini işittigimde durmak zorunda kalmıştım.

"Yok artık. Sizin burada ne işiniz var? Ayrıca nasıl buldunuz burayı ya?" diye sordu. Demek ki Berke gelenleri tanıyordu.

İsminin Mete olduğunu öğrendiğim çocuk, elinde yeni farkettiğim saklama kabını Berke'ye doğru uzattı ve tekrar konuşmaya başladı.

"Telefonun sağolsun, sayesinde yerini öğrendim. Sonra bizimkileri de kaptım geldim. Ayrıca elim boş da gelmedim. Annem börek yapmış sabah. Onu da getirdim. Ee bizi içeri davet etmeyecek misiniz?"

Berke elini başına koyarak izin istercesine bana döndüğünde yüzümdeki gülümseme istemsizce büyümüştü. Arkadaşlarına dönerek

"O da soru mu? Tabiki geçebilirsiniz. Daha kahvaltıya başlamamıştık zaten. Tam zamanında yetiştiniz. Hadi girin." dedim ve elimle içeriyi işaret ettim.

Berke bana teşekkür edercesine baktığında ben de ona içtenlikle gülümseyerek karşılık verdim.

Mutfağa gittiğimizde Mete ve Defne ağızları açık bir şekilde masaya bakıyorlardı. Burak yanlarına gidip ikisinin de çenesini tutup yukarı doğru kapattı ve gülmesini bastırmaya çalışarak "Ağzınızı kapatın ağzınızı." dedi.

Gülümsememe engel olmadan onlara bakıyordum. Mete elini başına götürüp ağzı açık bir şekilde arkasını döndüğünde benimle göz göze geldi.

"Bu kahvaltıyı sen hazırlamış olamazsın, değil mi?" dedi ve tekrar masaya dönüp konuşmasını sürdürdü.

"Oğlum buna kahvaltı sözcüğü yetersiz gelir de neyse. Uf ben dayanamıyorum, direk dalıyorum gençler. Hızlansanız iyi edersiniz." dedi ve hızla masadaki yerini aldı.

Defne şaşkın gözlerle Mete'ye bakıyordu. Burak ise utangaç bir tavırla Berke'nin yanında duruyordu. Mete sucuklu yumurtayı yemeye başladığında Defne Mete'nin kafasına vurup bize döndü ve masaya geçti.

"Of ben de dayanamayacağım. Bu odun her şeyi bitirecek şimdi. Zaten yemek yemeden getirtti beni buraya." dedi sitemli bir şekilde ve kötü bakışlarını Mete'ye yolladı. Mete'nin ise umrunda olan tek şey yemekti şu an.

Berke ve Burak hala ayakta bekliyorlardı. Başımla masayı işaret ederek "Hadi siz de oturun. Ben de tabak çıkarıp geliyorum." dedim ve Tabak almak için dolaba yöneldim.

Alt tarafta bulunan tabak takımlarının hepsi dörtlüydü. Yukarı raflarda ise beşli, altılı, sekizli ve on ikili tabak setleri bulunuyordu.

Beşli tabak seti yukarıda olduğundan yetişemiyordum. Parmak uçlarıma çıkıp yeniden denedim ama yine başarısızlıkla sonuçlandı. Tekrar almak için yeltendim fakat yine başaramadım.

Berke, elimin yetişmediğini farketmiş olacak ki tabaklar havalanıp masadaki yerlerini aldılar. Ben ne olduğunu anlamadan etrafıma baktığımda Berke'nin sinsi sırıtışını gördüğümde anlamıştım onun yaptığını.

Gözümü kısarak ona baktığımda arkadaşları ona "Ne yapıyorsun?" der gibi bakıyorlardı.

Berke'nin koyduğu tabakları onun yaptığı gibi havalandırarak eski yerine koydum ve diğer tabak setini havalandırıp masaya yerleşmelerini sağladım. Berke'nin de yaptığı gibi sinsi bir şekilde sırıtıp masadaki yerimi aldım.

Mete gözlerini pörtletmiş bir şekilde bana bakarak "Şu an Acun Ilıcalı gibi 'Yok Artık' diyesim var. Berke sen güçlerinden Duru'ya söz ettin mi? Oha lan. Ben şok. Ayrıca tabaklar oyuncak mı oğlum bir koyup bir kaldırıyorsun?" dedi.

Berke ise kıkırdayarak Mete'ye baktı ve bana dönerek konuşmaya başladı.

"Az önce tabakları yerine geri koyan ben değildim Mete. Tabaklarla oyun oynadığım falan yok." dedi ve tekrar Mete'ye döndü. Mete ise gülerek konuşmaya başladı.

"Sen yapmadıysan kim yaptı salak? Ne içirdiniz buna ya?"

Berke başını sağa sola sallayarak ağzına bir zeytin attı.

"Duru yaptı." dedi hemen ardından. Burak, Defne ve Mete şok içerisinde bana bakmaya başladılar ve üçü birden anlaşmış gibi "Yok Artık." dediler. Çok komik duruyorlardı.

Berke kahkahasına engel olamadan onlara hitaben konuşmaya başladı.

"Gece çok Acun Ilıcalı izlemişsiniz galiba." dediğinde bu sefer kahkahasına engel olamayan bendim.

Mete, Defne ve Burak bizi soru yağmuruna tutarken biz de teker teker o soruları cevaplıyorduk. Keyifli bir sohbet geçirdikten sonra herkes bahçeye gitti. Ben ise kahvaltıyı kaldırmak için mutfakta kalacağımı söyledim.

Artık güçlerimin varlığından korkmuyordum. Tam tersi kullanmak hoşuma gidiyordu. Artık rahatlıkla istediğimi de yapabiliyordum. Yaparken hiç zorlanmıyordum. Kahvaltıyı da bu gücümü kullanarak kaldırdım.

On dört yaşlarındayken Aylin Teyze evde olmadığında işler bize kaldığından hep isterdim böyle bir gücümün olmasını, işlerin biz dokunmadan hallolmasını. Şimdi ise sahiptim çok istediğim bu özelliğe.

Mutfak bir dakika geçmeden ilk günkü halini aldığında ben de bahçeye gittim. Defne koşarak yanıma geldi ve kolumu tutarak heyecanla konuşmaya başladı.

"Hadi gel lunaparka gidiyoruz, bana sözleri vardı. Okul zaten iki güne açılıyor. Açılmadan bari tadını çıkaralım." dedi ve benim konuşmama izin vermeden kolumdan tutup çekiştirmeye başladı.

Lunaparktaki bazı aletlerden korkuyordum. Mesela Kamikaze. Bu yüzden lunapark fikri bana pek de iyi bir fikir gibi gelmiyordu.

Defne beni çekiştire çekiştire oturdukları yere götürdüğünde kolumu bırakıp Mete'yi oturduğu yerden kaldırmaya çalıştı. Burak ayağa kalkıp hepimize hitaben bir soru yöneltti.

"Ee gidiyor muyuz? Bana uyar, siz de istiyorsanız?"

Defne Mete'yi çekiştirmeyi bırakıp sağ elini kaldırdı ve yaramaz bir çocuk misali gülümseyerek cevap verdi.

"Bence gidelim, hadi ne olur, gidelim, gidelim." dedi ve umutla bana, Berke'ye ve Mete'ye baktı.

Mete iki elini teslim olurcasına kaldırarak "Tamam tamam ben de varım." dediğinde Defne elini yumruk yaparak kaldırdı ve ardından Berke'ye dönerek kazanmış gibi bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.

"Evet. Beş kişiden üçü okey. Yani yüzde altmışa yüzde kırk. Hadi gidiyoruz. Çoğunluk istiyor, itiraz yok." dedi ve içten bir şekilde gülümseyerek koluma girdi.

Kabul etmekten başka şansım kalmamıştı. Defne'yi üzmek istemiyordum.

Hep birlikte kalkıp lunaparka gitmek için ayaklandık ve evden çıktık.

Burak ve Berke Mete'nin arabasına, Defne benim arabama binmişti. Yola çıktığımızda Defne şirin bir tavırla bir sohbet konusu açtı.

"Berke ile nasıl tanıştınız?"

"Birileri bizi kaçırmaya çalıştı. İkimiz de ellerinden kaçtık. Aynı yere saklanmışız tesadüfen. Sonra öğrendik ki bizi kaçırmaya çalışan kişi de aynı kişi. Bu sayede tanışmış olduk. Ama kaçırma mevzusu olmasaydı, babası benim evime gelmesini söylediği için yine tanışmış olacaktık."

Defne ıslık çalarak şaşkın bir suratla bana bakmaya başladı.

"Olaya bak be." dedi ve uzun uzun sohbet ettik yol boyunca.

Defne çok iyi bir kızdı. Kıvırcık kahverengi saçları onu daha da şirin hale getiriyordu. Gözleri bal rengiydi ve çok da güzeldi.

En sevdiğim yönü kendi gibi davranması olmuştu. Bu kısa sürede nasıl biri olduğunu anlamış gibiydim. Diğer kızlar gibi kendini olduğundan farklı göstermek gibi bir çabası yoktu. Bu da onu bana göre özel kılıyordu.

Yirmi dakikalık bir yolun ardından lunaparka varmıştık. Mete'nin arabası henüz görünürde yoktu. Arabadan inip Defne ile kol kola lunaparka girdik.

Hangi aletin nerede olduğunu iyice öğrendikten sonra diğerleri de gelmişti. Aletlere binmek için gerekli olan jetonları aldıktan sonra sıra bineceğimiz alete gelmişti. Sıra en korktuğum kısımdaydı.

Mete "Bence gondola binelim ilk." dedi. Ama ben hala korkuyordum. Çok büyüktü ve en yükseğe kadar çıkıyordu.

Defne atılıp başını olumsuz anlamda salladı. İçimden İnşallah ürkütücü olmayan bir şey önerir diye geçiriyordum.

"Hayır ya kamikazeye binelim." dedi. İşte korktuğum başıma gelmişti. Kamikaze dedi, binelim dedi, bize dedi.

Mete de başını olumlu anlamda sallayıp "Bana uyar" dedi.

Burak ve Berke de Mete'ye katıldığını belirttiklerinde geriye bir tek ben kalmıştım.

Üzgün bir yüzle onlara dönerek "Ben binmesem olmaz mı ya? Sizi videoya alırım burada. Ben binmeyeyim ya. Binmeyeyim, binmeyeyim." dedim.

Berke bana dönerek gözlerimin içine baktı.

"Ya bir şey olmaz gel. Korktuğunu söyleme bana."

"Ama yalan söyle diyorsun resmen. Korkuyorum ben binmeyeyim. Binmeyeyim ya ne olur Berke ısrar etme" diyerek umutla ona baktığımda başını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır Duru bineceksin. Korkunu yeneceksin.

"Ya hayır binmeyeceğim, binmeyeyim."

"Bineceksin Duru. Yanındayız biz."

"Uf binme..."

Kelimeler dudaklarımda asılı kalırken Berke itiraz etmemden bunalmış olacak ki baş parmağını dudağıma deydirip beni susturdu ve kulağıma eğilip sessizce fısıldadı.

"Bir daha ben yanındayken bir şeyden korkmayı sana yasaklıyorum. Korkuyorsan da o korkunu birlikte yeneceğiz ve itiraz etmeyeceksin güzelim..."

•••••

Devam edecek...

Eveet. Yeni bölüm biraz geç geldi. Bunun için hepinizden özür dilerim. Bu bölümü nasıl buldunuz bakalım? Ben hiç beklemeden sorulara geçiyorum 💛

1-) Defne hakkında ne düşünüyorsunuz?

2-) Mete, Burak ve Defne. Hangisini daha çok sevdiniz?

3-)Bu bölümde en sevdiğiniz kısım neresi oldu?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💛

Continue Reading

You'll Also Like

194K 15.9K 41
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
207K 13.6K 62
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
910K 20.7K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
14.9K 654 21
Kaderin bana oynadığı o cilveli oyundu karnımdaki bağ. İki krallığın acımasız savaşının ortasında kalmış hamile bir kadın mı? Ondan hamileydim...